Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davalı baba, kişisel ilişki kurulması sırasında çocuğu süresinde teslim etmeyerek yükümlülüklerini yerine getirmekte ihmali davranışlar sergilemişse de bu davranışlarının çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını gerektirecek ağırlıkta olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması çocuğun yüksek yararına uygun olmamıştır. Mahkemece, babanın ihmali davranışları da dikkate alınarak çocukla baba arasında daha önce kurulan kişisel ilişkinin makul şekilde sınırlandırılması suretiyle yeniden kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, çocukla baba arasındaki bağın tamamen koparılması ve çocuğun babasına yabancılaşması sonucunu doğuracak şekilde kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

    Dairenin 15.03.2022 tarihli ve 2022/1723 Esas, 2022/2471 Karar sayılı bozma ilâmında; toplanan delillerden ve özellikle davalı babanın öğrencisi olduğu iddia edilen erkek şahısla olan hayatın olağan akışına ve öğrenci-öğretmen ilişkisine uygun düşmeyen iletişimi ve çocuk ile öğrencisi olan erkek şahıs ve kendisinin aynı yatakta yatması şeklindeki davranışının çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını gerektirecek ağırlıkta olmadığı anlaşılmakta ise de; mahkemece, davacı annenin kişisel ilişkinin kaldırılması yanında, kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını da talep ettiği ve babanın davranışları da dikkate alınarak çocukla baba arasında daha önce kurulan yatılı kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine uygun olmadığı, onun duygusal gelişimini olumsuz etkileyeceği anlaşıldığından yatılı kişisel ilişkinin kaldırılması suretiyle yeniden yatısız olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; Bölge...

      Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir.Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; velâyetin anneden alınmasını ve babanın çocukla olan kişisel ilişkisinin sınırlandırılmasını gerektirecek sebeplerin ispatlanmadığı, sorunların taraflar arasındaki çatışmadan kaynaklandığı çocuğun bu çatışmadan etkilendiği, kişisel ilişkinin çocuğun gelişimi ve babalık duygularının tatmini için elzem olduğu gerekçesi ile; çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi ve birleşen velâyetin değiştirilmesi davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tarafların vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri 1....

        İlk derece mahkemesince alınan sosyal inceleme raporundan sonra davacı vekili davasını ıslah ederek, velayetin değiştirilmesi aksi takdirde müşterek velayet tesisi ile çocuk ile anne ve baba arasında birer haftalık dönüşümlerle şahsi ilişki kurulması ve şahsi ilişkinin bu şekilde düzenlenmesi talebinde bulunmuş, davacı vekilince verilen ıslah dilekçesindeki talepler yönünden uzmandan rapor alınmamıştır. Kişisel ilişki düzenlenirken gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı"dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Kişisel ilişki tesis edilirken ana ve babanın eylemleri, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları, çocuğun üstün yararını etkilediği ölçüde gözönünde tutulur....

        Tarafların boşanma kararı kesinleştikten sonra ortak çocuğun dünyaya gelmesi nedeniyle çocuğun velayeti askıdadır. Anne ya da baba açısından velayetin aidiyetinin çözümlenmesi gerekir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2014/18839 esas ve 2015/3027 karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere, evlilik birliği içerisinde doğduğu kabul edilen çocuğun boşanma kararında velayetine ilişkin bir düzenleme yapılmaması durumunda öncelikli olarak velayet hususunun çözümlenmesinin gerektiği, şahsi ilişkinin velayet durumuna göre düzenlenmesinin gerektiği vurgulanmıştır....

        Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;  çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocukların bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuyetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir. Yani çocukla ilgili karar verilirken, çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır....

        Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye bırakılan ortak çocuk 2016 doğumlu Hacer Buğlem'in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....

        , annenin tüm bu tutarsız davranışlarının çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz etkilediğini belirterek, annede bulunan velayetin değiştirilerek babaya verilmesini, aksi takdirde şahsi ilişkinin yeniden düzenlenerek artırılmasını talep ve dava etmiştir....

        Çünkü çocuğun sosyal, kültürel, fiziksel ve psikolojik yönden olumlu gelişimi, ilerde toplumda zararlı davranışlarının ortaya çıkmasını da engelleyecektir (BAKTIR, Çetiner Selma, Velayet Hukuku, Ankara 2000 s.33). Anayasa Mahkemesinin bu kararları sonrasında Dairemizce de, haklı sebep bulunması ve küçüğün yüksek yararının gerektirmesi halinde velayet hakkı kendisine bırakılmış olan annenin çocuğun soyadının değiştirilmesini talep edebileceği kabul edilmektedir. Somut olayda, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden çocuğun üstün yararı açısından yukarıdaki açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın kabulü gerekirken, yanlış ve yanılgılı değerlendirmelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

          UYAP Entegrasyonu