Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Davaya konu tenfizi istenen ... Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesi’nin kararında, kararın bir suretinin davalıya 07.06.2010 tarihinde idareten tebliğ edildiği yazılı ise de dosyaya sunulan tebliğe ilişkin belgelerden kararın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığı ile 17.09.2010 tarihinde davalı vekili Av. ...’na tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Bu durumda, yabancı kararda yer alan hükmün icra edilmesi ile ortaya çıkacak sonuç hukukun genel prensiplerine, toplumun genel örf adet ve ahlak telakkilerine aykırı düşmedikçe ve anayasanın temel ilkelerine aykırı bulunmadıkça yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırılığından söz edilemez. Somut davaya konu yabancı mahkeme kararının tenfizi Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmadığından yerel mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun karar düzeltme isteminin reddine dair gerekçesine katılmıyorum....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle yabancı mahkeme kararının tenfizi sonucunda karşılıksız kalan ... İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri ... A.Ş.'ye ait dava konusu hisse senetlerinin davadan sonra davalı tarafça 11/07/2013 tarihinde davacı şirketi aynen iade olunması sebebi ile hisse senetlerinin iadesine ilişkin davanın esası hakkında karar tayinine yer olmadığına, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/513 Esas - 2011/458 Karar sayılı yabancı mahkeme kararının tenfizi kararı uyarınca davacı tarafından davalı tarafa fazla ödenen 1.101,38 Euro ödemeden talep uyarınca 1.050,00 Euro asıl alacağın sebepsiz zenginleşme tarihi 30/11/2012 tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden bir yıl vadeli mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı taraf, yabancı mahkeme kararının davalı tarafa diplomatik yolla tebliğ edildiğine ilişkin belgeleri sunmadığından yabancı mahkeme kararının kesinleşmesine ilişkin şerhin denetlenmesi imkanı tanınmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir....
e 13.239,59 Euro alacağın 10/01/2008 tarihinden itibaren yıllık %5 faiz ile birlikte ödenmesine, Fürh Asliye Hukuk Mahkemesi'nin icra edilebilir kararı ile de 72,42 Euro mahkeme masrafı ve 1.463,18 Euro mahkeme öncesi masrafı olmak üzere 21/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek %5 yıllık faiz ile birlikte ödenmesine hükmettiğini, mahkeme kararının 29/09/2010 tarihinde kesinleştiğini ileri sürerek Almanya Devleti'nde kesinleşen mahkeme kararının Türkiye Cumhuriyeti makamlarınca da geçerli kılınması için her iki ilamın tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; ilamın tenfizi için kesinleşmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini, yabancı mahkeme ilamında iki davalı bulunduğunu, ancak sadece müvekkili yönünden tenfiz istendiğini, ayrıca müvekkilinin yabancı mahkeme kararında belirtildiği gibi bir borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Somut olayda, tanıma ve tenfizi istenen yabancı mahkeme kararı alacak hükmüne haiz olup aynı konuda Türkiye’de açılan bu tür davalarda dosya hangi aşamada olursa olsun 7194 sayılı Yasa gereğince davacıların, davalı şirkete ortak olduğu kabul edilerek “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmekte ve kararlar bu şekilde kesinleşmektedir. Buna karşın yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt sonuçlara ulaşılacak olup, Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki kararlara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılması MÖHUK’un 54/1-c maddesinde düzenlenen ve yukarıda özetlendiği üzere Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir....
Sivil Hukuk Dairesine açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını ve yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini ileri sürerek Dortmund Asliye Hukuk Mahkemesi 7. Sivil Hukuk Dairesinin 16.12.2009 tarih ve 7 O 347/08 numaralı kararının ve masraf tespit kararının tenfizine karar verilmesini talep etmiştir. II....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenen kararın TTK’nın 329 ve 405/2. maddelerine aykırı olduğu, benzer nitelikteki Türkiye’de açılan davaların reddedildiği, bu durum karşısında yabancı mahkeme kararının, Türk mahkemeleri tarafından verilen kararlarla çeliştiğinden kamu düzenine aykırı bulunduğu, ayrıca yabancı mahkeme kararının Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmiş bir karardan da söz edilemeyeceği, bununla birlikte yabancı mahkeme kararında şirket hisselerinin davalıya iadesine karar verilmemesi nedeniyle mükerrer tahsilata neden olunabileceği, tüm bu durumların açıkça kamu düzenine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenen kararın TTK’nın 329. ve 405/2. maddelerine aykırı olduğu, benzer nitelikteki Türkiye’de açılan davaların reddedildiği, bu durum karşısında yabancı mahkeme kararının, Türk mahkemeleri tarafından verilen kararlarla çeliştiğinden kamu düzenine aykırı bulunduğu, ayrıca yabancı mahkeme kararının Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmiş bir karardan da söz edilemeyeceği, bununla birlikte yabancı mahkeme kararında şirket hisselerinin davalıya iadesine karar verilmemesi nedeniyle mükerrer tahsilata neden olunabileceği, tüm bu durumların açıkça kamu düzenine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların nüfus aile kayıt tablosu, yabancı mahkeme ilamının aslı ve onaylı tercümesi ile birlikte incelenip değerlendirilmekle; öncelikle 5718 sayılı Kanun 53 üncü maddesi gereğince inceleme yapılmış ve dilekçeye ekli Aaru Mahkeme Başkanlığının 10.11.1997 tarihli yabancı mahkeme ilamının kesinleşmiş apostil şerhli onanmış aslının ve tasdikli tercümesinin sunulduğu anlaşılmış, incelenen yabancı mahkeme ilamı ve onaylı tercüme içeriğinin 5718 sayılı Kanunu'nun 54 üncü ve 58 inci maddelerindeki şartların gerçekleştiği gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile Aaru Mahkeme Başkanlığının 10.11.1997 tarihli yabancı mahkeme ilamının 5718 sayılı Kanun'un 58 inci maddesi gereğince tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....