Davacının talebi velayetin annede olduğunun tespitine ilişkindir. Velayet kaldırılması yönünden kamu tarafından yapılan bir talep olmadığı gibi davacının velayetin kaldırılmasına yönelik usulüne uygun açılmış bir davası da bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/2- 356 esas 2010/389 sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere;Velayetin kaldırılması Tük Medeni Kanunun 346.maddesinde düzenlenen koruma önlemlerinden biri olmayıp ayrıca dava konusu yapılması gerekir.Velayetin kaldırılmasına karar verilebilmesi için ya usulüne uygun harcı yatırılarak ya da kamu tarafından ihbar üzerine açılan bir dava olmalıdır.Velayetin kaldırılması, çocukla şahsi ilişkinin engellenmesinden daha ağır ve ileriye yönelik sonuçları olan, yasada özel koşullara bağlanmış bir dava türüdür....
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri gereğince, idrak çağındaki küçüğün ebeveynlerinden hangisinin yanında kalmak istediği konusunda hakim tarafından bizzat dinlenilerek görüşünün alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre velayetin düzenlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize ilişkin bölümünün ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30.10.2017 (Pzt.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Müşterek çocuk ...13.07.2004 doğumlu olup idrak çağında olduğu anlaşılmaktadır. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6., Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Velayet düzenlemesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/01/2022 NUMARASI : 2021/31 ESAS 2022/66 KARAR DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Düzenlenmesi) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile Akşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/565 Esas 2020/63 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk İbrahim'in velayetinin babaya verildiğini, kararın 28/01/2021 tarihinde kesinleştiğini belirterek velayetin tarafına verilmesini, çocuk için 500,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasını talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır....
Tarafların anlaşmalı boşanma sırasında ortak velayeti talep etmelerine rağmen boşanma sonrası yaşanılan süreçte, ortak velayetin amacına uygun olarak davranmadıkları, çocukla ilgili kararların alınma süreci ve çocukla ilgili konularda karşılıklı ve sağlıklı bir iletişimlerinin olmadığı, ortak velayet kavramının gereği olan, çocuğun gelişim ve yararını gözeten bir tutumlarının bulunmadığı, aralarında var olan çatışmanın çocuğa yansıdığı, taraflar arasında velayet konusunun çekişmeli hale geldiği, ebeveynler arasında sağlıklı bir iletişimin bulunmadığı bu hali ile ortak velayet düzenlemesinin çocuğun yararına uygun olmadığı, çocuğun yaşı gereği anne bakım ve sevgisine muhtaç olduğu, annenin velayet görevini yerine getirmediği veya velayet konusunda ihmal gösterdiğine ilişkin somut bir delil bulunmadığı, yine velayetin anneden kaldırılmasını gerektirir bir olayın da ispat edilemediği, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, anne bakım ve sevgisine muhtaç olması da gözetildiiğinde, ilk derece mahkemesinin...
Taraflar arasındaki velayetin kaldırılması ve vasi atanması istemine ilişkin davada Ümraniye 1. Sulh Hukuk ve 1. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R – Dava, velayetin kaldırılması ve vasi atanması istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, vesayet altına alınması istenen küçüğün annesinin velayeti altında olması nedeniyle vesayet kararı için öncelikle velayetinin kaldırılmasının gerektiği, bu görevinde Aile Mahkemesinin görevi içinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise,davanın vesayete ilişkin olduğunu, velayete dair bir davanın bulunmadığını belirterek, görevsizlik yönünde karar vermiştir. Velayet altında bulunmayan her çocuk vesayet altına alınır( TMK 409. m.)....
nin velayetinin anneye verildiği, kararın boşanma ve velayet yönünden 03.04.2013 tarihinde temyiz incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı baba tarafından velayetin değiştirilmesine ilişkin dava 06.09.2012 tarihinde açılmıştır. Davacı, boşanma kararı ile velayetin anneye verilmesinden sonra geçen süre içerisinde, velayetin yeniden düzenlenmesini gerektirecek yeni bir maddi olgunun varlığını kanıtlayamamış, annenin velayet görevini ihmal ettiğine ilişkin başkaca bir delil de sunmamıştır. Bu durum karşısında davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için taktir olunan 1.100,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.02.2015 (Salı)...
Davalı babanın çocuğa karşı velayet görevini savsakladığına, gereken ilgiyi göstermediğine ve davacı ananenin müşterek çocukla kişisel ilişkisini engellediğine ilişkin dosya kapsamında yeterli delil bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule yeterlilikte değildir. Ortak çocuk mahkemede bizzat alınan ifadesinde babasının yanında kalmayı tercih ettiğini belirtmiş, uzman raporunda ise çocuğun alışmış olduğu, kendisini ait ve güvende hissettiği yaşam alanına devam etmesinin yüksek yararına olduğu belirtilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacının velayetin değiştirilmesine yönelik davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....
Ortak velayette unutulmaması gereken husus ortak velayetin karşılıklı rızaya dayanması ve bu rızanın sonrasında da devam etmesi gerekliliğidir.Küçüklerin üstün yararı da taraflar arasında ki uzlaşma kültürüne bağlıdır.Taraflar sadece ortak velayet kararı verilirken değil sonrasında velayetin kullanılması sürecinde de bu ortak iradelerini çocukların üstün yararına aykırı olmayacak şekil ve derecede devam ettirmeli ve bunu göstermelidirler....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK.md.348) Toplanan deliller yukarıda açıklanan şekilde bir durumun varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar. (TMK.md.183,349,351/1) Öyle ise kanun hükmünün uygulanmasında hata yapılması bozmayı gerektirir.Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmez. O halde kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....