DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dilekçesiyle de sabit olduğu üzere; davacının hem icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği hemde hesap özetini ihtiva eden ihtarnamenin usulsüz tebliğ edildiği, dolayısıyla müvekkilinin temerrüte düşmediği ve hakkında ilamlı icra takibi yapılamayacağı yönünde iki şikayeti olup bunlardan icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki şikayeti mahkemece süre yönünden ret edilmiş ve bu ret kararı istinafça da tasdik edilmiştir. Mahkemenin yargılama konusu yaptığı husus süreye tabi olmayan diğer şikayet olup, mahkeme davacının bu yöndeki şikayetini kabul etmiştir. İcra dosyası ve eklerinden de anlaşılacağı üzere davacı Levent, ipotek veren olduğu gibi aynı zaman da verilen kredi nedeniyle asıl borçluya da kefil olmuştur. Kredi sözleşmesi incelendiğinde, davacının adresinin Bayar Cad. Sözer Apt. 54/17 Kozyatağı olduğu, takip talebinde adresin Kozyatağı Mah. Bayar Cad....
ya ölümünden önce 29.01.2013 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği ve adı geçenin usulsüz tebligat şikayeti ya da borca itirazda bulunmadığı, ancak borçlu mirasçılarının borçlu murise yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, senet üzerindeki parmak izlerinin murise ait olmadığını, kime ait olduğunun anlaşılamadığını, murisin okuma yazma bilmediğini, borçlandırıcı işlemin noter kanalıyla yapılmaması nedeniyle geçerli olmadığını ileri sürerek takibin iptalini istedikleri anlaşılmaktadır. İcra takibi sırasında borçlunun ölmesinden ve mirasçılarının belirlenmesinden sonra alacaklı vekilinin, mirasçılara muhtıra tebliğ edilmesini istediği ve icra dairesince bu istemin kabul edildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 53. maddesi gereğince borçlunun ölümü halinde alacaklının takip edebileceği iki yol olup, bu yolların her ikisi de yeni bir takip olmayıp eski takibin devamı niteliğindedir....
Hakkında meskeniyet iddiasında bulunulan bu taşınmaz haczine ilişkin olarak 27.05.2014 günü düzenlenen 22 örnek davet kağıdının ise 28.05.2014 tarihinde vekili yerine borçlu asilin bizatihi kendisine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Borçlu vekilinin, tebligatın kendisine yapılması gerektiği halde müvekkiline yapılması sebebi ile haciz bildirimine ilişkin 28.05.2014 tarihli tebligatın usulsüz olduğunu beyanla 02.06.2014 tarihinde şikayette bulunduğu, Bandırma İcra Hukuk Mahkemesi'nin 04.06.2014 tarih ve 2014/217 E. 2014/200 K. sayılı kararı ile; “103 davetiyesinin vekil ile birlikte asile de tebliğ edilmesi nedeni ile tebliğ işleminin iptalinin gerekmediği” belirtilerek borçlunun bu husustaki isteminin reddine karar verildiği görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emrinin usulsüz olduğunu, takipten 23/11/2015 tarihinde haberdar olunduğunu ileri sürerek gecikmiş itirazda bulunmuş, mahkemece; başvuru, usulsüz tebliğ şikayeti olarak nitelendirilerek şikayetin kabulü ile ıttıla tarihinin 23/11/2015 olarak tespitine karar verilmiştir. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası, İİK'nun 16. maddesine dayalı şikayet olup, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 günlük şikayet süresi içinde icra mahkemesine başvurulması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 04.10.2014 tarih, 17942/23610 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi...tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçluların, yasal süreden sonra icra mahkemesine başvurarak usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte, çekin lehtar hanesinde tahrifat yapıldığını ileri sürerek alacaklının kambiyo takibi yapma hakkı bulunmadığından bahisle takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece, HMK.nun 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
Somut olayda şikayetçi ... adına çıkartılan İİK 89/1 haciz ihbarnamesi teblig şerhinde "tebligatın TK 21/2. maddeye göre yapılacağı"na dair kaydın yer aldığı, yine tebliğ şerhinde " muhatap adresten taşınmış olup merciin istemi üzerine TK 21/2 gereği....'a 12.06.2014 'te tebliğ edildi, 2 nolu haber kağıdı kapısına kapıştırıldı" ifadesinin yer aldığı görülmektedir. Şikayet konusu yapılan tebligatın, TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek, şikayetçiye önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2 maddesine göre çıkartıldığından usulsüzdür. Fakat şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....
İİK'nun 150/1. maddesine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinde borçlunun hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile icra emri gönderilemeyeceğine ilişkin şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında kaldığından yasal 7 günlük süreye tâbidir. Öte yandan, İİK'nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33. maddesine göre icra emrine karşı itirazların 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu durumda, iddianın yukarıda özetlenen içeriğine göre başvurunun 7 günlük itiraz ve şikayet süresine tâbi bulunduğu açık olup, bu süre ise icra emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar....
Eğer icra mahkemesince ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edildiğine kanaat getirilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmiş ise düzeltilen tebliğ tarihinden 7 gün sonrası takibin kesinleşme tarihi olacağından, bu tarihten önce borçlu hakkında uygulanan hacizler takip kesinleşmeden uygulanmış sayılacağından, İİK.nun 78. Maddesi uyarınca alacaklının henüz haciz isteme hakkı doğmadığından, icra mahkemesinin özellikle iptale yönelik kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmediğinden, kararın kesinleşmesi beklenmeksizin hacizlerin kaldırılması gerekir. Borçlu usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte icra dosyasına öğrenme tarihine göre yasal 7 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz etmiş ise takip düzeltilen tebliğ sonrası için duracağından borçlunun itirazı kaldırılmadan ya da iptal edilmeden yeni haciz uygulanmasına olanak yoktur....
Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusu, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itiraz niteliğinde olup, takip şekli itibariyle her iki hususunda yasal hak düşürücü süre içerisinde icra mahkemesi nezdinde ileri sürülmesi gerekmektedir. O halde mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti üzerinde durulması, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin karara bağlanmasından sonra diğer itirazların süresinde olduğunun anlaşılması halinde esastan incelenmesi, söz konusu itirazın süresinde olmadığının tespiti halinde ise süre yönünden reddi gerekirken tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile ilgili bir değerlendirme yapmadan doğrudan itirazın esastan incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
olduğunu beyan ederek, usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme günü olan 22/06/2020 olarak tespitine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....