Noterliğinin 23574 yevmiye numaralı "Düzenleme Şeklinde Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, Konut Kredisi çekilerek taşınmaz satış bedeli ödenmiş olduğu, kredi ödemeleri devam ettiğini, taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinde teslim edilmediğini, taşınmazın teslim tarihinden itibaren 180 günlük cezasız dönemin dolduğunu, taşınmazın teslimi ve kira bedelleri tazminat alacağının davacıya ödenmesi, aksi halde dava yoluna başvurulacağının ihtar edildiğini, ön ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesinin Davalı Satıcılar tarafından hiç yada gereği gibi yerine getirilmemesinden bahisle sözleşmeden dönme neticesinde 675.811,00 TL satış bedelinin faiziyle birlikte davacıya iadesini, davacının uğradığı menfi zararların müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılardan cezasız gecikmeli teslim tarihi olan 1 Temmuz 2019 tarihinden karar tarihine kadar uğradığı kira kaybından şimdilik 500,00 TL kadarının teslim tarihi olan 1 Temmuz 2019 tarihinden itibaren işleyecek...
Tüketici Mahkemesi'nin 2019/435 E. sayılı dava dosyası ile davalı T3 A.Ş'ye ödenen aylık kredi ödemelerinin, kredi masrafların ve ipotek masraflarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müvekkiline ödenmesi ve aylık ödenecek kredi ödemelerinin tedbiren durdurulması talepli dava ikame edildiğini ve dava dosyası halen derdest olduğunu, Samsun 1. Tüketici Mahkemesi'nin 2019/435 E. sayılı dava dosyası ile işbu ikame edilen menfi tespit davası arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu için iki davanın birleştirilmesi ve Samsun 1. Tüketici Mahkemesi'nin 2019/435 E. sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edilmesi gerektiğini belirterek taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden dönme iradesi kullanıldığı için davalı banka ile sabit kar paylı konut finansman kredi sözleşmesine istinaden ödenmeyen 195.063,48 TL'den sorumlu olmadığının tespiti için işbu davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, ikame edilen menfi tespit davası arasında Samsun 1....
Kanun koyucu burada: ödemenin vuku bulmasıyla beraber salt tespit hükmü kurmanın, sonuca etkili olmayacağı; uğranılan zararın telafisini mümkün kılabilecek istirdat gibi infazı kabil bir hukuki enstrüman dururken, menfi tespitle yetinmenin uyuşmazlığı tümden nihayetlendirmeyeceği gerçeğinden hareket etmiştir. Menfi tespit davacısının hiçbir ek ispat ve maddi külfet gerektirmeyen ve sadece sükut etmesiyle infazı kabil bir istirdat hükmüne kavuşma imkanı varken ısrarla uyuşmazlığın menfi tespit hükümlerine göre sonuçlandırılmasını talep etmesi halinde mahkemenin nasıl bir tutum belirlemesi gerektiği konusunu da ayrıca irdelemek gerekir. Menfi tespit davasına bakan hakim, yargılama esnasında ödeme vakıasını herhangi bir şekilde öğrenince kanunun amir hükmü gereğince davaya istirdat davası olarak bakmaya devam eder....
Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, açtığı menfi tespit davasında ihtiyatı tedbir kararı almamış veya verilen ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması sebebiyle dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası Yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda İİK'nın 72/VII. maddesindeki 1 yıllık hak düşürücü süre de uygulanmaz. Yukarıda açıklandığı üzere takip konusu borcun itiraza konu 71.443,46 TL'lik kısmının davacı ... tarafından 23.09.2010 tarihinde ödendiği, eldeki davanın ise borcun icra dosyasına ödenmesinden sonra 02.02.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Borcun ödenmesi dava tarihinden sonra olmadığından davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi mümkün değildir....
Mahkemece, ihtiyati hacze konu kararın 150.000 TL'lik kısmının istirdat, 300.000 TL'lik kısmının ise menfi tespit istemine ilişkin olduğu, menfi tespite ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konamayacağı, yargılama giderleriyle ilgili bölümün hem istirdat hem de menfi tespit davasından kaynaklanması nedeniyle 32.855.40 TL'lik miktar açısından ihtiyati haczin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmedilmiş, karar muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşen alacak kalemleri için karar kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemez....
, davacının hukuki ve mali sonuçlarına katlanarak sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymuş olması karşısında sözleşmeden dönmenin sonuçlarına göre yorum yapılması gerektiği, davalının sözleşmeden dönme yönündeki davacı iradesine karşı, karşı dava veya takas/mahsup yönünde bir talepte bulunmadığı, alıcı temerrüdü yönündeki talebin dava niteliğinde bulunmadığı, davacının satın almaktan vazgeçtiği konut için ödediği bedeli talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir....
-Taraflar arasındaki 04.03.2003 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince inşaat yapılacak ... no’lu parselin aynı ada içerisinde bulunan ... ve ... no’lu parseller olmadan imar parseli olamayacağı, ... ve ... no’lu parsel maliklerinin dava dışı bir şahısa arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmış olması nedeniyle bu parsellerin dava konusu parselle birleşerek imar parseli oluşturması mümkün olmadığından ifa imkansızlığı nedeniyle sözleşme geçersiz hale gelmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin ifasının imkânsız olması nedeniyle gereğinin yerine getirilmesi mümkün olmadığından taraflar sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsilini isteyemezler. Mahkemece bu durum dikkate alınmaksızın arsa sahiplerinin cezai şart isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....
, 22/01/2021 tarihli raporda ise özetle, '' Somut olayda; davacı taraf çeklerin mal alımı için avans olarak verildiğini, davalı taraf ise cari hesap kapsamında ödeme aracı olarak verildiğini ifade ettiği, kök ve ek rapor kapsamında yapılan incelemelerde davacının davalı şirkete cari hesap kapsamında borcu olmadığı, çeklerin karşılığında da herhangi bir mal alımı gerçekleşmediğinin tespit edildiği, bu tespitler ışığında, davacının dava konusu çek karşılığında mal satın almadığını ve bir borcu olmadığını ispatladığı'' yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/282 ESAS - 2020/424 KARAR DAVA KONUSU : Davacı tüketici tarafından açılan menfi tespit ve istirdat KARAR : Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı T....
Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. 6100 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilerek genel yetkili mahkemelerin yetkisi düzenlenmiş olup menfi tespit davalarında yetki kesin değildir. Bu davalarda kesin yetki kuralı bulunmadığından 6100 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 2. Kesin yetki halinin kuralının bulunmadığı ve birden fazla genel ve özel yetkili mahkemenin bulunduğu hallerde yetkili mahkemeyi seçme hakkı davacıya aittir....