Davacı anne 15.07.2014 tarihinde eldeki velayetin değiştirilmesi davasını açmıştır. Mahkeme tarafından alınan sosyal inceleme raporunda; babanın çocukla ilgili olduğu, çocuğun baba ile iletişimini iyi olduğu, ancak çocuğun anne özlemi çektiği, hem anne hem de baba ile birlikte yaşamak istediği, annesine daha fazla bağımlı olduğu ve onu daha sık görmek istediği rapor edilmiştir. Tarafların boşanmalarına ve velayetin davalı babaya bırakılmasına ilişkin kararının kesinleştiği tarih ile velayetin değiştirilmesi davasının açıldığı tarih arasında geçen 11 günlük süre içerisinde gerçekleşen velayetin değiştirilmesini gerektirecek bir durumun varlığı ve babanın velayet görevini kötüye kullandığı veya savsakladığı kanıtlanamamıştır. Açıklanan sebeplerle davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Somut olayda öncelikle tartışılarak değerlendirilecek konu TMK'nın 336/3. maddesi hükmünce kanun gereği babanın ölümü ile velayetin kendisine geçtiği anneden velayetin kaldırılıp kaldırılmayacağına yönelik olacaktır. Velayetin tevdii hususu aile mahkemesinin görev alanı içerisinde bulunduğundan öncelikle bu husus aile mahkemesince değerlendirilecek, küçüklerin annelerinin velayeti altına bırakılması mahkemece uygun görülürse aile mahkemesince bu konuda karar verilecek aksi halde küçüklere vasi tayin edilmek üzere dosya sulh hukuk mahkemesine gönderilecektir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 05.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Bunun sonucu olarak, annenin açtığı dava sonucu velayetin değiştirilmesi kararıyla birlikte hükmedien iştirak nafakasının başlangıcının da, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşmesi tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Temyiz edilen hükümde, iştirak nafakasının başlangıç tarihinin, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşme tarihi yerine dava tarihi olarak gösterilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmişse de; bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; hükmün bu kısmının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.m.438/7)....
de bulunan davacı (baba) yanında çocuğun sağlık sorununun çözümlenmesinin sağlık imkanları bakımından daha kolay ve elverişli olacağı” gerekçesiyle velayetin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacının, kişisel ilişki tesisi için 03.06.2013 tarihinde çocuğu alıp ...'e götürdüğü, bir daha davalıya teslim etmediği, toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Çocuğun sağlık sorunlarına kayıtsız kaldığına ilişkin bir delil mevcut değildir. Çocuğu ile yeterince ilgilendiği mahkemece de esasen kabul edilmiştir. Çocuğun baba yanındaki yaşam ortamına uyum sağlamış olması, tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Dosyadaki deliller, velayetin değiştirilmesini haklı gösterecek yeterlikte bulunmamaktadır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Davacı baba tarafından velayetin değiştirilmesi talebi ile 22.09.2011 tarihinde açılan ilk davanın reddine karar verilmiş, 15.03.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Çocuk halen anne yanında kalmakta olup, annesiyle beraber kalmak istediğini ve babasının yeni evlendiği kadının kendisine şiddet uyguladığını beyan etmiştir. Mahkemece görüşüne başvurulan uzman bilirkişi, velayetin değiştirilmesine gerek bulunmadığına ve çocuğun anne yanında kalmak istediğini belirtmiştir. Davalı annenin yeniden evlenmiş olması velayetin değiştirilmesi nedeni olmadığı gibi, davalının boşandığı, ailesiyle ve müşterek çocuk ile birlikte yaşadığı da toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Velayetin değiştirilmesini gerektirecek başkaca nedenlerin varlığı da kanıtlanamamıştır. Çocuğun yaşı dikkate alındığında; alıştığı uyum sağladığı ortamdan ayrılmasının onun yüksek yararına uygun olmadığı da ortadadır....
Sulh Hukuk Mahkemesince, küçüğün menfaatine uygun olarak vasi atanması veya velayetin babaya verilmesi hükümlerinin değerlendirilmesinde görevin Aile Mahkemesine ait olduğu belirtilerek görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... Aile Mahkemesi tarafından ise, TMK'nın 404. maddesindeki düzenlemeye göre vasi tayini ile görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Küçük ...'in tanıma yolu ile annesi nüfusuna tescil edildiği, annenin de yaşının küçük olduğu, ancak babasının hayatta bulunduğu anlaşılmaktadır. Anne ve/veya babanın hayatta olması halinde asıl olan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmaları olduğundan öncelikle velayetin tevdi edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekir. Velayetin tevdii konusunda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin babaya velayetin tevdiini uygun görmemesi halinde vasi tayini için vesayet makamına ihbar gerekecektir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi(Ortak Velayetin Kaldırılması)- Kişisel İlişkinin Kaldırılması- Kişisel İlişkinin Kısıtlanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalının velayetin yeniden düzenlenmesi davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Velayetin yeniden düzenlenmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 362/2-b-13). Bölge adliye mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz (HMK m. 362/1-ç)....
Aile Mahkemesi ise, velayetin kaldırılmasına yönelik bir davanın ve daha önce bu yönde verilmiş bir kararın bulunmadığı anlaşıldığından, davanın vasi atanmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Dosya kapsamından, küçüklerin evlilik birliği içinde doğduğu, ancak anne ve babalarının boşandığı, velayet verilen babanın öldüğü ve annenin hayatta olduğu anlaşılmaktadır. Anne veya babanın hayatta olması halinde aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmaları olduğundan boşanma ile velayeti verilen babanın ölümü üzerine öncelikle anneye velayetin tevdi edilip edilmeyeceğinin tartışılması gerekir. Velayetin tevdii konusunda görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin anneye velayetin tevdiini uygun görmemesi halinde, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbar gerekecektir. Öncelikli sorun velayetin anneye tevdi edilip edilmeyeceği olduğundan aile mahkemesi görevlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 27/06/2013 tarihinde kesinleşen ilamla boşanmışlar, ortak çocukların velayetleri anneye verilmiştir. Davacı baba 19/09/2014 tarihinde açtığı davayla velayetin değiştirilmesini talep etmiş, mahkemece ortak çocukların velayetlerinin babaya verilmesine karar verilmiştir. Boşanma davasından sonra, davalı annenin çocuklara karşı velayet hakkını kötüye kullandığı, çocukları ihmal veya istismarının bulunmadığı rapor edilmiştir. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule elverişli değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi ve Nafakaların Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından; velayetin kabulüne yönelik dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, yargılama sırasında, davalı kadının açmış olduğu boşanma davasında, velayetin anneye verilmesine yönelik hüküm kesinleşmiş ise de velayete ilişkin davalar kamu düzenine ilişkin olup kararın kesinleşmesinden sonra gelişen yeni olaylar itibari ile velayetin değiştirilmesi şartlarının gerçekleştiğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz...