kalması sureti ile kişisel ilişki kurulmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Çocuklar ile ana veya baba arasında düzenlenen kişisel ilişki ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....
Ana veya babadan herbiri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesini ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. (TMK.m.324/1) Ana ve babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı düşmedikçe ana ve babanın ikisiyle de düzenli biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkı, çocuğun temel haklarındandır. (Çocuk Hakları Sözleşmesi m.9/3) Davalı babanın velayet görevini yerine getirmediği, ihmal ettiği ve velayetin değiştirilmesi şartlarının oluştuğu (TMK md. 183, 349) kanıtlanamamıştır. Öte yandan her ne kadar küçük ..., annesi ile yaşamak istediğini beyan etmiş ise de, annenin, çocuğun baba ile kişisel ilişki kurmasına sürekli engel çıkardığı, dosyadaki delillerle de sabittir. O halde davanın reddi yerine kabulü doğru bulunmamıştır....
Pedogog Vuslat Günal 28.04.2022 havale tarihli raporunda; velayetin babaya verilmesi, annenin uyuşturucu madde kullanımı geçmişi olması nedeni ile anne ile çocuk arasında 15 günde bir hafta sonu Cumartesi günü saat 14:00- 17:00 saatleri arasında uzman eşliğinde kişisel ilişki kurulması yönünde görüş bildirmiş, mahkemece bu görüşe uygun kişisel ilişki kurulmuş, bu konuda tam teşekkülü bir devlet hastanesinden ya da üniversite hastanesinden uzman doktor raporu alınmamış, annenin belirtilen ruhsal rahatsızlığının ve şayet madde kullanımı devam ediyor ise, bu hususun velayet görevini yerine getirmesine ve yatılı kişesil ilişki kurulmasına engel teşkil edip etmediği araştırılmamıştır. Anılan sebeple mahkemece, davalı annenin velayet görevini yerine getirmesine ve özellikle çocuk ile arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel bir rahatsızlığının olup olmadığı yönünde rapor alınmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır....
ve kişisel ilişki hususunda davacı herhangi bir problem yaşamadığını, bu nedenle davacının kişisel ilişki kurulmasına yönelik talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte kişisel ilişkinin yatılı olmamasını talep ettiklerini belirterek, kararın sadece kabul edilen kişisel ilişki kurulmasının kabulü yönünden kaldırılarak, davanın tümden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise küçüğün menfaatine olacak şekilde davacı ile yatılı olarak kişisel ilişki kurulmamasına karar verilmesi istemiyle istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur....
Her ne kadar 60.aya kadar yapılan kişisel ilişki düzenlemesinde baba ile çocuk arasında her hafta kişisel ilişki kurulmuş ise de; aynı zamanda avukat olan annenin anlaşmalı boşanma sırasında daha uzun süreli kişisel ilişki düzenlemesini çocuğun yararın uygun olmadığı halde kabul ettiği, gelinen aşamada anlaşmalı boşanma davası sırasında her hafta kurulan kişisel ilişki düzenlemesinden daha kısa süreli kurulan kişisel ilişkiye yönelik itirazının iyiniyet kuralları ile de bağdaşma yacağı, babanın anlaşmalı boşanma sırasında kurulan kişisel ilişki kapsamında, çocuğu ile her hafta 2 gece yatılı kişisel ilişki kurma hakkı olduğu halde çocuğun gelişim özelliklerini gözeterek daha kısa süreli ve yatılı olmayacak kişisel ilişki kurarak, çocuk yararına bu hakkından fedakarlıkta bulunduğu, mevcut kişisel ilişki nedeni ile çocuk ile baba arasında güçlü bir bağ kurulduğu, çocuk 60 aylık olana kadar düzenlenen kişisel ilişkinin yatılı olmadığı ve günlük kurulduğu, çocuğun yaşı gereği 60.ayı doldurana...
İlk derece mahkemesinin taraflar arasında çekişme olması nedeni ile ortak velayetin kaldırılarak çocuğun velayetinin kadına vermesinin baba ile şahsi ilişki kurulmasını dosya kapsamı ile uyumlu usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varıldığından davacı davalı erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Telefon yada internet gibi iletişim vasıtaları ile görüşmek sureti ile kişisel ilişkinin tesisinin, infazının mümkün olmaması nedeni ile ilk derece mahkemesince bu yönde karar verilmemesinin usul ve yasaya uygun olması nedeni ile davacı davalı erkeğin bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Taraflar 26.05.2010 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla boşanmışlar, velayet davalı anneye verilmiş, davacı baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir. Davalı annenin çocuğa karşı velayet görevini savsakladığına, gereken ilgiyi göstermediğine ve davacı babanın müşterek çocukla kişisel ilişkisini engellediğine ilişkin dosya kapsamında yeterli delil bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule yeterlilikte değildir. Velayet sahibi annenin yeniden evlenmesi,ve eşinin sabıka kaydının bulunması tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Taraflar ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 09.09.2011 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla anlaşmalı olarak boşanmışlar, anlaşma uyarınca velayet davacı babaya verilmiş, davalı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir. Davalı babanın çocuğa karşı velayet görevini savsakladığına, gereken ilgiyi göstermediğine ve davacı annenin müşterek çocukla kişisel ilişkisini engellediğine ilişkin dosya kapsamında yeterli delil bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule yeterlilikte değildir....
Aile Mahkemesinin 2020/313 Esas sırasında kayıtlı küçüklere vasi olarak atanması talepli ve aynı zamanda kişisel ilişki kurulması talepli olarak dava açıldığını, dava neticesinde müvekkili ile küçükler arasında kişisel ilişkinin kurulmasına karar verildiğini, kişisel ilişki kurulması nedeniyle küçüklerden Ahmet Ergün'ün Ağustos ayından bu yana müvekkili ile birlikte yaşadığını, annesinin yanına dönmek istemediğini, velayetin annede olması nedeniyle çocuğun okul kaydının yapılamadığını, bu nedenle öncelikle geçici velayetin verilmesine, çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetin müvekkiline verilmesi gerektiğini belirterek, davalının üzerinde bulunan velayet hakkının kaldırılmasına ve müvekkilinin Ahmet Ergün'e vasi olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir....