, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yaparsa, kuşkuya yer bırakmayacak surette önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça, sonraki vasiyetname onun yerini alır." emredici hükmünün haiz olduğunu, vasiyetnamelerin incelenmesinde görüldüğü üzere, ilk vasiyetname bir oğlunun, ikinci vasiyetname de diğer oğlunun baskısıyla verildiğini, ikinci vasiyetname ilk vasiyetnameden farklı tasarruflar içerdiğini, kanunun emredici hükmü ikinci vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için ilk vasiyetnameyi tamamlaması gerektiğini ve bu tamamlamanın "kuşkuya yer bırakmayacak" şekilde olması gerektiğini, dolayısıyla 16.08.2013 tarihli vasiyetname düzenlendiği tarihte 13.03.2013 tarihli vasiyetnamenin yerini almış olup; 13.03.2013 tarihli vasiyetnamenin bu sebeple dahi iptali gerektiğini, dava dilekçesinde ve sonraki beyanlarında, okuma yazma bilen birinin de tanıklar huzurunda vasiyetname düzenleyebilmesi değil; murisin tanıklar huzurunda düzenlediği vasiyetnamede okur yazar olmasına rağmen...
Bu tesbitler neticesinde eğer vasiyetname açılmamış ise tenfiz istenemeyeceğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmeli, şayet vasiyetname açılıp bunun üzerine iptal davası açılmış ise, bu dava bekletici mesele yapılmalı, şayet vasiyetname açılmış, tüm mirasçılara tebliğ edilmiş ve iptal davası açılmamış ise vasiyetname kesinleşeceğinden tenfize karar verilmelidir.Somut olayda; mahkemece temyize konu reddedilen kısım yönünden dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı, iptal davasına konu edilip edilmediği, vasiyetnamenin kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....
nin 1.4.2000 tarihinde vefat ettiği belirtilerek, davacının eşine ait olduğu ... sürülen el yazılı vasiyetnamenin içerik ve şekil şartları itibariyle yasal şartları taşımadığı, vasiyetçinin hukuki ehliyetinin olmadığı; ayrıca, vasiyetname ile davacının mahfuz hissesine tecavüz edildiği, böylece mirastan mal kaçırmak amaçlandığı iddia edilerek; vasiyetnamenin iptali talep edilmiştir. Mahkemece; talep, vasiyetçinin vasiyetname tarihinde hukuki ehliyetinin olmadığı iddiasıyla vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. Adli Tıp Kurumu raporuna göre vasiyetçinin vasiyetname tarihinde hukuki ehliyetinin bulunduğu anlaşıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, vasiyetnamenin iptaline yönelik temyiz itirazlarının reddine....
Bu husus geçerlilik şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir.Dava konusu vasiyetnamenin aslı sunulmadığı gibi, vasiyetname içeriği daktilo ile yazılmış, altı miras bırakanın imzası ile imzalanmış, vasiyetname açılmak üzere Sulh Hukuk Hakimliğine sunulmamıştır.Mahkemece, yasal düzenlemeler nazara alınmadan fotokopi belge ile hüküm kurulması ve bir kısım taşınmazlar yönünden tapu iptali ile davacı adına tescil kararı verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
nın ....Noterliği'nde düzenlediği vasiyetname ile ...sayılı parselde kain taşınmaz üzerindeki binanın, dükkan vasfındaki 1 no'lu bağımsız bölümünü müvekkillerinin oğlu S.. T..'ya bıraktığını, vasiyetnamenin...12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/721 Esas, 2009/1541 Karar sayılı ilamı ile açılıp okunduğunu ileri sürerek anılan vasiyetname doğrultusunda taşınmazın S.. T.. adına tapuya tescil edilebilmesi için mirasçılık belgesi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, murisin anılan vasiyetname ile belirli bir mal bırakmayı vasiyet ettiği, ancak belirli mal bırakmada mirasçılık belgesi verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Noterliği'nde düzenlenmiş .... yevmiye nolu vasiyetname ve ... 2. Noterliği ... yevmiye nolu ek vasiyetname ile yasal mirasçısı olan eşi ... kızı ...ve torunları ... ve.....'u mirasçı atamıştır. Saklı paylı mirasçılar ve bunların saklı payları Türk Medeni Kanunu'nun 506. maddesinde hükme bağlanmıştır. Davacılar, hem yasal mirasçı hem de atanmış mirasçıdır. Hem yasal mirasçı hem de atanmış mirasçı olan kişilerin açtığı davada, iki sıfatına göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken vasiyet alacaklısı olduğuna dair belge verilmesi ile yetinilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, vasiyetnamede şekil yönünden eksikliğin bulunmadığı, murisin ehliyetli olduğu, cebir tehdit altında vasiyetname düzenlendiğinin ispatlanamadığı gerekçeleriyle iptal talebinin reddine; saklı paya tecavüz olduğu tespiti ile davalı C.. Ü.. tercihi ile tasarruf edilebilir miktarın davacılar tarafından veraset ilamındaki payları oranında davalıya ödenmesine, vasiyetnameye konu traktör ve taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davacı taraf; murisin vasiyetname düzenlerken fiil ehliyetinin bulunmadığını, vasiyetname tarihinden yaklaşık 1 yıl önce kafasına kavak ağacı devrildiğini, vasiyetname düzenlenirken alınan pratisyen doktor raporunun fiil ehliyetinin bulunduğunu tespit etmeye yeterli olmadığını iddia etmiştir....
Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; ortak murisin 10.04.2002 tarihinde yaptığı vasiyetname ile, davacı ve davalılara muayyen mal vasiyetinde bulunduğunu; murisin, vasiyetname tarihinde ileri aşamaya yaklaşmış alzeimer hastası olduğunu, yakın geçmişi hatırlamakta zorlandığını, sıkça demans konumunda bulunduğunu, bunun tüm yakınlarınca bilindiğini; bundan önce de 1996 ve 1998 tarihlerinde 2 vasiyetname daha düzenlediğini; murisin, bir kısım davalılarca yanıltıldığını ve vasiyetname düzenlemeye zorlandığını iddia ederek; Üsküdar 8....
Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi tarafından açılır ve ilgililere tebliğ olunur. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır (TMK. 596/1-2). Somut olayda, mütevaffanın bilinen tüm mirasçılarına vasiyetname ekli duruşma gününü bildirir tebligatın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 596/2.maddesi uyarınca bilinen tüm mirasçılar ve diğer ilgililer usulüne uygun çağrılmadan, vasiyetnamenin açılıp okunması doğru değildir. Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, müteveffanın bilinen tüm mirasçılarına vasiyetname ekli duruşma gününü bildirir tebligatların yapılması suretiyle inceleme ve değerlendirme yapılarak hüküm tesisi yoluna gitmek olmalıdır....
Bu durumda vasiyetnamenin açıldığının tespitine karar verilmiş ise de vasiyetnamenin mirasçılar huzurunda usulüne uygun bir şekilde açılmadığı, vasiyetnamenin açıldığının tespitine yönelik kararın yok hükmünde olduğu anlaşıldığından, bu vasiyetnamenin açılması kararına dayanılarak vasiyetname uyarınca atanmış mirasçılık belgesi verilemeyeceği mahkememizce kabul edilmiş ve davacının davasının reddi gerekmiştir. Öte yandan ...'nın vasiyetname uyarınca atanmış mirasçı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda vasiyetname ile kendisine verilen mal varlığına kavuşabilmesi için, öncelikle Üsküdar (Kapatılan) 4....