Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davalının sözleşme gereğince yüklendiği hizmeti fotoğraf ve video görüntülerini davacılara teslim etmemek suretiyle ifa etmemiş olduğu ve bu nedenle davacıların maddi ve manevi zararlarını tazmin etmesi gerektiği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin kabulü ile 200,00 TL maddi tazminat ile her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. .... Manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, malvarlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır....

    Her ne kadar davacıların her biri için 10.000,00 er TL manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de; 22.6.1966 tarihli 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, manevi tazminat tutarını etkileyen özel hal ve şartlar belirtilmiş olup, hakim manevi tazminat miktarını belirlerken Türk Medeni Kanunu' nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalmalı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, olayın vehametini, davalıların kusurunu, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmelidir. Takdir edilecek manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalı, ne var ki mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması amaç edinilmediğinden zenginleşme aracı da olmamalıdır....

    Anılan yasa hükmüne göre koruma altına alınan bu haklar, kişisel varlıkların korunması için bireylere tanınan hayat, sıhhat, ad, şeref, mesleki ve ticari haysiyet gibi çok önemli, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklardır." ifade edildiğinden, somut olayda, bu haklar yönünden bir eksilme olmadığı manevi tazminata hükmedilemeyeceği anlaşılmakla açılan davada manevi tazminat istemi yönünden de davacının davasının reddi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 58. maddesinde, kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle zarar görenlerin, uğradığı manevi zararlarına karşılık manevi tazminat talep edebilecekleri hükmü düzenlenmiştir. Davacı ticari itibar ve şöhretinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacının, hizmet sözleşmesinde üzerine düşen görevini özenli bir şekilde yerine getirmemiş olması haksız eylem olarak değerlendirilemez....

      ın cevap dilekçesinde ve mahkemedeki beyanlarında, fotoğraf ve video çekimlerinin tarafından yapıldığını kabul ettiğini, aksi yöndeki gerekçenin kabul edilemeyeceğini, davalının yeminin kabul edilemeyeceğini, davalının kabulünün bulunduğunu, düğün tarihinin 23/06/2013 olduğunu, sözleşmenin ise 30/03/2013 tarihinde imzalandığını, davalı şirketin 31/05/2013'de sözleşme imzalayarak salonu işletmeye başladığını, hizmet kusurunun davalılara ait olduğunu, dava dışı ...'in isticvabı konusundaki taleplerinin yerine getirilmediğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE : Davada, dava dışı ...'in düğün, fotoğraf ve video çekiminin davalılar tarafından ayıplı ifa edilmesi nedeniyle dava dışı kişiye ödenen tazminatın davalılardan düğün salonunu işleten şirket ile fotoğraf ve video çekimini yapan davalı ...'dan rücuân tahsili talep edilmektedir....

        Davalı vekili 13/05/2019 tarihli istinaf dilekçesinde; 1- Yerel mahkemece her bir davacı için 5.000' er TL manevi tazminat talebinin kabul edilmesinin yerinde bir karar olmadığını, müvekkilinin düğün salonu için 1.800 TL' ye anlaştığını, verilen hizmet kapsamına göre 5.000 TL tazminat miktarının çok fazla olduğunu, 2- Ayrıca davacılardan gelin Büşra' ınn sözleşmede taraf olmamasına rağmen Büşra lehine tazminata hükmedilmesinin hukuki ve yasal bir durum olmadığını, bu yönüyle Büşra açısından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ve manevi zarar oluşturacak bir işlem ve hizmet kusurunun bulunmadığını, 3- Yerel mahkemece bilirkişi raporuna karşı itirazlarının, tespit ve değerlendirmelerinin dikkate alınmadığını, 4- Davacıların manevi çöküntü halinde olmadıklarını, 5- Davacıların düğün esnasında özel bir istekte bulunmadıklarını, dış çekim de yaptırmadıklarını düğün salonunu indirimli kiraladıklarını, sözleşmede de kamera, fotoğraf ve pastanın ikram olarak...

