Somut olayda; Asliye Hukuk Mahkemesince her ne kadar dava vasiyetnamenin açılması olarak değerlendirilmişse de vasiyetnamenin yerine getirilmesi istemi ile dava açıldığından davanın vasiyetnamenin tenfizine ilişkin olduğu anlaşılmakla, görevli mahkeme davanın ilk açıldığı asliye hukuk mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.'nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 20.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Vasiyetnamenin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davanın konusunu oluşturan vasiyetnamenin şekil, ehliyet ve irade sakatlığı sebebiyle iptaline karar verilmesi istenilmiş olup yerel mahkeme tarafından vasiyetnamenin iptaline ilişkin verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine “vasiyetnamedeki tarih çelişkisinden söz edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davanın diğer iptal sebeplerine hasren incelenmesi “ gerekçesiyle verilen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulmuş olmakla mahkemece yapılacak iş; vasiyetnamenin ehliyet ve irade sakatlığı sebebiyle iptaline yönelik olarak gösterilen tanıkların dinlenmesi, dava konusu vasiyetnamenin müstenidatında yer alan Adalar İlçesi ......
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/985 esas sayılı vasiyetnamenin açılması dosyasının istenildiği, yerel mahkeme tarafından da bu geri çevirme kararı içeriğine göre Adana Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/985 esas sayılı takip dosyasının gönderildiği, ancak bu dosyanın eldeki dava dosyası ile ilgisinin bulunmadığı, taraflarının ve içeriği vasiyetnamenin farklı olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, iş bu dosyanın tarafları arasında görülen ve muris Halil İbrahim Çetin'e ait Alaşehir Noterliği'nce düzenlenen 03/12/2007 tarihli vasiyetnamesine ilişkin olan "vasiyetnamenin açılma dosyasının" (vasiyetnamenin onaylı suretinin de içerir şekilde) ilgili Sulh Hukuk Mahkemesi'nden celp edilerek, dosya içerisine konulması ve ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Noter yetkisine sahip yazı işleri müdürlerinin resmi vasiyetname düzenleyebilecekleri uygulamada ve doktrinde kabul edilmektedir.Resmi vasiyetnamenin; işlemde birlik prensibi uyarınca, vasiyetçinin vasiyetnameyi okumasından sonra, aşamalarında araya fasıla girmeksizin tamamlanması gerekir. Resmi memurun yaptığı işlemler tevsik işlemi olduğu için baştan itibaren aynı memur tarafından yapılması ve son imza işleminin de tahriri alan, okuyan ve vasiyetçi ile tanık sözlerini dinleyen, yazdıran memur tarafından yapılması zorunludur. Bu yön işlemlerde birlik prensibinin zaruri bir sonucudur.Bu prensibe uyulmamasının vasiyetnamenin iptali sebebi oluşturduğu Yargıtay’ın yerleşmiş uygulaması ile kabul edilmektedir.Somut olayımızda, vasiyetnamenin son sayfasının ... 15.Noter vekili ...’ın imzalamış olması karşısında ilk sayfanın da bu kişi tarafından düzenlenip düzenlenmediğinin tespiti önem taşımaktadır.İptal davasına konu olan vasiyetnamenin düzenlendiği ... 15.Noteri ...'...
Vasiyetnamenin yerine getirilebilmesi için herşeyden önce vasiyetnamenin açıldığının ve iptali için yasada öngörülen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir. Davaya konu vasiyetname .... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.01.2014 günlü ve 2013/1271 E. 2014/67 K. sayılı kararı ile açılarak okunmuş, karar 10.02.2014 tarihinde kesinleşmiştir. .... 2. Sulh Hukuk Mahkemesince kesinleşme şerhi 10.09.2015 tarihinde dosyaya işlenmiş, eldeki dava ise 15.12.2014 tarihinde açılmıştır. Buna göre, vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkin kararın eldeki dava öncesinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; davalılardan ...n ve ...n vasiyetnamenin açılması davasında vasiyetnameyi kabul etmediklerini ve süresi içinde yargı yoluna başvuracaklarını bildirmişler, temyize konu eldeki davada da, davalılar tenfizi talep olunan vasiyetnameyi kabul etmediklerini bildirmişlerdir....
