Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2009/709 Esas, 2009/707 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, ortak çocuk Tuana'nın velayetinin annesine bırakıldığını, yeniden evlenen davalının eşiyle çocuğun geçinemediğini, annesinin üvey babasıyla tartışmalarının çocuğu olumsuz yönde etkilediğini, çocuğun annesiyle yaşamak istemediğini, babanın sosyal ve ekonomik yönden çocuğa iyi koşullar sunabileceğini, anne çocuğu babayla görüştürmediğini, bunun için para talep ettiğini ileri sürerek çocuğun velayetinin değiştirilerek babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, velayet değişikliği talebinin kabul edilmemesi halinde çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin her ayın ilk ve son hafta sonları ile dini bayramların 2. ve 3. günleri, temmuz aylarının 1. ve 31. günleri arasında yatılı olacak şekilde yeniden düzenlenmesine, karar verilmesini talep etmiştir....

Buna göre, evlilik içinde doğan ve bu nedenle ailenin soyadını alan çocuğun anne ve babası usulüne uygun olarak açacakları bir dava ile soyadlarını değiştirmedikçe, velayet yetkisine dayanarak çocuğun soyadını değiştiremezler. Ancak, çocuk reşit olduktan sonra açacağı dava ile kendi soyadını değiştirebilir. Somut olayda anne ve baba evli olduklarına, çocuk evlilik birliği içerisinde doğduğuna ve anne ile baba kendi soyadlarını değiştirmek istemediklerine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ergin olmayan ...'in soyadının değiştirilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : NUMARASI : 2020/149 ESAS DAVA KONUSU : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Selim Yusuf'un velayetinin anneye verildiğini, Amerika'da yaşayan baba ile şahsi ilişki kurulduğunu ve kurulan şahsi ilişkinin çocuğun üstün yararına olmadığını, yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Cevap ve karşı dava dilekçesi: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Velayeti anneye verilen müşterek çocuğun velayetinin değiştirilerek tarafına verilmesini, anne ile talebi gibi şahsi ilişki kurulmasını talep etmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocuğun Velayet Sahibi Annenin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne dava dilekçesi ile velayeti altındaki çocuğun babasının kayıp olduğunu alınan duyumlara göre suç işlediğini iddia ederek davalının bu olumsuz davranışları nedeniyle velayeti kendisine verilen çocuğun soyadının değiştirilmesini talep etmiştir. Dava, evlilik içinde doğan çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesine ilişkin olup, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olarak talep edilmemiş, haklı nedene dayanarak çocuğun soyadının değiştirilmesi istenilmiştir....

      Açıklanan nedenle, davacının yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde azaltılması davalarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 3-Davacının kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

        davacının tek başına karşıladığını, davalı babanın fiili birliktelik sona erdikten sonra hiçbir şekilde çocukla ilgilenmediğini, onu arayıp sormadığını, çocuğun artık okula gidiyor olması, kırtasiye masraflarının çoğalması, kişisel harcamalarının artması ve sair nedenlerden dolayı davalıdan iştirak nafakası talep etme zorunluluğu doğduğunu, tanıma beyanı nedeniyle çocuğa davalı babanın soyadının verildiğini, çocuk ile davalı arasında herhangi bir bağ kalmadığını, davalının çocuğu tanıma ihtimalinin bile zayıf olduğunu, dolayısıyla çocuğun soyadının "Demirkıran" olmasının maddi ve hukuki bir anlamının olmadığını ileri sürerek, adli yardım talebinin kabulüne, dava tarihinden itibaren başlamak üzere her ay 800,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, her yıl ÜFE oranında güncellenmesine, çocuğun Demirkıran olan soyadının değiştirilerek çocuğa velayet hakkının bir sonucu olarak davacının Sincar olan soyadının verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı...

        Mahkemece; "Asıl dava; Kişisel İlişkinin Kaldırılması, Karşı dava; Velayetin Değiştirilmesi istemine ilişkindir. Davacı-karşı davalı, babalarının müşterek çocuklarına fiziksel şiddet uyguladığını, istismarda bulunduğunu belirterek müşterek çocuklarla baba arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı-karşı davacı ise dilekçesinde belirttiği gerekçelerle müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkı kendisinde olmayan eşin, boşanma ile velayet hakkı kendisine bırakılan eş veya çocukta meydan gelen birtakım değişikliklerin gerektirmesi üzerine açtığı bir dava olup bu davalarda çocuğun yüksek yararı gözetilerek ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektedir....

        Kuşkusuz velayet kendisinde bulunan anne ve babanın çocuk ile ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasızdır. Çocuğun üstün yararı, çocuğu ilgilendiren her işte göz önüne alınması zorunlu olan ve belirli bir somut olayda çocuk için en iyisinin ne olduğunu belirlemede dikkate alınan bir ölçüt bir kılavuzdur. Çocuğun üstün yararı, çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlev de üstlenmektedir (Yücel, Özge Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 1 Sayı 2, Aralık 2013, s. 117- 137). Esasında çocuğun üstün yararına gereken önemin verilmesi, yalnızca çocuğun ya da ana babanın değil, toplumunda menfaatinedir. Çünkü çocuğun sosyal, kültürel, fiziksel ve psikolojik yönden olumlu gelişimi ilerde toplumda zararlı davranışlarının ortaya çıkmasını da engelleyecektir. (BAKTIR, Çetiner Selma, Velayet Hukuku, Ankara 2000 s.33)....

        Bu düzenlemelere göre çocuk soyadını; evlilik içinde doğmuş ise; ailenin, başka bir ifade ile babanın: evlilik dışında doğmuş, babayla bir soybağı kurulmamış ise anasının: soybağı ana ve babanın sonradan evlenmesiyle veya tanıma (TMK. m.295) yahut da mahkeme kararıyla (TMK. m. 301) kurulmuş ise babasının soyadını almaktadır. Bu düzenlemelerden çıkan sonuç şudur; çocuğun soyadı, ana ve babasıyla soybağı ilişkisini göstermektedir. O halde, ergin olmayan çocuğun, doğumla veya kan bağına dayanan soybağının yahut da yapay soybağının (evlat edinme) kurulmasıyla kazandığı soyadının; velayet hakkına sahip olan ebeveyn yahut çocuk vesayet altında ise vasisinin talebiyle değiştirilip değiştirilemeyeceği sorunu, Türk Medeni Kanunu'nun 321'nci maddesi hükmü ve soybağının hükümleri esas alınarak çözülecektir....

        Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı"dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşı, ana ve babalık duygusunun tatmini, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirilerek; çocukların kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen davada alınan uzman raporları birlikte değerlendirildiğinde taraflar ve çocuklarla birlikte görüşülerek çocukların menfaati araştırılacak şekilde ayrıntılı, açıklayıcı uzman raporu dosyada alınmamıştır....

        UYAP Entegrasyonu