davalı anneye bırakılmasına ilişkin kararının kesinleştiği tarih ile velayetin değiştirilmesi davasının açıldığı tarih arasında geçen yaklaşık 2 buçuk aylık süre içerisinde gerçekleşen velayetin değiştirilmesini gerektirecek bir durumun varlığı ve annenin velayet görevini kötüye kullandığı veya savsakladığının kanıtlanamadığı, velayete ilişkin kararların maddi anlamda kesin hüküm oluşturmayıp koşulların değişmesi halinde her zaman dava konusu edilebileceği anlaşılmakla, mahkemece velayetin değiştirilmesi talebinin reddine yönelik verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediğinden davacının yerinde görülmeyen istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Şahsi ilişkinin güçleşmesi de tek başına velayetin değiştirilmesi için bir sebep kabul edilemez. Yine anne yada babanın evlenmesi dahi tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir sebep olmayacağı bilinmektedir. Davacı çocuk ile baba arasındaki şahsi ilişkiyi annenin kısıtladığını ileri sürmüş ise de bu iddiasına da ispat edemediği anlaşılmaktadır. Davacının ıslah yolu ile ortak velayet istemiştir....
Davalı babanın velayet görevini yerine getiremeyeceği gerçekleşmiştir. Tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede de; velayetin değiştirilmesini gerektirecek bir husus tespit edilememiştir. Annenin diğer müşterek çocuk .... kaldığı, ekonomik ve sosyal yönden düzenli yaşam koşullarına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Velayette asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Babanın velayet görevini gereği gibi yerine getiremeyeceğinin sabit olduğuna, annenin de bu görevi yapabilecek durumda olmasına göre; çocuğun da kardeşlik duygusunu yaşamadaki yararı gözetildiğinde, velayetin annede kalmasında üstün yararı bulunmaktadır. O halde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....
Dava, velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir.(4721 sayılı TMK'nun 348 vd. m.leri) 4721 sayılı TMK'nun 348. m.sine göre, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biri ile velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi velayetin değiştirilmesi nedenleridir. Kuşkusuz velayet kendisinde bulunan anne ve babanın çocuk ile ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasızdır. Çocuğun üstün yararı, çocuğu ilgilendiren her işte göz önüne alınması zorunlu olan ve belirli bir somut olayda çocuk için en iyisinin ne olduğunu belirlemede dikkate alınan bir ölçüt bir kılavuzdur. Çocuğun üstün yararı, çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlev de üstlenmektedir (Yücel, Özge Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 1 Sayı 2, Aralık 2013, s. 117- 137)....
Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183....
Dava; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması istemlerine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı erkek vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazları yerinde değildir. 2- Davacı erkek vekili, velayeti davalı annede olan müşterek çocuğun velayetinin değiştirilerek davacı babaya verilmesini ve çocuk için daha önce hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasını istemiştir. Davacı erkeğin velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması talepleri reddedilmiş ve reddedilen velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması talepleri yönünden davalı kadın yararına iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti davalı anneye bırakılan ortak çocuk 04.08.2001 doğumlu ...’ın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece; "çocuğun velayet hususundaki talebinin dikkate alınması gerektiği, ergenlik döneminde bulunan erkek çocuğun sosyal aktivite alanlarında takip ve kontrolünün baba tarafından daha iyi yerine getirilebileceği, davalı annenin de velayet değişikliğini kabul ettiği" gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi ile birlikte çocuk yararına iştirak nafakasına hükmolunmuş, hüküm davalı anne tarafından temyiz edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir....
Baba, 29.01.2009 tarihinde açtığı dava ile, velayetin anneden alınıp kendisine verilmesini istemiş, bu dava Cumhuriyet Savcısının anneye karşı açtığı dava ile birleştirilmiştir. Çocuk 24.07.2000 doğumlu olup, idrak çağındadır. Mahkemece görüşüne başvurulmuş, kararlı bir şekilde babasının yanında kalmak istediğini söylemiştir. Kendi isteğinin yüksek çıkarına aykırı düşeceğine ve babanın velayet görevini yerine getiremeyeceğine veya yükümlülüklerini savsayacağına ilişkin ciddi sebep ve deliller bulunmamaktadır. Bu durumda velayet babaya verilmelidir. Mahkemenin buna aykırı olarak hüküm kurması doğru bulunmamıştır. Açıklanan sebeple sayın çoğunluğa katılmıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Olayda ergin çocuk, “zihinsel engellilik” sebebiyle Türk Medeni Kanununun 405'nci maddesi gereğince kısıtlanmış, aynı yasanın 419/3. maddesi uyarınca annesinin velayeti altında bırakılmasına karar verilmiştir. Dava, bu ergin çocuk üzerindeki annenin velayetinin kaldırılıp, velayetinin babaya verilmesi isteğine ilişkindir. Ergin çocukların kısıtlanıp velayet altına konulması halinde, vesayete ilişkin hükümler değil, velayet hükümleri uygulanır. Velayet sahibi olan annenin kısıtlı ergin çocuğuna bakmadığı ileri sürülerek, velayetin kendisinden alınması talep edildiğine göre, davada velayete ilişkin hükümleri (TMK. m. 335-351) uygulanacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 03.12.2012 tarihinde kesinleşen boşanma kararıyla ortak çocuk .... velayeti babaya bırakılmış, davacı anne 01.09.2014 tarihinde velayetin kendisine verilmesi için bu davayı açmıştır. Velayet düzenlemesi yapılırken: gözönünde tutulması gereken temel ilke çocuğun "üstün yararı" (...m.1)dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken: onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....