"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tedbiren Velayet-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı olarak davacı ve tarafların ortak çocukları yararına mahkemece hükmolunan tedbir nafakalarının dava tarihinden itibaren hüküm doğuracağının tabi bulunmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın dava dilekçesi ile kendisi ve ortak çocuklar yararına tedbir nafakası (TMK m.197) ile birlikte ortak çocukların velayetlerinin tedbiren kendisine verilmesini de (TMK m.336/2) talep ettiği halde, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir...
Türk Medeni Kanununun 197. maddesi gereğince tayin edilen tedbir nafakası, evlilik birliğinin korunmasına ilişkin önlemlerden olup, koşulların değişmesi halinde eşlerden birinin talebi üzerine kararda gerekli değişiklik yapılabilir (TMK md. 200). Bu nafakanın açıklanan niteliği gereği gelecek yıllarda artış miktarının karara bağlanacağına ilişkin bir düzenlemeye bu maddede yer verilmemiştir. Talep halinde gelecek yıllarda artış miktarı belirlenecek olan nafakalar, iştirak (TMK md.182/3), yoksulluk (TMK md.176/4) ve yardım nafakasıdır. (TMK md.365/son) Tedbir nafakası için bu mümkün değildir. (Yargıtay 2.HD 14/05/2015 tarihli 2014/25406- 2015/10208 E.K) Ancak bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalının istinaf talebinin kabulü ile Dairemiz tarafından HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir....
Kadının tedbir nafakası davası yönünden Türk Medeni Kanununun 197. maddesi koşulları oluşmuştur. Bu nedenle kadının tedbir nafakası davasının kabulü doğru ise de; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kadının ihtiyaçları ile TMK'nun 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesine göre kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası fazladır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının hakkaniyete uygun miktara indirilmesi suretiyle kararın HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesi cihetine gidilmiş aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan sebeplerle; I-Davalı T3 vekilinin; kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile; Antalya 6....
Dairemizin önceki kararı ile "Yapılan yargılama sonucu mahkemece asıl davanın reddine karar verildiği, birleşen davanın kabulü veya reddi konusunda herhangi bir hüküm oluşturulmadığı gerekçede ise sadece "müşterek çocuk Şüheda ve davalı-birleşen davada davacı kadın yararına tedbir nafakasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur" şeklindeki yetersiz gerekçe ile tedbir nafakası kararı verildiği, asıl davada davalı kadının cevap dilekçesinde tedbir iştirak ve yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, birleşen davada TMK 197. Maddesi uyarınca tedbir nafakası talep edildiği, mahkemece verilen tedbir nafakasının TMK 169. Maddesine göre mi yoksa TMK 197....
Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir ( TMK md. 186/son ). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı ( kocadan )daha iyi olması ya da aynı olması, davalı kocayı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir ( TMK. md. 4 )....
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eslerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4)....
Ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması (Md.195-201) hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 166. maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir ve MK. md.201 uyarınca nafaka isteyen eş yerleşim yerinde açtığı dava ile tedbir alınmasını; nafaka verilmesini isteyebilir. Tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. Ayrıca nafaka alacaklısı davacı; davasını ikametgahında açabilecekken, boşanma davasında yetkili mahkemeler buna göre daha sınırlıdır....
O halde, mahkemece, davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakası davasında müşterek çocuk yararına talep ettiği Türk Medeni Kanununun 197. maddesinden kaynaklanan tedbir nafakası talebinin kabulü gerekirken, müşterek çocuk yararına talep olunan tedbir nafakasını da kapsayacak şekilde bağımsız tedbir nafakası davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3- Taraflar, cevaba cevap ve 2. cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarım genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK m. 141/l). Somut olayda davalı-davacı kadın tahkikat aşamasına geçildikten sonra 28.10.2014 havale tarihli dilekçe ile yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş, davacı-davalı taraf ise bu talebe açıkça muvafakat etmemiştir. Bu talep iddianın genişletilmesi niteliğindedir....
nin açmış olduğu boşanma davasının 21.03.2013 tarihli dilekçesi ile ıslah edilerek nafaka davasına ( TMK. md. 197) dönüştürdüğünün anlaşılmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-20.01.2013 tarihli itibarıyla ... olan müşterek çocuk ...'in babası aleyhine usulüne uygun harcı yatırılarak açtığı bir yardım nafakası davası bulunmamaktadır. Bu durumda, dava tarihinden...'in ... olduğu tarihe kadar ... için tedbir nafakasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken bu husus nazara alınmadan müşterek çocuk ... yararına ... olduğu tarihten itibaren yardım nafakasına hükmedilmesi doğru değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
(TMK m.197) Dosya incelendiğinde; tarafların 26/11/2015 tarihinde evlendikleri, müşterek 17/06/2017 doğumlu müşterek çocuklarının olduğu, Mahkeme tarafından davalının evi terk ettiği, davacı kadının bu sebeple dava açmakta haklı olduğunun tespiti ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından istinaf edilmeyerek kararın bu yönüyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde davacı kadın lehine TMK 197. maddesi gereğince dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL, müşterek çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Mahkemece, davacı ve müşterek çocuk lehine Türk Medeni Kanunu'nun 197’nci maddesi çerçevesinde tayin edilen nafakanın gelecek yıllarda her yıl için (ÜFE) oranında arttırılmasına da karar verilmiştir....