Asıl dava; davalılardan Şenay ve Büşra için takdir olunan yoksulluk nafakasının indirilmesi, Nurcan için takdir olunan iştirak nafakasının sona erdiğinin tespiti veya indirim yapılarak iştirak nafakası olarak devamına ilişkindir. Birleşen dava ise Şenay, Büşra ve Nurcan için takdir olunan yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir. Somut olayda davacı, davalılardan Nurcan'ın reşit olduğu tarihte iştirak nafakasının kalkmış olduğunun tespitini veya bu nafakanın indirilerek yardım nafakası olarak devamına karar verilmesini istemiştir. Dava tarihi itibariyle açılmış ve hükmolunan yardım nafakası bulunmadığı halde, iştirak nafakasının indirilerek yardım nafakası olarak devamı doğru değildir. TMK 328/1. maddesinde; “ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder” düzenlemesi yer almaktadır. İştirak nafakası çocuğun reşit olması ile kendiliğinden sona erer....
Ayrıca, dava, iştirak nafakasının artırımına ilişkin olup, mahkemece yardım nafakası olarak nitelenmesi de uygun görülmemiş olup, tüm bu hususlar bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, taraflar arasındaki boşanma davasında kendisi ve müşterek çocuk lehine hüküm altına alınan 100'er TL yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının yetersiz kaldığını ileri sürerek; nafakaların 500'er TL'ye artırılmasını talep etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 12/05/2014 NUMARASI : 2014/4-2014/591 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın yoksulluk nafakası yönünden reddine, iştirak nafakası yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 18.02.2015 günü oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, davada; davacı için talep edilen nafaka niteliği itibari ile yardım nafakası olup, mahkemece hükmedilen nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, kanuna uygun olmayan bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 2 nci bendinde yer alan “…iştirak nafakası” ifadesinin çıkartılarak yerine “yardım nafakası” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 9.85 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Somut olayda; iştirak nafakası istemine ilişkin olarak açılan Balıkesir 2.Aile Mahkemesi'nin 2014/606 E.-2014/784 K. sayılı dosyasının her iki dosya arasında mevcut olan bağlantı nedeniyle mahkemenin 06.11.2014 tarihli kararı ile aynı mahkemenin 2014/605 E.-2015/503 K. sayılı yardım nafakası dosyasında birleştirilmesine karar verildiği; mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise, sadece asıl dava olan yardım nafakası talebine ilişkin hüküm kurulduğu, birleşen dava olan iştirak nafakası davasına ilişkin olarak ise hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekli ile, mahkemece asıl ve birleşen davadaki tüm taleplerin karşılanması gerekirken, birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyerek birleşen dava hakkındaki davacı talebinin karşılanmadığı kuşkusuzdur....
O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir. Bununla birlikte, hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gözönünde bulundurularak .. oranında artışına hükmedilmesi gerekirken.." oranında artırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2. maddesindeki "iştirak" ifadesinin çıkartılarak, yerine "yardım " ifadesinin yazılarak ve 3. maddesindeki ".." ifadesinin çıkartılarak, yerine .." ifadesinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabiidir. TMK'nun 328. maddesinde, anne ve babanın çocuğuna bakma mükellefiyetinin onun reşit olmasıyla sona ereceğinin, küçük reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği açıklanmıştır. Somut olayda; iştirak nafakası alacaklısı T3 11.11.2000 doğumlu olup 11.11.2018 tarihinde 18 yaşını ikmal ederek reşit olduğundan, bu tarihte iştirak nafakası son bulmuştur....
İştirak nafakası davalarında davacı, küçüğe fiilen bakan anne veya baba, çocuğun velayet hakkı kendisine verilen anne veya baba, velayet haklarının anne ve babadan alınması halinde küçüğe atanan vasi veya kayyımdır. İştirak nafakası, çocuğun ergin olduğu tarihe kadar devam eder. Çocuk ergin olunca iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona erer. Somut olayda; küçüğün velayeti kendisine verilen davacı anne, müşterek çocuğun giderlerine arttığı iddiasıyla iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuştur. Davanın yargılaması sırasında küçük ergin olduğundan duruşm. Mahkemece; küçüğün reşit olduğu tarihten itibaren yardım nafakasına karar verilmiştir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; ergin olan çocuk iştirak nafakası isteyemez. Koşulları varsa TMK'nun 328/2 ve 364.maddeleri gereğince yardım nafakası davası açabilir....
Somut olayda; Afyonkarahisar Aile Mahkemesi'nin 2015/690 Esas sayılı dava dosyasının iştirak nafakası artırım talepli olduğu,bu dosyanın aradaki hukuki irtibat nedeniyle aynı mahkemenin 2015/689 Esas sayılı yardım nafakası talepli iş bu dosyasında birleştirilmesine karar verildiği, ancak mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise birleşen davada iştirak nafakasında artırım yapılması talep edilmesine rağmen mahkemece davacının bu talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gibi yanılgılı değerlendirme ile davalının talebi gözetilmek suretiyle boşanma neticesinde hüküm altına alınan iştirak nafakasında ÜFE artışına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Bu şekli ile, mahkemece asıl ve birleşen davadaki tüm taleplerin karşılanması gerekirken, birleşen davada davacının iştirak nafakası artırım talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyerek birleşen dava hakkındaki davacı talebinin karşılanmadığı kuşkusuzdur....