        Somut olayda, davacı tarafça kına gününün fotoğraf ve video hizmetinin ayıplı yapıldığı iddiası ile oluşan manevi zarar talep edilmiş olup,kına, düğün ,nikah ve sünnet gibi merasimlerinin tekrarının mümkün olmadığı, bu anıların kalıcı olmasını amaçlayan davacı taraf yönünden ayıplı hizmetten dolayı davacılar yararına manevi tazminata hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Davalı tarafın bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Manevi tazminat ,davacıların olaydan dolayı yaşadığı elem ve üzüntünün, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca bir nebze giderilmesini amaçlamakta olup, manevi tazminatın bu niteliği dikkate alındığında, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının makul seviyede kaldığı değerlendirilmekle, davalı ve davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden,tarafların manevi tazminata yönelik istinaf başvurularının HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir....

        Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; fotoğraf ve video çekimlerinin davalıdan bağımsız bir fotoğraf firması olan foto özlem tarafından yürütüldüğünü,bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini,davanın foto Özlem'e ihbar edilmeden karar verildiğini,ayrıca tanıklarınin dinlenilmediği gibi davanın ispatlanamadığını,manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine kararı verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, ayıplı video hizmet nedeni manevi tazminat talebine ilişkindir. Manevi tazminat hakkında ise,söz konusu olayda davalı tarafından çekilen düğün merasimi video kaydının olmadığı sabittir. Nikah, düğün gibi özel öneme sahip, insan hayatında genellikle bir kez yaşanan telafisi mümkün olmayan, önemli günlerin belgelenememiş olmasının, davacılar için yaşam boyu üzüntü kaynağı olacağı tartışmasızdır....

        HD'nin 14/02/2018 tarih ve 2018/879 Esas 2018/580 Karar sayılı kararı; 02/05/2019 tarih ve 2018/4127 Esas 2019/2059 Karar sayılı kararı). TBK'nın manevi tazminat başlıklı 58/1. maddesinde; "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir." hükmü, aynı yasanın tazminatın belirlenmesi başlıklı 51. maddesinde; "Hakim, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gerçeğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirler." hükmü yer almaktadır. Manevi tazminat miktarı belirlenirken gerek bu maddelerin gerekse TMK’nın hâkimin takdir yetkisi başlıklı 4. maddesinde düzenlenen kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği kuralı ve manevi tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin ilkelerin de gözetilmesi gerekir. Manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir....

        manevi değerler taşımadığını, mahkemenin manevi tazminatın sebebi olarak haksız fiili gördüğünü, ancak müvekkili şirketin sözleşme kapsamında hizmet sunduğunu ve haksız fiil gerçekleştirmediğini, bu nedenle faiz tarih başlangıcının da hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat oranlarının zenginleşme yasağına aykırı ve davacı tarafın gelirinin çok üstünde bir miktar olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir....

        Bu yasal düzenleme doğrultusunda uygulamada açık ayıpların derhal gizli ayıpların ise dava zaman aşımı süresi içerisinde öğrenildiği tarihten itibaren makul bir süre içerisinde satıcı, hizmet veren veya sağlayıcıya bildirilmesi gerektiği hususu artık yerleşmiştir. Ayıplı mal satışındaki durum bu olduğu gibi ayıplı hizmet durumunda da bu uygulama aynen geçerlidir. Yani ayıplı hizmet satın alan kişi bu ayıp açık ise derhal, gizli ise öğrendiği tarihten itibaren makul bir sürede bunu hizmet verene bildirmelidir. Öte yandan ayıp ihbarının yapılmadığı iddiası bir defi olup cevap dilekçesinde bunun ileri sürülmesi gerekir. Hizmet veren davada cevap dilekçesiyle bunu ileri sürmüş ve tüketici de ayıp ihbarını yaptığını ispat edememişse artık 6502 sayılı yasanın 15. Maddesinde kendisine tanınan hakları kullanamayacaktır. Şüphesiz manevi tazminat davalarında da bu durum aynen geçerlidir. Çünkü buradaki iddia hizmetin ayıplı verildiğine dairdir....

        UYAP Entegrasyonu