(TMK 327 ila 331. m.leri) Karşı dava, velayetin değiştirilmesi, olmadığı takdirde ortak velayet düzenlenmesi, buda mümkün görülmediği takdirde önceden hükmedilen şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesi taleplerine ilişkindir. (TMK 323,324,348. m.leri) Davalı-davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; taraflardan biri ıslah yoluyla dayandığı vakıaları değiştirebilir, davaya yeni vakıalar dahil edebilir, talep sonucunu artırabilir, talep sonucunu terditli dava haline dönüştürebilir, talep sonucunu daraltabilir. Bu işlemler kısmen ıslaha örnek olarak sayılabilecek usule ilişkin işlemlerdir. Eldeki dosyada, davalı-davacı taraf 26/12/2019 tarihli dilekçesi ile davasını kısmen ıslah etmiş, davaya kattığı yeni vakıalara ilişkin delil ve tanık göstermiştir. Yapılan ıslah kanuna uygundur. Davalı-davacının ıslah dilekçesinde gösterdiği tanığın dinlenilmesinde yahut delillerin toplanmasında yasaya aykırılık yoktur ( Y.2. H. D 03/04/2015 tarih, 2014/21030 E 2015/6532 K)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece; yaşı gereği idrak çağında bulunan çocuğun velayet konusunda uzman vasıtasıyla görüşlerine başvurulmuş ise de, çocuğun üstün yararının belirlenmesi bakımından anne ve babanın yaşam koşulları ve çocuğa bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılmamıştır....
Evlilik birliği boşanma ile değil ölümle sona erdiğine göre, bu durumda velayet kendiliğinden yasa gereği tek başına babaya kalmıştır. Babanın velayetinin kaldırıldığına ilişkin bir mahkeme hükmü bulunmamaktadır. O halde, Türk Medeni Kanununun 336/3. maddesi gereğince velayet kendisinde bulunan davacı babanın, velayetin kendisine verilmesine yönelik dava açmakta hukuki yararı yoktur. Davanın hukuki yarar yokluğundan (HMK md.114/1,h) usulden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru değildir. Ancak ret hükmü sonucu itibariyle doğru olduğundan, hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece ilkin 2019/470 E 2020/266 K sayılı 16.09.2020 tarihli karar ile özetle"..velayetin değiştirilmesine ve davacı anneye verilmesine,danışmanlık ve sağlık tedbirlerinin uygulanmasına,davacının geçici velayet talebinin reddine"karar verilmiş,karara karşı her iki taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK. Md.182/2). İlk derece mahkemesince karar tarihi itibarıyla velayetin anneye verilmesine karar verilmesi sebebiyle tedbiren ve karar kesinleştikten sonra devam edecek şekilde , ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, müşterek çocuğun yaşı eğitim durumu ihtiyaçları, tarafların gelir durumları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafaka miktarında isabetsizlik yoktur. İlk derece mahkemesince velayetin değiştirilerek anneye verilmesi sebebiyle davacı birleşen dosya davalı erkeğin şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebine dair davası konusuz kalması sebebiyle bu hususta davacı birleşen dosya davalı erkeğin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir....
(TMK. m. 426 b. 2). Zaten çocuk yönünden “işler yolunda gitmediğinden” bu sebeple velâyetin “yeniden düzenlenmesi” için dava açılmıştır/açılmak zorunda kalınmıştır. O halde “velâyetin yeniden düzenlenmesi” davasında; - dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı, - temsil kayyımı davaya katılmalı, - temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. Hükmün bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Velayetin düzenlenmesi istemine ilişkin olarak açılan davada Birecik Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) ve ... Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava , velayetin düzenlenmesi istemine ilişkindir....
Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. (TMK m. 337/1) Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim çocuğun menfaatine göre vasi atar veya velayeti babaya verir....
TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir....
Hukuk Dairesi'nin yerleşmiş içtihatlarında da vurgulandığı üzere, velayetin düzenlenmesi ve değiştirilmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re'sen (kendiliğinden) araştırma ilkesi geçerlidir (HMK m. 385/2). Düzenlemede, ana ve babanın istek ve tercihlerinden önce, çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan, velayet hakkına sahip olanın "davayı kabul" açıklaması bu davalarda tek başına sonuç doğurmaz....