Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Toplanan delillerden ve özellikle davalı babanın öğrencisi olduğu iddia edilen erkek şahısla olan hayatın olağan akışına ve öğrenci öğretmen ilişkisine uygun düşmeyen iletişimi ve çocuk ile öğrencisi olan erkek şahıs ve kendisinin aynı yatakta yatması şeklindeki davranışının çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını gerektirecek ağırlıkta olmadığı anlaşılmakta ise de; Mahkemece, davacı annenin kişisel ilişkinin kaldırılması yanında kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını da talep ettiği ve babanın davranışları da dikkate alınarak çocukla baba arasında daha önce kurulan yatılı kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine uygun olmadığı, onun duygusal gelişimini olumsuz etkileyeceği anlaşıldığından yatılı kişisel ilişkinin kaldırılması suretiyle yeniden yatısız olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, davanın reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

    DAVA Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkili ile davalının 04.08.2011 tarihinde evlenmiş olup bu evliliklerinden müşterek bir çocuklarının olduğunu, tarafların daha sonra Malatya 2. Aile Mahkemesinin 2015/42 Esas 2017/905 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma ile birlikte müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilerek baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulduğunu ancak davalı babanın, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi olup dilekçe ekinde söz konusu suç hakkında Cumhuriyet Savcılığınca başlatılan soruşturma evrakının olduğunu iddia ederek çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişkinin kaldırılmasına uygun görülmediği takdirde kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde kurulmasına karar verilmesini, davalı-davacı erkeğin karşı davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

      Aile Mahkemesinin 2015/335 Esas sayılı dava ile boşanma ve ferilerine ilişkin davalarının olduğu, söz konusu davanın boşanma ve velayet yönünden 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği, kusur yönünden kadın lehine verilen maddi - manevi tazminat açısından, kadın lehine verilen tedbir - yoksulluk nafakası açısından çocuk lehine verilen tedbir - iştirak nafakası açısından bozma kararı verildiği ve henüz kesinleşmediği, tarafların ayrı yaşadıkları dönemde çocuğun anne ile yaşadığı, davalı kadının 24/02/2017 tarihinde Mustafa Akman ile evlendiği, bu evliliğinden 12/11/2018 doğumlu İbrahim isimli çocuğunun olduğu, davalı kadın ve müşterek çocuğun halen Konya'da yeni eşi ile birlikte ikamet ettiği, davacı erkeğin ise Aksaray ili Sultanhanı ilçesinde ikamet ettiği, tarafların ayrı yaşadıkları dönemde dava konusu çocuğun anne yanında yaşaması, mahkemece aldırılaran SİR raporlarında velayetin annede kalmasının uygun olacağının belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında velayetin değiştirilmesi...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması yada Kısıtlanması-Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Genişletilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı baba tarafından; velayet ve kişisel ilişki yönünden duruşma talepli olarak temyiz edilmişse de; velayet konusunun kesinleşmiş olması diğer temyiz istemlerinin ise niteliği dikkate alınarak HMK'nun 369. maddesi uyarınca duruşma isteminin reddiyle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkeme kararlarının infazda güçlük yaratmayacak nitelikte kurulması...

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişki ve Velâyetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Asıl dava, davacı-davalı anne tarafından kişisel ilişkinin kaldırılması mümkün olmaması halinde yatısız kişisel ilişki kurulması talebi ile açılmış olup, davalı-davacı baba tarafından karşı dava ile kişisel ilişki sürelerinin arttırılması ve birleşen dava ile de velayetin değiştirilmesi talep edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Kişisel ilişkiden amaç, çocuğun fikri ve bedeni gelişiminin sağlanması yanında, annelik ve babalık duygularının da tatminini sağlamaktır. Mahkemece velayeti annede bulunan müşterek çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yetersiz olduğu gibi, ilişkinin gözetim altında yapılmasını gerektirecek bir delil ve olgu bulunmadığı halde, psikiyatrist veya psikolog refakatinde olmasına karar verilmiştir. Düzenlenen bu kişisel ilişki, babalık duygularını tatmine elverişli değildir. Velayet kendisinde bulunmayan ebeveynlerden her biri müşterek çocukla doğrudan kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir....

            beslenme, barınma, yeme-içme, tedavi gibi temel bakım görevlerini yerine getirebildiği ve velayet konusundaki motivasyonunun yüksek olduğu, çocuğun doğumundan şu anki takvim yaşına kadar olan süreçte davalı annenin yaşam düzeninde olduğu, mevcut yaşam düzenine adapte olduğu, yaşam yeri değişikliğinin oryantasyon sorunlarına neden olacağı tespit edilmiş olup davalı annenin velayet görevini ihmal ya da suistimaline yönelik davranışlarının bulunduğu ispat edilemediği ve çocuğun istemi ile yüksek yararı göz önüne alındığında velayetinin davalı annede kalmasının çocuğun yararına olacağı kanaatine varılmakla subut bulmayan davanın reddine karar verilmesi, uzman raporu ve çocuğun yüksek menfaati nazara alınarak 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanununun 5/1- a maddesi uyarınca çocuğun bakımından sorumlu olan davacı baba ile davalı annenin çocukla sağlıklı iletişim kurmaları, aralarındaki ihtilaftan çocuğu korumaları, çocuğun duygu, gereksinim ve düşüncelerini ifade etmelerine olanak tanımaları...

            Bu nedenle, çocukların üstün yararlarına, değişen durum ve koşullara göre önceden verilmiş kişisel ilişki kararları değiştirilebilir, kaldırılabilir; daha evvel kişisel ilişki kurulmamış ise kişisel ilişki kurulması yönünde karar verilebilir. Ancak, kişisel ilişki kararları çocuğun üstün yararına uygun, çocuğun huzurunu tehlikeye sokmayan (TMK m. 324/2), açık, infaz sırasında kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde (HMK m. 297/2) olmalıdır. Çocukla anne ve baba arasında kişisel ilişki kurulması kararı verilirken; göz ününde tutulması gereken temel ilke çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1,3; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken; onun bedensel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet Değiştirilmesi-İştirak Nafakasının Kaldırılması-Kişisel İlişkinin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, müşterek çocuk 28.10.2006 doğumlu Mehmet'in velayetinin davalı anneden alınıp davacı babaya verilmesine karar verildiği halde, çocuk ile davalı anne arasında kişisel ilişki kurulmaması bozmayı gerektirmiştir....

              Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki velâyetin değiştirilmesi, bu mümkün olmazsa kişisel ilişkinin değiştirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince velâyetin değiştirilmesi davasının reddine, kişisel ilişkinin değiştirilmesi davasının kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

                UYAP Entegrasyonu