Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bu bağlamda; mahkemece yardım nafakası miktarı belirlenirken; davacının ihtiyaçları ve anne babanın geliri, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilerek belirlenecek nafakanın davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir. Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma neticesinde, davacının dava tarihi itibariyle İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi olduğu, geliri olmadığı, yurtta kaldığı anlaşılmaktadır....

Velayet görevi kapsamında, velinin kısıtlı adına nafaka davası açması konusunda veli sıfatı nedeniyle ayrıca husumete izin kararına gerek olmadığı, bu kapsamda velinin vesayet makamından husumete izin talebine de karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verildiği dikkate alındığında davalı tarafın husumete izin kararına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında usulüne uygun dayanılan vakıa ve deliller birlikte değerlendirildiğinde TMK 364.madde yasal şartları oluşmakla davacı lehine yardım nafakasına hükmedilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygundur. Tarafların ve davacıya karşı yardım nafakası yükümlüsü konumundaki velisi annesinin ekonomik, sosyal durumları, davacının rahatsızlıkları, ihtiyaçları, davalının diğer çocuğuna yaptığı masraf dikkate alındığında ilk derece mahkemesince belirlenen nafaka miktarı hakkaniyete uygundur....

(YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Somut olayda, davacı dava dilekçesinde; kendisi için 500,00 TL, müşterek çocuk... için 500 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde yardım nafakasının tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece, talep yardım nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, tedbir nafakasının tahsiline ilişkin dava mahiyetindedir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, yardım nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir....

    Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Somut olayda; davacının aylık 350.00.-TL yurt ücreti ödediği, annenin ev hanımı olduğu, babanın çekici operatörü olarak çalıştığı, aylık gelirinin 4.143.00.- TL olduğu, yasal kesinti olan 1.307.00.- TL nin bu miktardan kesildiği, davalının davacının annesi ve kardeşi için toplam 900.00.- TL nafaka ödediği, davalının kira ödemediği tespit edilmiştir. Tarafların ve dava dışı annenin ekonomik ve sosyal durumları ve davacı öğrencinin ihtiyaçları değerlendirildiğinde; davacı yararına takdir edilen yardım nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır....

      Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise; anne ve babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Yoksulluğa düşme terimi açıkça çok sıkıntılı bir durumu ve ağır ekonomik koşulları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yoksa, yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması veya bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir....

      Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür (TMK m. 364). Eğitimine devam eden ergin birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. HGK'nın 07/06/1998 tarihli 1998/656 Esas 688 Karar sayılı ilâmında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlâk kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır....

      Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacının giderleri ve davalının gelir durumu nazara alındığında; davacının yardım nafakası talebinin reddine karar verilmiş olması, TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. O halde mahkemece yapılacak işin; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacı çocuğun yaş ve ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları nazara alınarak; nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde yardım nafakasının tahsiline karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yardım nafakası talebinin reddine karar verilmesi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

        Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir.Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nun 438/VII. maddesi gereğince hükmün 1.bendinde yer alan; “tedbir" ifadesinin çıkartılarak, yerine "yardım" ifadesinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir( Yargıtay 3. HD 15.12.2015 tarih 2015/14097 Esas 2015/20323 K)....

          Temyiz Sebepleri 1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; asıl davanın tam kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, birleşen dosyada da yardım nafakası miktarının düşük belirlendiğini, davacı ...'...

            UYAP Entegrasyonu