Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılan değerlendirmede; öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden yapılan incelemede davacılar vekili müvekkillerinin yurt dışında olduğundan bahisle yapılan tebligatların usulsüz olduğunu iddia etmiş ise de, davacı borçlulara yerleşim yerleri adresleri itibariyle tebligatların TK'nun 21/2 maddesi gereğince usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacıların yurt dışında olmasının TK'nun 21/2 maddesi gereğince tebliğ yapılmasına engel teşkil etmeyeceği görüldüğünden usulsüz tebligat şikayetinin reddi ile bu nedenle yetki itirazının süresinde yapılmadığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır....

O halde mahkemece borçlunun usulsüz tebligat şikayeti kabul edilip, borçlunun sair şikayetleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 31/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Borçlu, takip dosyasında kendisine yapılan 103 davetiyesi tebligatının usulsüz olduğu iddiası ile birlikte aynı davada meskeniyet şikayetinde bulunabileceği gibi tebliğ usulsüzlüğüne ve meskeniyet şikayetine yönelik olarak ayrı ayrı dava açarak talepte bulunması mümkündür. Dava dilekçesi içeriğinde davacının tebliğin usulsüz olduğu iddiasının bulunması halinde Mahkemece bu iddia önsorun olarak incelenmeli, davacının öğrenme tarihine göre usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte davadaki asıl talebin yasal süre içerisinde yapıldığının belirlenmesi halinde asıl talep incelenerek dava karara bağlanmalıdır. Somut olayda, dava dilekçesinde davacının tebliğin usulsüz olduğunu ve hacizden hangi tarihte haberdar olduğunu ileri sürdüğü, öğrenme tarihine göre meskeniyet şikayetinin yasal süresi içerisinde yapıldığından kabulüne karar verilmesini istediği açıkça anlaşılmaktadır....

    DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ VE BORCA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlular vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket adına şirket çalışanı olmayan Gülhan Acar'a usulsüz tebliğ yapıldığını, tebligattan 26/11/2019 tarihinde haberdar olduklarını, müvekkillerden T2 yapılan tebligatın Gülhan Acar adına yapıldığını, müvekkilin Gülhan Acar adında bir çalışanının bulunmadığını, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, takipten 26/11/2019 tarihinde haberdar olduğunu, takip talebinde müvekkilden 1.057.331,56 TL masraf alacağı talep edildiğini, müvekkilin böyle bir masraf borcu bulunmadığını, takip alacaklısının kötü niyetli olduğunu belirterek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, ıttıla tarihinin 26/11/2019 tarihi olarak belirlenmesine, takibin iptaline, %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Dairemizce yapılan değerlendirmede; öncelikle davacı tarafın usulsüz tebligat şikayeti ve hacizlerin kaldırılması talebi bakımından yapılan incelemede; davacı vekili tarafından icra dosyasındaki icra emrinin farklı bir avukata tebliğ edildiği gerekçesiyle usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi talep edilmiş ise de, usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihinin düzeltilmesine ilişkin şikayetin İİK'nun 16. maddesi gereğince 7 günlük süreye tabi olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde iş bu takibi 15/12/2021 tarihinde öğrendiklerini belirttiği, yine icra dosyasına bakıldığında 21/12/2021 tarihinde davacı tarafça usulsüz tebligat şikayetine ilişkin dilekçe sunulduğu, bu durumda takipten 15/12/2021 tarihi itibariyle haberdar olunmasına rağmen, davanın 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 17/01/2022 tarihinde açıldığı görüldüğünden, mahkemece usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süreden reddine, yine davacı tarafından icra emri tebliğ edildikten sonra takibin...

    İcra Müdürlüğünün 2011/3862 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; başlangıçta alacaklının Türkiye İş Bankası A.Ş., borçluların Mehmet T1 Ali Rıza Bozkurt, Selma Topaloğlu ve Dursun Topaloğlu olduğu, takibin genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, borçlulardan Dursun Topaloğlu'na ödeme emrinin 03/10/2011 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından adı geçen borçlunun 12/10/2015 tarihinde vefat ettiği, alacaklının talebi üzerine bu borçlunun mirasçılarına muhtıra tebliğ edildiği, davacıya tebliğ çıkarılan muhtıranın 24/05/2016 tarihinde TK.nun 21/2 maddesi gereği tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı taraf kendisine gönderilen muhtıranın usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmekle birlikte takibe konu borca karşı itirazlarını da sunmaktadır. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir....

    Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Somut olayda, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, Karapınar İcra Hukuk Mahkemesi'nin 23/06/2020 tarih ve 2019/95 E. 2020/80 K. sayılı kararı ile talebin reddine karar verildiği, davacılar vekili tarafından, talebin reddine dair ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nin 14/10/2020 tarih ve 2020/1115 E. 2020/1109 K....

      Somut olayda, temyizen incelenmesi istenen karar, usulsüz tebliğ şikayetinin yasal süre aşımından reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır....

        DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ VE ZAMANAŞIMI İTİRAZI KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 1. İş mahkemesine ait karara istinaden Bakırköy 3. İcra müdürlüğünün 2019/23881 E.sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, icra dosyasından 15/01/2020 tarihinde haberdar olduklarını, tebliğ alan Mehmet Güler'in müvekkilin çalışanı olmadığını, takibin dayanağı olan mahkeme kararı bakımından 10 yıllık takip süresinin takip tarihi itibariyle dolduğunu, İİK 39/1, TMS 156/2 gereğince ilamlar için 10 yıllık zamanaşımı bulunduğunu, ilamın zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı -alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı adına icra emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, söz konusu ilamın Bakırköy 1....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından “bono” dayanak yapılarak Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlu vekilinin ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ve borcun olmadığını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu mahkemece; posta idaresinin yazısı doğrultusunda karar verildiği, tebliğ mazbatası aslının incelenmesine gerek görülmeksizin, tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, tebliğ tarihine göre ise imzaya itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle şikayetin ve itirazın reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır....

          UYAP Entegrasyonu