edilen nafakanın Haziran 2010 tarihinden itibaren kaldırılmasını, müşterek çocuk için 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; "...4721 sayılı TMK’nın velayetin değiştirilmesine yönelik 348. maddesinde; "Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir: 1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi. 2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması. Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır." hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda davalı annenin velayet görevinin gereklerini yerine getiremediği, yükümlülüklerini ağır biçimde savsakladığı hususunun ispat edilemediği kanaatine varılarak açılan davanın reddine... " şeklinde karar verilmiştir....
Davalı yan cevap dilekçesinde özetle"...velayet değişikliği davasının devam ettiğini,bu aşamada eldeki davanın açılamayacağını,zaten yapılan icra takibinde çocuğun fiilen baba yanında kaldığı günlerin dahil edilmediğini,icra dairesinin hesap hatası yaptığını düşündüklerini,davanın reddini"istemiştir. Mahkemece neticeten ve özetle"...dava sırasında velayet değişikliği gerçekleştiğinden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,davacı lehine ücreti vekalet ve yargılama giderleriren"karar verilmiş,karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle"...ücreti vekaletin aleyhlerine değil lehlerine olması gerektiğini,zira dav atarihinde velayetin henüz müvekkilinde olduğunu,nafakanın kaldırılması şartları gerçekleşmediğinden davanın reddedilmesi gerektiğini"istinaf sebebi yapmıştır. GEREKÇE : Dava nafakanın kaldırılması talebinden ibarettir....
Her ne kadar davacı yan .bu çocuk yönünden nafakanın işlemeye başlama tarihi olarak dava tarihinden önceki bir kısım tarihlerin esas alınması gerektiğini iddia etmiş ise de;velayetin değiştirilmesi davasında bu yönde bir hüküm bulunmadığı,davacı yanın velayet değişikliği kararı ile ilgili kanun yoluna başvuruda da bulunmadığı,her ne kadar nafaka velayetin ferisi olarak kabul edilse de davacının o davadaki yukarıda belirttiğimiz davranış şekli nedeniyle eldeki dava dosyasında nafakanın başlangıç tarihinin genel kural olan"her dava açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirilir"kuralına göre belirlenmesi gerektiği,davacının bu kısma ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır....
Buna göre, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, yaşına uyumlu ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ve TMK'nun 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında, mahkemece nafakanın artırımına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş ise de, takdir edilen nafaka az bulunmuştur. 28/11/1956 tarih ve 15E -15K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Somut olayda, dava 28.08.2020 tarihinde açılmıştır. Bu tarihte daha önce açılan nafakanın artırımı davası kesin değildir. Ancak, yargılama sırasında bu noksanlık giderilerek kararın 18.05.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 115/3. maddesi gereğince başlangıçtaki dava şartı noksanlığı hüküm anında giderilmiştir....
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, tarafların gelir durumları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadın lehine artırılan yoksulluk nafakası miktarında bir isabetsizlik görülmemiştir. İştirak nafakası yönünden yapılan değerlendirme sonucunda; Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Ancak nafaka takdir edilirken; velayet kendisine tevdi edilmeyen tarafın ekonomik imkanları yanında; çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları da dikkate alınmalı, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeği ve yüklendiği sorumluluklar da gözönünde bulundurulmalıdır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 20/03/2014 NUMARASI : 2014/37-2014/342 Taraflar arasında görülen nafakanın artırılması davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada, 200 TL iştirak nafakasının aylık 1.000 TL'ye çıkartılması ve her yıl %25 oranında arttırılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, iştirak nafakasının aylık 275 TL'ye çıkartılmasına ve nafakanın her yıl %25 oranında arttırılması talebinin ise reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/04/2021 NUMARASI : 2019/1043 ESAS 2021/459 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Buradan hareketle, velayetin değiştirilmesi sonucu çocuğun kişiliğinin ve mallarının korunması, yine çocuğun temsili konusunda Kanunun ana ve babaya yüklediği görevler ve haklar kendisine velayet verilen ana ya da babaya geçmektedir. İşte iştirak nafakası, boşanma, ayrılık veya evlenmenin butlanına karar verildikten sonra velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakımı ve eğitim giderleri için mali gücü oranında yaptığı katkıdır. Nitekim bu husus, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 182/2. maddesinde "Velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır" şeklinde ifade edilmiştir. İştirak nafakası velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda bu davaların ferîsi niteliğindedir. Bilindiği üzere ferî talepler asıl talebin sonuca bağlıdır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16/06/2021 NUMARASI : 2019/1018 ESAS - 2021/840 KARAR DAVA KONUSU : Nafakanın Artırımı KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Aydın 1....