AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 30/06/2014 NUMARASI : 2013/651-2014/836 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi ve davacılar yönünden ise katılma yolu ile temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Asıl davada davacı Z.....
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir....
yoksulluk nafakasının ise aylık 300 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek, iştirak nafakasının 200TL'ye yoksulluk nafakasının ise aylık 400,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, TMK'nun 175.maddesine göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. 176/4.maddesinde ise; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." denilmektedir....
Aile Mahkemesinin 2004/391 esas sayılı dosyası ile davacı ve müşterek çocuk için verilen (26.04.2004 tarihinde) 150.00'şer TL tedbir nafakasının artışına, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bu nafakanın davacı için yoksulluk, çocuk için iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesini istemiştir. 6. Aile Mahkemesinin 2008/816-2009/398 karar sayılı boşanma davasında tarafların Mk. 166/4. maddesi gereğince boşanmalarına 07.04.2009 tarihinde karar verilmiş, davacı kadının temyizi üzerine Yargıtay'a gönderilmiş, henüz kesinleşmemiştir. Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebi ve bu konuda verilmiş bir hüküm yok ise de, davacı, önceden verilmiş olan tedbir nafakasının artırılmasını istemiştir. Boşanma davasının derdest olması, tedbir nafakasının artırılması talebine engel değildir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 27/11/2014 NUMARASI : 2014/189-2014/733 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması/azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile davacı ve ortak çocuk için ödenen nafakaların yeterli olmadığını ileri sürerek aylık 500.00 TL olan iştirak nafakasının ve aylık 400.00'TL olan yoksulluk nafakasının 2.000.00'er TL ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesi ile davanın reddini istemiştir....
Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına yüksek yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, mahkemece oluşturulan hükümde; iştirak nafakasının hangi tarihten itibaren artırılmaya başlanacağı belirtilmemiştir. 28/11/1956 tarih ve 15 E.- 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, iştirak nafakasının artırılmasına dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekirken; bu tarihin belirsiz bırakılması da usul ve yasaya uygun bulunmamıştır....
Hukuk Dairesinin 2020/1916 Esas sayılı dosyası ile yargılamasının devam ettiğini, ilk derece mahkemesince müşterek çocuk T1 velayetinin annesine verilmesine, müşterek çocuk Başak için belirlenen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının devamına, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, müvekkili için belirlenen 350,00 TL tedbir nafakasının devamına, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiğini, müvekkili ve müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi üzerinden geçen süre, günümüz ekonomik şartları göz önünde bulundurulduğunda çok yetersiz kaldığını, belirterek adli yardım taleplerinin kabulüne, davanın kabulüne, müvekkili lehine hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye, müşterek çocuk Başak lehine hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye çıkarılmasına, hükmedilen nafaka miktarlarına her yıl ÜFE/TÜFE oranında artış uygulanarak...
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının 175 TL'ye, iştirak nafakasının ise, müşterek çocuk ... için 175 TL'ye, ... için 250 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından, süresi içerisinde, temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakası ile iştirak nafakasının artırımına ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; TMK'nun 175.maddesi "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir." Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir....
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı ile 2004 yılında boşandıklarını, kararla davacı için 80 TL yoksulluk, müşterek çocuklar için de 50'şer TL iştirak nafakası bağlandığını; aradan geçen zaman gözetildiğinde, nafakanın artırılması gerektiğini ileri sürerek; yoksulluk nafakasının 750 TL'ye, iştirak nafakasının da 500 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının 250 TL'ye, iştirak nafakasının da 200 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....