Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı aleyhine açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ya da tazminat istekli davanın reddedildiği ve kararın 25.03.2014 tarihinde kesinleştiği, daha sonra davacı taraf, taşınmazın yolsuz tescilini sağlayan 26.08.2008 tarihli vekaletnamenin karar tarihinden sonra ele geçirildiğini, anılan davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olmayıp, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve yolsuz tescil hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğunu, saik değerlendirmesinde hataya düşüldüğünü belirterek adli yardım istekli yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin süreye rağmen nispi başvuru harcı yatırılmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Davalılar, görev ve yetki itirazında bulunarak murisin borçlarına karşılık işlemlerin gerçekleştirildiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda değinilen ilkeleri kapsar ve karşılar nitelikte olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, öncelikle vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı istek bakımından yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, bu isteğin kanıtlanamaması halinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı istek bakımından yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/10/2020 NUMARASI : 2019/7 ESAS, 2020/522 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (3.kişiye Karşı Açılan Ehliyetsizlik ve Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması Hukuksal Nedenine Dayalı) KARAR : KONYA 4....
Somut olayda; her ne kadar mahkemece dava hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirilmek suretiyle 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 39. maddesinde düzenlenen (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 31. maddesi) hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de gerek dava dilekçesi gerekse aşamalarda verilen dilekçelerdeki iddiaların içeriği ve ileri sürülüş biçiminden; hile hukuksal nedenine değil, vekaletin hile ile alındığı iddiasına dayanıldığı açıktır. Bilindiği üzere vekaletin hile ile alındığı iddiası, vekalet görevinin kötüye kulanıldığı iddiasını da içermektedir. Ne varki, mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanılması hususunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir......
Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir. Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde; davacının vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak kendi payına hasren tek başına dava açamayacağı tartışmasızdır. Esasen, mülkiyet çekişmesini içeren ve değinilen nitelikli davada pay oranıyla açılan davanın dinlenilmesine olanak yoktur. Öte yandan, TMK'nin 702/4. maddesi hükmü ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararlara karşı koruyucu ve def’etmeye (TMK'nin 683/2.maddesinden kaynaklanan) ilişkin bir hüküm olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır....
da yıllarca çalışarak biriktirdiği paraları ve çektiği krediyi kendisi adına ev ve arsa alması ... ...’de yaşayan mirasbırakan eşi ...’a peyder pey gönderdiğini, bu hususta mirasbırakanı sözlü olarak vekil tayin ettiğini, ancak dava konusu 12139 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan adına satın alındığını ve daha sonra taşınmazın mirasbırakan tarafından oğlu olan davalı ...’ye satış suretiyle temlik edildiğini, mirasbırakan ve davalının işbirliği içerisinde hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandıklarını, ayrıca temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek öncelikle vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde muris muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, bu da mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiş, aşamada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davadan feragat ettiğini bildirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, vekaletin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 1.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 28.2.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Asıl ve birleştirilen dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan ...’nin maliki olduğu 543 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını aslında dava dışı kızı ...ye hibe etiğini ancak bunu gizlemek amacıyla davalı damadı ...’ya verdiği vekaletname ile taşınmazın diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, işlemin muvazaalı olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, ıslahla olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir....
Davacı vekili dava dilekçesinde, yaşlı ve kanser dahil bir çok hastalık geçirmesinden ve kronik rahatsızlıklarından faydalanılıp ortakları T3 adına vekaletname çıkartılmasını sağladıklarını ve bu vekalet ile satış yapıldığını beyan etmiş olup, iddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle özellikle vekaletin tehdit (korkutma-ikrah) ve baskı sonucu alındığı iddiası aynı zamanda ve bunun sonucu olarak vekaletin kötüye kullanılması iddiasını da içerdiğinden mahkemece davanın vekaletin kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesinde usule aykırılık görülmemiştir....
Davacı vekili dava dilekçesinde, yaşlı ve kanser dahil bir çok hastalık geçirmesinden ve kronik rahatsızlıklarından faydalanılıp ortakları T6 adına vekaletname çıkartılmasını sağladıklarını ve bu vekalet ile satış yapıldığını beyan etmiş olup, iddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle özellikle vekaletin tehdit (korkutma-ikrah) ve baskı sonucu alındığı iddiası aynı zamanda ve bunun sonucu olarak vekaletin kötüye kullanılması iddiasını da içerdiğinden mahkemece davanın vekaletin kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesinde usule aykırılık görülmemiştir....