İştirak nafakası velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda bu davaların ferîsi niteliğindedir. Bilindiği üzere ferî talepler asıl talebin sonuca bağlıdır. Diğer bir ifade ile iştirak nafakası eğer bir boşanma davasında velayete tabi çocuklar var ise, boşanma kararının varlığına, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılan velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda ise velayet talebinin kabulüne bağlı olup velayet hakkı kendisine verilen ana ya da baba yararına hükmedilecektir. Dolayısıyla velayet ve iştirak nafakası talebi arasında bir öncelik ya da sonralık ilişkisi bulunmayıp aslilik ve ferîlik ilişkisi söz konusudur. Ferî talebin asıl talepten bağımsız olarak istenmesi mümkün olmadığına göre velayetin değiştirilmesine konu bir davada da değiştirme talebinin reddi halinde çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmeyecektir. Yukarıda da açıklandığı üzere, ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İştirak Nafakası-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı baba tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 08.09.2015 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar ve küçüğün velayeti davacı-davalı babaya verilmiştir. Davacı-davalı baba tarafından 27.11.2015 tarihinde velayeti altında bulunan çocuk yararına iştirak nafakası davası açılması üzerine davalı-davacı anne tarafından 30.12.2015 tarihinde birleşen velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talepli dava açılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-İştirak Nafakası Taraflar arasındaki "velayetin değiştirilmesi" ve "iştirak nafakası" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayetin kaldırılması, eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi, kamu düzeniyle ilgili olup. hakimin re'sen harekete geçtiği ve re'sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu işlerdendir....
(Muhalif) KARŞI OY YAZISI İştirak nafakası (TMK.md.182) talep edebilmek için, velayet hakkına sahip olmak gerekir. Velayet hakkına sahip olmayan eş iştirak nafakası talep edemez. Mahkemece verilen velayetin değiştirilmesi kararı ancak kararın kesinleşmesiyle geçerlilik kazanacağından, iştirak nafakasının işlemeye başlayacağı tarih velayete ilişkin kararın kesinleşme tarihi olmalıdır. Mahkeme iştirak nafakasının başlangıcını dava tarihi olarak belirlediğine göre; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi uyarınca, hükümdeki nafakanın başlangıcı ile ilgili bölümün çıkarılarak yerine "velayetin değiştirilmesine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak" sözcüklerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanması gerektiğini düşünüyorum....
Velayet düzenlemesi yapıldığında çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göne onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür(TMK 182.-327- 330md),ana-babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası,çocuğun korunmasına yönelik olup kamu düzenine ilişkindir,hakim talep olmasa dahi"açıkça nafaka istemiyorum"şeklinde bir beyanın varlığı dışında kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir.İştirak nafakası çocuk için bir hak olup velayetin değiştirilmesi davalarında istenilen nafaka talepleri de ayrı bir davanın konusunu oluşturmadığı gibi bu hususta ayrıca harç alınması da iştirak nafakası talebini müstakil bir dava haline getirmez.Kamu düzenine ilişkin olan velayetin değiştirilmesine konu davada asıl talebin ferisi niteliğindeki iştirak nafakası talebinin bağımsız bir dava olduğunu kabul etmek usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi ,iştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunu beklemek çocuk yönünden haklarına geç ulaşması...
Öyle ise kanun hükmünün uygulanmasında hata yapılması bozmayı gerektirir. 2- Davacı kadının dava dilekçesi ile velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talebinde bulunduğu, bu nafakanın velayetin eki niteliğinde olduğu anlaşılmakla mahkemece kabul edilen velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası yönünden iki ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki yukarıda gösterilen yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmez. O halde kararı düzeltilerek onanması Hukuk Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesine uygun düşer....
Davacı-davalı anne, dava dilekçesiyle velayetin değiştirilmesi yanında iştirak nafakası istemiş, eğer bu talebi kabul edilmez ise ortak çocukla olan kişisel ilişkisi günlerinin genişletilmesini talep etmiş, davalı-davacı baba da birleşen davasında anlaşmalı boşanma davasıyla kararlaştırılmadığından iştirak nafakasının hüküm altına alınmasını istemiş, mahkemece, kadının veleyetin değiştirilmesi, karşı davacı babanın da iştirak nafakası davaları kabul edilerek, ortak çocuğun velayetinin tedbiren anneye verilmesine, velayetin değiştirilmesi davası kesinleştikten sonra çocuk yararına iştirak nafakasına, ayrıca baba içinde çocuğun anneye teslim edileceği tarihe kadar iştirak nafkasına ve babaya verilen iştirak nafakasının da anlaşmalı boşanma davasında ortak çocuk adına devri kararlaştırılan konutun tahmini kira geliri kadar mahsubuna karar verilmiştir....
Davacı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı iştirak nafakası talepleri konusunda sehven karar verilmediği yönünde katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; davacı vekili tarafından dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesi talebi yanında velayetin değiştirilmesinin ferisi niteliğinde olan davaya konu çocuklar lehine ayrı ayrı 1.000'er TL iştirak nafakası talebinde bulunulmasına rağmen yerel mahkemece davacının iştirak nafakası talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin iştirak nafakaları ile ilgili istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkemece toplanan deliller, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak müşterek çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceğinin değerlendirilmesi yönünden dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesi gerektiği kanaat...
Velayet düzenlemesi yapıldığında çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür(TMK 182.md),ana-babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası,çocuğun korunmasına yönelik olup kamu düzenine ilişkindir,hakim talep olmasa dahi"açıkça nafaka istemiyorum"şeklinde bir beyanın varlığı dışında kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir.İştirak nafakası çocuk için bir hak olup velayetin değiştirilmesi davalarında istenilen nafaka talepleri de ayrı bir davanın konusunu oluşturmadığı gibi bu hususta ayrıca harç alınması da iştirak nafakası talebini müstakil bir dava haline getirmez.Kamu düzenine ilişkin olan velayetin değiştirilmesine konu davada asıl talebin ferisi niteliğindeki nafaka talebinin bağımsız bir dava olduğunu kabul etmek usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi ,iştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunu beklemek çocuk yönünden haklarına geç ulaşması sonucunu doğuracaktır.Hatta...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca velayete ilişkin düzenleme ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca boşanma kararı verilmiş, hüküm taraflarca velayet ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır....