Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre davacının istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkeme kararının katılım nafakası yönünden düzeltilerek yeniden hüküm tesisine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davacının velayet talebinin reddine, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine, iştirak nafakasının kaldırılması talebinin reddine, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Velayet ve iştirak nafakası yönüyle ret kararını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Açılan dava, velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası ile yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir....

Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına (TMK m. 175) hükmedebilmek için nafaka talep eden eşin ağır kusurlu olmaması ve boşanmakla yoksulluğa düşecek olması gerekir. Bu durumda eşit kusurlu eş, yoksulluk nafakası talep edebileceğinden kusur durumu gerekçe gösterilerek yoksulluk nafakasının reddi doğru olmamıştır. (TMK m. 175) O halde, mahkemece toplanılan delillerle, davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği değerlendirilerek; sonucu uyarınca yoksulluk nafakası istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, kusur durumu gerekçe gösterilerek isteğin reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 3-Velayet kamu düzenine ilişkin olup resen araştırma ilkesi geçerlidir. Velayetin düzenlenmesinde aslolan çocuğun üstün yararıdır. Mahkemece velayet düzenlemesi yapılırken uzman görüşüne başvurulmamıştır....

    Somut uyuşmazlıkta; boşanma sonucunda ortak çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği ve halen velayetin davacı annede bulunduğu müşterek çocuğun dava tarihi olan 05.01.2015 tarihi itibari ile davacı annenin yanında bulunduğu, Ekim 2015 de davalı babanın yanına geçtiği ve babayla kalmaya başladığı dosya içeriğiyle sabittir . İştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Velayetin kendisine bırakıldığı eş çocuğa bakmayıp karşı taraf çocuğa bakıyorsa çocuğa bakan, velayetin değiştirilmesi davası açmak zorunda olmadan doğrudan iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Velayet değiştirilmeden çocuğa bakan iştirak nafakası davası açıp iştirak nafakasına hükmolunduktan sonra çocuk velayetinde bulunduğu tarafın yanına giderse bu taraf nafakanın kaldırılmasını her zaman isteyebilir ve nafaka kaldırılır....

      Aile Mahkemesinin 2015/335 Esas sayılı dava ile boşanma ve ferilerine ilişkin davalarının olduğu, söz konusu davanın boşanma ve velayet yönünden 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği, kusur yönünden kadın lehine verilen maddi - manevi tazminat açısından, kadın lehine verilen tedbir - yoksulluk nafakası açısından çocuk lehine verilen tedbir - iştirak nafakası açısından bozma kararı verildiği ve henüz kesinleşmediği, tarafların ayrı yaşadıkları dönemde çocuğun anne ile yaşadığı, davalı kadının 24/02/2017 tarihinde Mustafa Akman ile evlendiği, bu evliliğinden 12/11/2018 doğumlu İbrahim isimli çocuğunun olduğu, davalı kadın ve müşterek çocuğun halen Konya'da yeni eşi ile birlikte ikamet ettiği, davacı erkeğin ise Aksaray ili Sultanhanı ilçesinde ikamet ettiği, tarafların ayrı yaşadıkları dönemde dava konusu çocuğun anne yanında yaşaması, mahkemece aldırılaran SİR raporlarında velayetin annede kalmasının uygun olacağının belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında velayetin değiştirilmesi...

      sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir. 2- Kural olarak; iştirak nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden çocuk için iştirak nafakası isteyemez....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi-Nafaka Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; dilekçenin reddine dair Dairemizin 05.12.2012 gün ve 4843-29332 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Velayetin değiştirilmesi ve yoksulluk nafakası isteklerine yönelik olarak açılan davanın mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; müşterek çocuğun ergin olduğu gerekçesiyle velayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yoksulluk nafakası talebinin ise kısmen...

          Katılım nafakası yönünden;tarafların asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunduğununun sosyo-ekonomik durum araştırması ve sosyal güvenlik kurumu kayıtları ile sabit olduğu, davalının asgari ücretin üstünde gelirinin bulunduğuna dair iddiaların ispatlanamadığı kanaatine varılmış; hakkaniyet ilkesi de gözetilmesi suretiyle davalının küçüklerin giderlerinin aylık ayrı ayrı 750- TL'sine katlanması gerektiğinden bahisle talebin kısmen kabulü..."gerekçesi ile; "-Davanın KABULÜ ile müşterek çocuklar SEYİDHAN ve YUSUF BARAN'ın velayetinin davalı babadan alınarak, davacı anneye verilmesine, -Müşterek çocuklar SEYİDHAN ve YUSUF BARAN ile davalı baba arasında şahsi ilişki tesisine, -Müşterek çocuklar SEYİDHAN ve YUSUF BARAN İçin ayrı ayrı aylık 750 'şer TL tedbir ve katılım nafakası takdirine, davalı babadan alınarak davacı anneye verilmesine, -Davalının ortak velayet talebinin REDDİNE, Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE," karar verilmiştir....

          Bu yön gözetilmeden yoksulluk nafakası hakkında yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, velayete ilişkin bozma gereği yerine getirilmemiştir.Bozmaya uyulmuş olması, mahkemenin bozma gereğince işlem yapmasını zorunlu kılar.Davacı-karşı davalının velayetin değiştirilmesi talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.Bozma kararında; davalı-karşı davacı kadının Fatsa İcra Müdürlüğüne verdiği 02.10.2012 tarihli beyanı ile davacı-karşı davalı ile haricen anlaştıklarını, müşterek çocuğu babasına verdiğini, müşterek çocuğun bundan sonra baba yanında kalacağını, müşterek çocuk için ödenen nafakanın kaldırılmasını talep ettiği, davalı-karşı davacının icra müdürlüğündeki bu beyanı nazara alınarak velayet hakkı kendisinde bulunan annenin fiilen velayet görevini yerini getirip getirmediği araştırılıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğuna göre bu yönde işlem yapılması zorunludur....

            Kural olarak; iştirak nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden iştirak nafakasını isteyemez. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer tarafdan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine verilen tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamalarında dikkate alınması zorunludur. Mahkemece; nafaka takdir edilirken, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumuda gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....

              UYAP Entegrasyonu