Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

'ın okur yazar olmadığı, yanlarında gelen tanıkların huzurunda hazırladığı vasiyetnamenin miras bırakana okunduğunun belirtildiği, tanıkların da, vasiyetnamenin noter tarafından yazıldıktan sonra vasiyette bulunan ... ...'a okunduğu, kendisinin bu işlemi yapmaya ehil olduğu, noter tarafından düzenlenen vasiyetnamenin kendisinin gerçek isteğine uygun olduğunu bildirdikleri anlaşılmaktadır. Tanıkların vasiyetnamedeki beyanları aynen şu şekildedir: "Vasiyetname NOTER NACİ KADIYORAN tarafından hazırlandıktan sonra ... ... isimli kişiye önümüzde okunduğunu, adı geçenin vasiyetnamenin gerçek isteklerine uygun olduğunu beyan ettiğini ve kendisini bu işlemi yapmaya (tasarrufa ehil) gördüğümüzü bildiririz..." Vasiyetname hazırlandığı sırada tanıklar orada bulunduklarını, vasiyetnamenin noter tarafından hazırlandığını açıkça beyan ettiklerine göre, artık, hangi "miras bırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığına ilişkin beyanları" aranmaktadır?...

    vasiyetnamenin yapıldığı 03/12/2013 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun rapor edildiği, ayrıca vasiyetnamenin iptali davası açılma şartlarının TMK'nın 557.maddesinde sayıldığı, açılıp okunan vasiyetnamenin anılan kanun maddesinde sayılan iptal sebepleri kapsamında olmadığı, usulüne uygun tanzim edildiği ve hukuken geçerli olduğu böylece vasiyetnamenin iptalini gerektirir bir neden bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK’nun 559....

      Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa, vasiyetnamenin iptali için dava açılabilir. Somut olayda; davacı vasiyetnamenin şekil şartlarına haiz olmadığını, murisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığı bir zamanda, korkutma ve zorlama sonucunda vasiyetnameyi düzenlediğini ileri sürerek vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir. Yerel mahkemece; murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte akli melekelerinde azalma bulunmadığı, vasiyetnamenin murisin gerçek iradesini yansıttığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olup olmadığı hususu ise incelenmemiştir. O halde mahkemece; davacının dava dilekçesindeki iddia ve talepleri dikkate alınıp, tüm iddialar üzerinde durularak yapılacak yargılama ile varılacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....

        Vasiyetnamenin açılması; vasiyetname ile ilgili işlemlerden biri olup; vasiyetnamede bulunan tasarrufların içeriğinin anlaşılabilmesi ancak vasiyetnamenin açılması ile mümkündür. TMK'nın 596.maddesinde vasiyetnamenin mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi tarafından açılıp, ilgililere okunacağı, 597.maddesinde de, mirasta hak sahibi olanların herbirine gideri terekeye ait olmak üzere vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneğinin tebliğ edileceği hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesine teslimi zorunludur. Vasiyetname geçersiz bile olsa Sulh Hukuk Mahkemesine teslim edilmelidir. Vasiyetnameyi teslim alan sulh hukuk hakimi; teslim edilen vasiyetnameyi derhal incelemek; gerekli koruma tedbirlerini derhal almakla yükümlüdür....

          Somut olayda, Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/1059 Esas, 2014/292 Karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiği ve kararın 22/10/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin, iş bu davanın açıldığı tarihte (27.02.2015) vasiyetnamenin okunma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; vasiyetnamenin iptali için bir yıllık hak düşürücü sürenin vasiyetnamenin okunma kararının kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacağı gözönünde bulundurularak, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

            Mahkemece, murisin ölüm tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi 485. maddesi gereğince el yazısı ile vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için vasiyetnamenin bütününün baştan aşağı kadar tanzim edildiği mahal, sene, ay ve gün dahi dahil olduğu halde bizzat kendi el yazısı ile yazılmış ve imza edilmiş olması gerektiği, bu hususların geçerlilik şartı olduğu, ibraz edilen dava konusu vasiyetnamede düzenleme tarihinin bulunmadığı, bu yönüyle vasiyetnamenin geçerlilik şartlarını taşımadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne ve miras bırakan ... tarafından düzenlenen 20/02/1984 tarihli el yazılı vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş; hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava; vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkisine ilişkindir.    ...

              Türk Medeni Kanunu'nun 596. maddesinde; vasiyetnamenin, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın, tesliminden başlayarak bir ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi tarafından açılacağı, açılırken bilinen mirasçılar ve diğer ilgililerin, açılma sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılarak huzurlarında okunacağı düzenlenmiş; müteakip 597. maddesinde de, mirasta hak sahibi olanların herbirine gideri terekeye ait olmak üzere, vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneğinin tebliğ edileceği, nerede olduğu bilinmeyenlere vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının ilan yolu ile tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır. Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tesbit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmayı temine yönelik bir işlemdir....

                Ayrıca vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dava, davacı tarafından temyiz edilmekle 2009 yılı içinde kesinleşmiş olup, işbu dava ise 2008 yılında açılmakla, vasiyetnamenin iptali istemi yönünden süresinde dava bulunduğu halde yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle de olsa davanın reddi doğru görülmemiştir. Kaldı ki, vasiyetnamenin tenfizine ilişkin açılıp sonuçlanmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılmamış, dolayısı ile salt vasiyetnamenin varlığı ve açılmasına dair kararla kök murise ait taşınmazların tapuda davalı adına intikalinin mümkün olamayacağı hususu değerlendirilmemiştir. Eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....

                  Davalılar tarafından davacılar aleyhine, vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesi ile dava açıldığı, mahkemece iptal ve tenkis taleplerinin reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından onandığı, böylelikle de vasiyetnamenin geçerlilik kazandığı sabit olmuştur.Öyle ise, mahkemece; ortada geçerli bir vasiyetnamenin bulunduğu ve bu vasiyetname ile, davacıların murislerinin mirasçı olarak nasp ve tayin edildiği kabul edilerek, vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    , yasak halleri olduğunu ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmaz ise saklı payı olduğundan vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini talep etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu