Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE: Dava, velayetin değiştirilmesine, iştirak nafakasının kaldırılmasına ve iştirak nafakası takdiri istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, idrak çığında olan müşterek çocukların velayet tercihlerini babaları yönünde kullanmalarına ilişkin beyanları ve sosyal inceleme raporları, tanık beyanları dikkate alınarak davalı annede bulunan velayetin değiştirilmesine, iştirak nafakasının kaldırılmasına, davalı anne aleyhine iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tedbir nafakası, kişisel ilişki ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece ayrıca her hafta Cumartesi günü kişisel ilişki kurulması velayet verilen babayı eve bağımlı tutacağı gibi, velayet görevini yerine getirmesini de engeller niteliktedir. Müşterek çocuklarla davacı anne arasında yazılı şekilde kişisel ilişki kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu husus yeniden yargılama gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....

    Cumartesi günü saat 10.00 ile 11.00 arasında ayrı şehirde olması halinde her ayın 1 ve 3. hafta pazartesi günü saat 10.00 ile 12.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 10.00 ile 12.00 arasında kişisel ilişki düzenlenmesine karar verildiğini, kişisel ilişki süresinin yetersiz olduğunu, her hafta sonu yatılı kalacak şekilde, yaz tatili, sömestr ve dini bayramlarda da kişisel ilişki kurularak kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 30.05.2017 tarihli karar ile davanın kısmen kabulü ile ortak çocuk ile babanın her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 12.00 ile Pazar günü saat 16.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 10.00 ile aynı gün akşam saat 17.00 arasında kişisel ilişki tesine karar vermiş, verilen bu karar davalı anne tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Kişisel ilişkiden amaç, çocuğun fikri ve bedeni gelişiminin sağlanması yanında, annelik ve babalık duygularının da tatminini sağlamaktır. Mahkemece velayeti annede bulunan müşterek çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yetersiz olduğu gibi, ilişkinin gözetim altında yapılmasını gerektirecek bir delil ve olgu bulunmadığı halde, psikiyatrist veya psikolog refakatinde olmasına karar verilmiştir. Düzenlenen bu kişisel ilişki, babalık duygularını tatmine elverişli değildir. Velayet kendisinde bulunmayan ebeveynlerden her biri müşterek çocukla doğrudan kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir....

        Bu haliyle boşanma davası ile davacı babanın açmış olduğu kişisel ilişki davasının birleştirilmesi ve tarafların iddialarına yönelik taraf delillerinin toplanıp, deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2-Anne ve baba arasındaki boşanma davası henüz sonuçlanmadığından velayet konusunda kesinleşmiş bir karar bulunmamaktadır. Bu nedenle dede ve babaanne ile torunlar arasında kişisel ilişki kurulması istemine ilişkin dava dosyasının bu dosyadan ayrılarak ayrı bir esasa kaydedilip, boşanma davasının sonucunun beklenmesi ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

          Toplanan delillerden; davalı baba ile müşterek çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkiyi hükmün kesinleşmesi ile sınırlamayı gerektiren bir olgunun varlığı ispat edilemediği gibi kişisel ilişki kurulması çocukların fikri ve bedeni gelişmesi içinde gerekli olduğundan bu durum usul ve yasaya aykırı ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir (HMUK. md. 438/7)....

            Mahkemece; "Dinlenen yeminli tanık beyanları, alınan sosyal inceleme raporları, taraf iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; tarafların daha önce boşandıkları ve müşterek çocuğun velayetinin davalıya verildiği, davacının çocuğun kendisine gösterilmediğini, çocukla kişisel ilişki kurmasına engel olunduğunu söyleyerek velayetin tarafına verilmesini talep ettiği, dinlenen tanıkların beyanlarında davacının telefon ile çocukla görüşemediğini söyledikleri ancak davacının çocuğu mahkeme kararı gereği kişisel ilişki için yanına alma hakkının olduğu, bu hakka engel olunduğuna dair dosya kapsamında bir delil elde edilemediği, müşterek çocukların idrak çağında oldukları ve alınan sosyal inceleme raporunda davalı anne ile kalmak istediklerini söyledikleri, davalının velayet görevini ihmal ettiğine dair dosya kapsamında bir delil elde edilemediği anlaşılmakla davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe...

            in velayeti anneye verilmiş, taraflarla müşterek çocuklar arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir.Velayeti kendisine bırakılan küçüklerle ana ve baba arasında her hafta sonu çocukların birbirlerini de göremeyeceği şekilde kişisel ilişki kurulması, velayet kendisine tevdi edilen tarafı eve bağımlı hale getireceği gibi velayet görevini gereği gibi yerine getirmesini engelleyecektir.Küçüklerle ayın belli haftalarında ve birbirlerini de görebilecek şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi tarafların ayrı yerlerde olmaları halinde müşterek çocuklar ile istedikleri zaman kişisel ilişki kurabileceklerine ilişkin hükümde infazda karışıklık yaratacak nitelikte (HUMK. 388. md.) bulunmuştur....

              Toplanan delillerle, tarafların 06.11.2013 tarihinde kesinleşen ilamla Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşandıkları, 23.11.2009 doğumlu ...’nun velayetinin babaya verilmesine, anne ile ortak çocuk arasında "her ayın 2. ve 4. hafa sonları cumartesi günleri sabah saat 9:30’dan Pazar akşamı saat 18:00 ‘a kadar, dini bayramların 2. günü saat 9:30’dan 3. günü akşam 18:00'a kadar, her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 09:30’dan 31. günü akşam 18:00’a kadar “ kişisel ilişkinin kurulmasına karar verilmiştir. Velayet kendisine bırakılmayan ebeveynle çocuk arasındaki kişisel İlişki düzenlemesinde asıl olan, çocuğun fikri, ahlaki, bedeni, sağlık ve eğitsel yönden kişisel gelişiminin sağlanmasındaki üstün yararı olmakla birlikte; analık ve babalık duygularının tatmininin de göz önüne alınması gerekir. Uygun ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Tedbiren Babaya Verilmesi-Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından velayetin değiştirilmesi talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.04.2015 (Çrş.)...

                  UYAP Entegrasyonu