"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması-İştirak Nafakasının Artırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından, iştirak nafakasının artırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) ekonomik durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
müşterek çocuğu İlkadım 19/12/2016 Doğumlu Mahir Asaf için dava tarihinden itibaren aylık 350,00 TL iştirak nafakası tayinine, nafakanın davalıdan alınarak çocuğun fiilen yanında yaşadığı davacı anneye verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE," karar verilmiştir....
müşterek çocuğu İlkadım 19/12/2016 Doğumlu Mahir Asaf için dava tarihinden itibaren aylık 350,00 TL iştirak nafakası tayinine, nafakanın davalıdan alınarak çocuğun fiilen yanında yaşadığı davacı anneye verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE," karar verilmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir....
Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir....
Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Somut olayda, dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuğun 2010 doğumlu olduğu, davacı kadının sağlık memuru olarak davalı erkeğin ise öğretmen olarak çalıştığı, devlet memuru oldukları inceleme tarihi itibariyle her iki tarafın 4300 TL aylık kazançlarının olduğu anlaşılmaktadır. İştirak nafakası boşanma davası sırasında nafaka talep edilmese, mahkemece nafaka takdir edilmese dahi çocuk için ihtiyaç oluştuğu anda hiçbir zaman sınırlaması olmadan her zaman istenebilir....
ün özel okul ücretleri dahil bütün eğitim masrafları ile sağlık giderlerini ve bakım ve iaşesi ile ilgili giderlerini karşıladığı için davacı eş ... şimdilik bu çocuğu için iştirak nafakası talep etmemekte, ancak, iştirak nafakasını talep etme hakkını saklı tutmaktadır" şeklindeki kararlaştırma infazda karışıklık yaratacak niteliktedir. Kaldı ki, boşanma davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir. Çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır....
Eldeki bu davada velayet kendisinde bulunan anne tarafından açılan müşterek çocuk için istenilen iştirak nafakasına ilişkindir. TMK'nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Bu husus kamu düzeninden olup tarafların tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Bu nedenle boşanma davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine, aksi yönde karar verilmesi halinde nafakanın süreli olarak hükmedilmesine, velayet konusunda müşterek çocuğun menfaatinin göz önüne alınarak karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; davacının davasının kabulü ile tarafların TMK'nın 166/2. Maddesi gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilerek, baba ile şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuk lehine aylık 250,00 TL iştirak nafakasına, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; kusur durumu, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili; iştirak nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Her ne kadar davacı baba tarafından yerel mahkeme kararına karşı iştirak nafakası davasının kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, hükmedilen nafaka miktarının fahiş olduğu, davalı anne vekili ise; hükmedilen iştirak nafakası miktarının hakkaniyete aykırı olacak şekilde düşük olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, velayeti değiştirilerek anneye verilen müşterek çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, hükmedilen iştirak nafakası miktarının yerinde ve yeterli olduğu anlaşılmakla, tarafların nafaka kararı ve miktarına yönelik yapmış oldukları istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....