CEVAP Davalı anne cevap ve karşı dava dilekçesinde; boşanma kararının henüz yeni olduğunu, kişisel ilişkinin artırılması koşullarının oluşmadığını, aksine ilişkinin kaldırılması gerektiğini, çocuğun baba ile görüşmek istemediğini, babanın çocuğa şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, tarafların davacının kusurlu davranışları nedeniyle boşandıklarını, çocuğun kişisel ilişki nedeniyle derslerinin aksadığını, çocuğu anneye karşı olumsuz yönlendirdiğini, çocuğu ihmal ettiğini ve aç bıraktığını iddia ederek; asıl davanın reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....
Açıklanan bu husus davalının savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatası olup, resen gözetilmesi gerekir. 2- Mahkemece, talebin kısmen kabulü ile yaz ayındaki kişisel ilişki süresinin 10 gün kısaltılarak, 20 gün üzerinden devamına karar verilmiştir. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını Türk Medeni Kanununun 324. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK m. 324/2). Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-İlk derece mahkemesince verilen hüküm davacı kadın tarafından tazminatlar ve nafakaların miktarı ile kişisel ilişki yönünden istinaf edilmiş olup, davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, davalı erkeğin kusur belirlemesi, davacı kadın ve çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakaları, yoksulluk nafakası ve ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkiye yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı...
Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
Bu husus dikkate alınarak, yaz tatili döneminde baba ile çocuk arasında daha kısa süreli bir kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir. 3-Velayet kendisine verilen annenin, kişisel ilişki günlerinde çocuğu bu ilişkiyi sağlamak üzere hazır etmesi dışında başka bir yükümlülük altına sokulması doğru değildir. (Dairemizin 12.02.2014 gün ve 2013/17708 - 2014/2563 sayılı ilamı) Kişisel ilişkinin gerektirdiği masraflara katlanma külfeti, bundan yararlanan tarafa düşer. Tarafların müşterek çocuğunun velayeti davalı-karşı davacı anneye verilmiş olup, baba ile çocuğun kişisel ilişki kurma külfetinin İcra İflas Kanununun 25/A maddesine aykırı olarak, velayet kendisine verilen davalı-karşı davacı anneye yükletilmesi de isabetsizdir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3....
göremeyecekleri şekilde, anne-baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE : Dava, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma ve ziynet alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m.182/2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2)....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; müşterek çocuk ile baba arasındaki duygusal bağın tamamen kopmaması, müşterek çocuğun yüksek yararı ve babalık duygusunun tatmini gereğince mahkemece yaşı ... ile baba arasında yeniden düzenlenmek suretiyle kurulan kişisel ilişkinin fazla olmadığı ancak taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasında müşterek çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki değiştirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken mahkemece infazda tereddüt ve tekerrür oluşturacak şekilde baba ile müşterek çocuk arasında devam eden kişisel ilişki bulunmasına rağmen, doğrudan yeni bir kişisel ilişki kurularak, iki farklı kişisel ilişki ortaya çıkacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile; davalı-davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm tesisine Bursa 5....
Aile Mahkemesinin 2015/800- 1066 sayılı ilamı ile müşterek çocuğun velayetinin tedbiren anneye verilmesi ve baba ile her ayın 1 ve 3. cumartesi günü saat 10:00'dan pazar günü saat 10:00'a kadar kişisel ilişki kurulmasına ilişkin verilen karar 22.02.2016 tarihinde ilgili ilamın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona ermiştir. Diğer bir deyişle birleşen davanın açıldığı tarih itibariyle baba ve çocuk arasında düzenlenmiş geçerli bir geçici velayet ve kişisel ilişki kararı mevcut değildir. Bu nedenle mahkemenin geçerli bir kişisel ilişki kararının var olduğunu kabul ederek ve öncelikle o ilişkiyi kaldırmak sureti ile karar vermesi doğru olmamıştır. Bu hali ile davalı/davacı erkeğin birleşen davayı açarken kişisel ilişki talep etmekte hukuki yararı mevcut olduğu gibi, alınan SİR raporu ve çocuğun beyanı ile en azından yatısız olsa dahi kişisel ilişki kurma hakkı sabit görüldüğünden kişisel ilişki yönünden yatısız olarak karar verilmesinde yanlışlık bulunmamıştır....
Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri ve kardeşler arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Mahkemece; velayeti kendisine verilmeyen ebeveynle çocuklar arasında karşılıklı kişisel ilişki tesis edilmiş ancak kurulan kişisel ilişki kardeşlerin birbirini göremeyecekleri şekilde düzenlenmiştir. Velayet kendisine bırakılmayan ortak çocukla diğer ebeveyni arasında kişisel ilişki düzenlenirken kardeşlerin de birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde düzenleme yapılması kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemlidir. Bu bakımdan kardeşlerin birbirlerini görecekleri şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....