Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA TÜRÜ :Velayet ve Nafaka-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki "velayet ve nafakaya" ilişkin dava ile davalı tarafından bağımsız olarak açılan "velayetin değiştirilmesine" ilişkin davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (baba) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Çocuk, tarafların evlilik dışı ilişkisinden doğmuş, baba ile soybağı “tanıma” (TMK. m. 295/1) ile kurulmuştur. Ana ve baba evli değilse velayet anneye aittir. (TMK. m. 337/1) Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa, hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK. m. 337/2) Bu haller bulunmadıkça evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kanun gereği annede (TMK. m. 337/1) olduğundan, velayetin anneye bırakılması yönünde ayrıca bir hakim kararına ihtiyaç yoktur. Başka bir ifade ile bu hususta hükme gerek bulunmamaktadır....

    Velayetin nihai amacı, henüz erginliğe ulaşmamış küçüğün, ileride bir yetişkin olarak gelecekteki hayata hazırlanmasını sağlamaktadır (AKYÜZ, Emine Çocuk Hukuku Çocuk Haklarının Korunması, 2012 s.220). 4721 sayılı Kanun'un velayet hakkına ilişkin 335 maddesinde, ergin olmayan çocuğun ana ve babasının velayeti altında olduğu, yasal sebep olmadıkça velayetin ana ve babadan alınamayacağı belirtilmek suretiyle evlilik ilişkisi süresince velayet hakkının ve bu kapsamdaki yetkilerin ortak kullanımına işaret edilmiş; 336. maddesinde evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velayeti birlikte kullanacağı, ortak hayata son verilmesi veya ayrılık hâlinde hâkimin velayeti eşlerden birine verebileceği, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde velayetin sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olduğu hüküm altına alınmış, velayet hakkı ve içerdiği yetkilerin kullanımı noktasında da eşlerin eşitliği prensibi yansıtılmaya çalışılmıştır....

    ın soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) ise davanın velayetin düzenlenmesi talebine ilişkin olduğu, küçüğün, annesinin evlilik dışı ilişkisinden doğduğu, babası ile soybağının ise 21.11.2014 tarihinde tanıma ile kurulduğu, annesi ...'ın yaşının küçük olması nedeniyle velisinin olmadığı, TMK'nın 337/2. maddesinde ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa, hakimin, çocuğun menfaatine göre vasi atayacağı veya velayeti babaya vereceği hükmünün düzenlendiği, baba ile soybağı tanıma ile kurulduğuna göre, babanın velayeti alma hakkı mevcut olup, aslolanın velayet olup, sulh hukuk mahkemesi tarafından davanın, babaya ihbar edilmesi, beyanın alınması, onun tarafından velayetin kendisine verilmesi yönünde dava açılması halinde sonucunun beklenmesi, velayeti baba talep etmediği veya velayet babaya verilmediği taktirde yargılamaya devam olunarak davanın sonuca bağlanmasının gerektiği, bunun yanısıra küçüğün yerleşim yerinin "... Mahallesi ... Sk. No:......

        Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...

        Sulh Hukuk Mahkemesince, vesayet altına alınması istenen küçüğün annesinin velayeti altında olması nedeniyle Aile Mahkemesinin görevi içinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın vesayete ilişkin olup Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girmediğini belirterek, görevsizlik yönünde karar vermiştir. Velayet altında bulunmayan her çocuk vesayet altına alınır.( TMK 409. m.) Somut olayda vesayeti istenilen çocuk, annesinin velayeti altında bulunduğundan öncelikle velayetin kaldırılması koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılması gerekecektir. Velayetin değiştirilmesi ve kaldırılmasına ilişkin davalar Aile Mahkemesinin görevine girmektedir. Velayetin kaldırılmasına karar verilmesi halinde vasi tayini hususu gündeme geleceğinden Aile Mahkemesi görevlidir.(TMK.348.m.) Bu durumda uyuşmazlığın Bayramiç Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

          Sulh Hukuk Mahkemesince, vesayet altına alınması istenen küçüğün babasının velayeti altında olması nedeniyle Aile Mahkemesinin görevi içinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın vesayete ilişkin olup Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girmediğini belirterek, görevsizlik yönünde karar vermiştir. Velayet altında bulunmayan her çocuk vesayet altına alınır.( TMK 409. m.) Somut olayda vesayeti istenilen çocuk, annesinin ölümü ile babasının velayeti altında bulunduğundan öncelikle velayetin kaldırılması koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılması gerekecektir. Velayetin değiştirilmesi ve kaldırılmasına ilişkin davalar Aile Mahkemesinin görevine girmektedir. Velayetin kaldırılmasına karar verilmesi halinde vasi tayini hususu gündeme geleceğinden Aile Mahkemesi görevlidir.(TMK.348.m.) Bu durumda uyuşmazlığın Korgan Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

            Mahkemece; "Mahkememizin 2022/132 esas sırasına kayıtlı dosyada "Davacı vekilinin dava dilekçesinde davacının velayeti altında bulunan küçük T5 isminden "HALİSE" isminin çıkartılarak adının "ADA" olarak düzeltilmesi talebi yönünden davacı ile küçük arasında zorunlu/ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığı anlaşılmakla davanın tefrikine, Mahkememiz esas defterinde ayrı bir esasa kaydına," kararı gereği tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmakla incelenmesinde; davacının talebinin velayeti altında bulunan küçüğün adının düzeltilmesi olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar dava Rize T4 karşı açılmış ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.12.2010 tarih ve 2010/18- 643 esas 2010/648 kararında "...Taraflar boşanmış ve velayet davacı anneye verilmiş olsa da; bu durum eldeki davada dava dışı olan küçüğün babasının gerçekte onun babası olması durumu değiştirmez....

            Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece, davanın, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve bunun değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinden, soyadı değiştirilmesi talebi yönünden mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esastan incelenerek reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçelerle 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- Karşıyaka 2....

            Dava velayetin değiştirilmesi olarak açılmış ise de, hukuki nitelendirme görevi hakime ait olduğundan, davanın velayetin kaldırılması davası mahiyetinde olduğu görülmüştür. Velayetin kaldırılması davasının görülebilmesi için de ortada velayete ilişkin bir düzenlemenin olması gerekmektedir. Küçüğün anne ve babası olan davalılar 14/12/2016 tarihinde verilen ve 26/12/2016 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile boşanmış iseler de, küçüğün velayeti hakkında herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Yani küçüğün velayeti askıdadır. Bu durumda, öncelikle velayeti askıda olan küçüğü bu davada temsil etmek üzere kayyım atanması sağlanarak, taraf teşkili tamamlandıktan sonra dosyanın esası hakkında incelemeye geçilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır....

            UYAP Entegrasyonu