Dava dosyası içeriğine ve dosyadaki yazılara göre; ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, tarafların 2013 yılındaki boşanmaları sonrasında, boşanma sürecinde yaşanılan olaylar nedeni ile 07.02.2014 tarihli tutanağa yansıyan olay dışında, davalının mahkemece belirlenen kişisel ilişki tarihlerinde kişisel ilişkiye engel olduğuna ilişkin velayetin değiştirilmesini gerektirir ölçüde delil bulunmadığı, davacının kişisel ilişkinin tesisi yönünde mahkeme ilamını icra kanalı ile yerine getirme konusunda aktif bir tutum içine girmediği, dava süresince davalının kişisel ilişkiye engel tutum ve davranışlarının olup olmadığının takip edilmesi yönündeki değerlendirme raporuna rağmen, dava süreci boyunca da kişisel ilişkinin tesisi amacı ile girişimde bulunmadığı, çocuğun velayet konusundaki tercihi, fiili durum ve sosyal inceleme raporundaki tespitler kapsamında...
ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 182 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli fnah-kemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde velayeti kendisine bırakılmayan çocuk ile ana ve babadan her birinin kişisel ilişki kurmasına ilişkin kararda kişisel ilişkinin yerinin sınırlandırılmaması gerekir. Bu yön gözetilmeden kişisel ilişkinin Antalya Side sınırları ile sınırlandırılması doğru bulunmamıştır. Sonuç: Temyiz olunan hükmün gösterilen sebeple (BOZULMASINA), bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
nin 11/02/2014 tarihli, 2013/861 Esas, 2014/68 Karar sayılı boşanma ilamı ile kurulan kişisel ilişkinin kaldırılarak yerine müşterek çocuk 12/10/2013 d.lu müşterek çocuk Hira Nur Çiçek ile davalı baba T5 arasında şimdilik her ayın 1. ve 3. Haftası Cumartesi günleri saat 12:00 ile 14:00 arasında bir pedagog veya sosyal hizmet uzmanı eşliğinde görüşme yapmak suretiyle kişisel ilişki kurulmasına" şeklinde karar verildiği, verilen karara kara davalı-karşı davacı babanın yasal istinaf başvuru süresi içerisinde; velayetin değiştirilmesi davasının reddi, müşterek çocuk ile baba arasında yeniden kurulan kişisel görüş gününün, müşterek çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakasının toplanan delillere usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İştirak Nafakasının Artırılması - Kişisel İlişkinin Kaldırılması Veya Azaltılması ile Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Artırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı anne tarafından kişisel ilişki süresi, iştirak nafakası miktarı yönünden; davalı-davacı baba tarafından ise karşı davanın reddi, kişisel ilişkinin azaltılması ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, tarafların ortak çocukları 2006 doğumlu ....'nin velayeti boşanma kararı ile birlikte anneye bırakılmıştır....
Cumartesi günleri saat 12:00 ile saat 17:00 arasında" kişisel ilişki kurulmasına şeklinde düzeltilerek kararın tashihine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 22.04.2022 tarihli ek karar ile; davalı/davacı erkek vekilinin tashih talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı/davalı kadın vekili; kadının reddedilen davasına, erkeğin kabul edilen davasına ve vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı/davacı erkek vekili; reddedilen tashih taleplerine, yatılı şekilde kurulan kişisel ilişki düzenlemesine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine, birleşen dava ise; ortak velayetin kaldırılması ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 1- Gerekçeli karar ile hüküm birbirine aykırı olamaz. Gerekçenin hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir....
DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Düzenlenmesi) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; velayetin dava süresince tedbiren davacı anneye verilmesine, karar infazı için kolluğun ve bir sosyal hizmet görevlisinin görevlendirilmesine, çocuğun velayetinin müvekkile verilmesine ya da anneye ait olduğunun tespitine, bu taleplerinin kabul görmesi halinde müşterek çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Müşterek çocuk ile davacı baba arasındaki kişisel ilişkinin süresi çocuğun yaşı gözetildiğinde baba-çocuk ilişkinin yaşanabilmesi için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak dairemizce kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar vermek gerekmiştir. Sonuç olarak; davacının usule, reddedilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılması ve velayetin değirilmesi taleplerine dair istinaf başvurularının yoksulluk ve iştirak nafakaları yönünden miktar itibariyle kesin olmaları nedeniyle HMK.nun 341/2. maddesi, diğer talepleri yönünden HMK.nun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddi ile müşterek çocukla kişisel ilişki kurulmasına yönelik talebinin reddine dair istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi - Nafakanın Azaltılması-Kişisel İlişkinin : Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba, dava dilekçesi ile velayetin değiştirilmesi olmazsa, iştirak nafakasının azaltılması ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiş olup, mahkemece; kısa kararda davanın reddine şeklinde hüküm kurulduğu, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise velayetin değiştirilmesi davasının reddine, nafakanın azaltılması davasının reddine karar verilmiş olup kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi ile ilgili olumlu olumsuz hüküm kurulmadığı, gerekçe bölümünde ise kişisel ilişkiye yönelik önceki düzenlemenin yeterli olduğundan yeniden düzenleme yapılmadığının belirtildiği...
Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.(TMK m.324) Ana ve babaları ayrılan çocukların, ana ve babalarıyla düzenli şekilde ve gözetim olmaksızın kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakları mevcuttur. Asıl olan çocuklarla ebeveynleri arasında 3.kişilerin gözetimi olmaksızın ve mekan sınırlaması bulunmaksızın doğrudan kişisel ilişki tesisidir....
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....