Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödeme emrinin mavi zarf yerine beyaz zarfla tebliğ edilmesi, zarf üzerinde memurun, ad ,soyad ve imzasının bulunmaması, kapıya 2 nolu haber kağıdının yapıştırılmaması nedeniyle tebliğin usulsüz olduğunu, Mahkemece tebliğin usulsüz olduğunun kabul edilerek imzaya ve borca yönelik itirazlarının incelenmesi gerekirken usulsüz tebliğ şikayeti reddedilerek imzaya ve borca itirazları incelenmeden davanın süre yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu öne sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 7201 sayılı Kanunun 23. maddesinde, tebliğ mazbatasında yer alması gereken hususlar sayılmış olup, mazbatada tebliği çıkaran mercinin imzasının bulunması koşuluna yer verilmemiştir....

DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ortaca İcra Müdürlüğü'nün 2022/1905 Esas sayılı dosyasından ödeme emrinin müvekkili bankaya 27.04.2022 tarihinde fiziken tebliğ edildiğini, oysa 7201 sayılı Tebligat Kanununun Elektronik Tebligat başlıklı 7/A maddesi ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 5. maddesi uyarınca elektronik tebligat adresi bulunan müvekkili T1 ödeme emrinin elektronik tebligatla (UETS 35057- 67509- 05185) gönderilmesinin zorunlu olduğunu, dolayısıyla müvekkili bankaya fiziken gönderilen ödeme emri tebligatının usule aykırı olduğunu, ödeme emrinin müvekkili bankaya usulsüz tebliğ edilmiş olması nedeniyle yasal sürede müvekkili bankaca borca itiraz edilemediğini, icra dosyasının alacaklı vekilinin iletişimiyle haricen 10.05.2022 tarihinde öğrenilmiş olduğunu, aynı gün dosyaya...

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/06/2022 NUMARASI : 2022/360 ESAS 2022/489 KARAR DAVA KONUSU : Usulsüz Tebliğ Şikayeti - Yetkiye, İmzaya ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatına tüm bilgi ve belger okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü....

konulan aynı adresteki gayrimenkullerle ilgili bilirkişi incelemesi hazırlanıp kıymet takdirleri yapıldığını, borçluların ödeme yapmadığını ve süresinde borca da itiraz etmediğini, borçluların aracı fiilen haczedilince haksız ve kötü niyetli olarak usulsüz tebliğ iddiasıyla beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak tespiti için dava açma yoluna gittiğini, mahkemece tebliğ usulsüz sayılıp beyan tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiğini, ancak borçluların beyan tarihinden çok önce tebligatlardan haberdar olduğunu, borçluların amacının sıra cetvelindeki haciz sıralarının değişmesini sağlamak ve alacağımızın tahsilini imkansız kılmak olduğunu, bu nedenle borçluların haksız ve kötü niyetli olduğunu, borçluların bilerek tebligatları kayıt dışı çalıştırdıkları elamanına aldırdığını, davacı borçluların, usulsüz tebliği öğrenir öğrenmez borca ve yetkiye itiraz etmediğini ve dava açmadığını, mahkemece tebliğin usulsüzlüğü tespit edilse dahi, tebliğ tarihi olarak artık beyan...

yaptığını belirterek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü ile borca itirazının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

Hukuk Dairesi'nin 26.11.2020 tarih ve 2020/204 Esas, 2020/2632 Karar sayılı kararıyla davacının taraf ehliyetinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Mahkeme kararının kaldırıldığı, dosyanın 2021/52 esasına kaydedilmesi sonrasında yapılan yargılaması sonunda; şikayetin kabulü ile davacı hakkında yapılan takibin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, borçlunun, takip dosyasından kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte aynı davada itiraz ve şikayetlerini ileri sürebileceği gibi tebliğ usulsüzlüğünü ayrı bir davada, borca ve imzaya yönelik itirazlarını, ayrıca takibe yönelik şikayetlerini ayrı bir davada ileri sürmesinin mümkün olduğu, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti ile borca ve takibe yönelik itiraz ve şikayetlerini ayrı ayrı dava açarak talep etmesi halinde borca, imzaya itiraz ve şikayetin yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı usulsüz tebliğ şikayetinin...

Ceyda Coşkun İpektepe tarafından 10/09/2019 tarihli borca itiraz dilekçesi verildiği, icra müdürlüğünün 12/09/2019 tarihli kararı ile takip borçlusunun T1 Ltd. Şti." şirketi olması nedeniyle itirazın reddine karar verildiği, bunun üzerine takip borçlusu şirket vekili Av. T2 tarafından 31/01/2019 tarihli dilekçe ve ekindeki ticaret sicil belgeleri ile borca itiraz edildiği, icra müdürlüğünce 01/11/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, aynı vekil tarafından İzmir 12. İTM'nin 2019/151 Esas, 2019/48 Karar sayılı dosyası ile usulsüz ödeme emri tebliğ işleminin şikayeti ile borca itiraz davası açıldığı, mahkemece davacı vekilinin talebi doğrultusunda davadan sonra takibin durdurulması karar verildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiği, yine 12....

kararında yalnız borca itiraz hususunu değerlendirdiğini, eksik ve hatalı inceleme sonucu verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Davanın konusu usulsüz tebliğ şikayetidir. Alacaklı tarafından borçlular aleyhine 06/05/2019 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Ödeme emri davacı T1'a 09/05/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlular vekili tarafından 28/05/2019 tarihinde borca itiraz dilekçesi ibraz edilmiştir. İİK 16.maddeye göre usulsüz tebliğ şikayeti ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine yapılması gerekir Borçlular vekili tarafından 28/05/2019 tarihinde icra dosyasına itiraz dilekçesi ibraz edilmekle bu tarihte icra dosyasından haberdar olduğu anlaşılmakla dava 7 günlük süre geçtikten sonra 19/06/2019 tarihinde açılması sebebiyle mahkemece davanın süreden reddine karar verilmesi hukuken yerindedir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca Esastan Reddine dairemizce oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

Dava, kambiyo takibinde kambiyo vasfına yönelik şikayet ile borca ve yetkiye itiraza ilişkin olup; borçlu, 19/01/2018 tarihinde usulsüz tebligattan haberdar olduğunu beyanla, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, yetkiye ve borca itiraz ile birlikte kambiyo vasfına yönelik şikayette bulunmuş ancak borçlunun mahkemeye müracaat tarihi olan 25/01/2018 tarihi itibari ile 5 günlük itiraz süresi geçmiş olmasına rağmen, ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek yetki itirazının kabulüne karar verilmesi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi, isabetli değildir. O halde, ilk derece mahkemesince, 19/01/2018 ödeme emrini ıttıla tarihine göre 5 günlük itiraz süresi geçtiği gerekçesi ile davanın süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir....

    UYAP Entegrasyonu