tarafından düzenlenen 16.07.2008 tarihli vasiyetnamenin irade fesadı ve şekil eksikliği nedenleri ile geçersiz olduğu ileri sürülerek iptali, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesi istenilmiştir.Mahkemece; “… mirasbırakanın vasiyetnamede bizzat hazır bulunan tanıklara vasiyetnamenin kendisine noter tarafından okunduğunu ve vasiyetnamenin son isteklerini havi olduğunu imzalı beyanı ile açıklamadığı, vasiyetnamede noterin vasiyetnameyi okuduğunu ve vasiyetçinin kendisine vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu söylediğini ifade ettiği, bu konuda tıpkı tanıkların beyanını aldığı gibi vasiyetçinin de ayrıca beyanını alıp vasiyetnameyi hem kendisinin imzalaması hem de vasiyetçinin parmak izini alması gerektiği, … bu açıdan resmi vasiyetnamenin şekil kurallarını taşımadığı…” gerekçesiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde...
Sulh Hukuk Hakimi her ne kadar vasiyetnamenin açılmasına karar vermiş ise de dosyada murise ait veraset belgesi bulunmadığı gibi tüm mirasçılara TMK 595, 596 ve 597.madde hükümleri gereğince tebligat yapılmadığı da anlaşılmaktadır. Diğer taraftan gerek vasiyetnamenin açılması davasında ve gerekse de bu vasiyetnamenin tenfizi davasında tüm mirasçılar davaya dahil edilmemiş ve taraf teşkili sağlanmamıştır.O halde mahkemece, vasiyetnamenin açılması usulünce sağlandıktan sonra bu davaya devam edilmek üzere o davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, “vasiyetname usulünce açılmadan bu davaya devam edilerek davanın sonuçlandırılmış olması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozularak mahkemesine iade edilmiş, mahkemece bozma gereği yerine getirilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, vasiyetnamenin yerine getirilmesi talebine ilişkindir....
, vasiyetname el yazısı ile yapılmış bir vasiyetname olduğunu, tercüme evrakında vasiyetnamenin sonuç kısmının okunmadığı belirtildiğini, bu durumda vasiyetnamenin aslının dosyaya sunulması ve şekil şartlarının oluşup oluşmadığı hususunun da incelenip araştırılması gerektiğini bildirmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/590 esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali davası açtıkları ve davanın derdest olduğu, mahkemece bunun vasiyetnamenin tenfizi için gerekli bir dava şartı olduğu değerlendirilerek davanın usulden reddine karar verildiği, davacı vekilince vasiyetnamenin iptali davasının bekletici mesele yapılması gerektiği ileri sürülerek kararın istinaf edildiği anlaşılmaktadır. TMK'nın 595. maddesi uyarınca, mirasbırakanın ölümünden sonra vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunlu olup, vasiyetname teslimden başlayarak bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar....
TMK'nın 596.maddesinde vasiyetnamenin mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi tarafından açılıp, ilgililere okunacağı, 597.maddesinde de, mirasta hak sahibi olanların herbirine gideri terekeye ait olmak üzere vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneğinin tebliğ edileceği hükme bağlanmıştır. Sulh hakiminin görevi, vasiyetnameyi belirlenen günde açarak, açılıp okunduğunu tutanağa geçirilmesini ve tutanağın altının hazır bulunanlar tarafından imzalanmasını sağlamak ve böylece açılma ve okunma işleminin tespitine karar vermek ve kararla birlikte açılan vasiyetnamenin örneğini ilgililere tebliğ etmek, mirasçılara istekleri halinde bir mirasçılık belgesi vermek ve terekeye dahil malları yasal mirasçılara geçici olarak teslim etmek yahut resmi yönetimi emretmekten ibarettir. Bu bağlamda, vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılmalıdır....