Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2021 NUMARASI : 2021/653 ESAS - 2021/837 KARAR DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, vekil edenine gönderilen ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini belirterek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 10.09.2021 tarihi olarak düzeltilmesini ve takip kesinleşmeden icra edilen hacizlerin iptalini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, usulsüz tebligat şikayetinin süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....

Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 Sayılı Yasanın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 Esas, 1991/344 Karar sayılı kararı). 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan, Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas, 1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir"....

    Muhatabın il dışında olması adresten geçici ayrılma sayılmayacağından tebliğ tarihinde İzmir ilinde değil ve fakat Çeşme ilçesinde bulunduğu anlaşılan davacıya Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereği yapılan tebligat usulsüzdür. O halde mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne ve tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi yerindedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, kararın usulsüz tebligat şikayetine yönelik kısmının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı, kararda kamu düzenine aykırı bir yön de bulunmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Karşıyaka 2....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, 5809 sayılı Kanun'a aykırılık ... Müşteki ...'ın babası olan ...'ın cezaevinde olması nedeniyle vasisi olduğundan şikayeti ile soruşturmaya başlandığı, ancak ...'ın daha sonra tahliye olarak duruşmalara katıldığı, katılanın yokluğunda verilip usulüne uygun olarak 28.06.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen kararı temyiz etmediği, bu tarihte ...'ın cezaevinde olan katılanın vasisi de olmadığı anlaşıldığından, yüklenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve 5809 sayılı Kanun'a aykırılık suçlarından doğrudan zarar görmeyen şikayetçi ...'...

      Davacı istinaf dilekçesinde özetle; 103 davetiyesine ilişkin tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, mazbatada ismi geçen Mehmet Çelik isimli bir komşusunun bulunmadığını, hatta bu şahsın farklı bir mahallede oturduğunu, Mahkemece gerek duyulması halinde Mehmet Çelik'in tanık olarak dinlenebileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava, İİK 82/12 maddesi kapsamında açılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetidir. Bu dava İİK 16/1 maddesi anlamında şikayet niteliğindedir ve ileri sürme süresi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. Somut olayda davacıya hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ tarihi 31/07/2019 tarihidir. Davacının dava dilekçesinde yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin bir iddiası da bulunmadığına göre meskeniyet şikayeti için başvuru süresi 103 davetiyesinin tebliği ile başlamış durumdadır. Dava tarihi ise 04/11/2019 tarihidir....

      İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ve borca itirazdan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne ve diğer talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davalı alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

        Kabule göre de, ödeme emri ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliği şikayeti yönünden davacı ödeme emri ve 103 davetiyesi tebliğ tarihlerinde eşi ve kızı ile birlikte oturmadığını, "Ayvalık/Balıkesir" adresinde oturduğunu, bilinen adresinin bu adres olduğunu belirtmiş, nitekim icra dosyasından daha önce tebligat yapılan "Bayraklı/İzmir" adresine çıkan kıymet takdir raporu tebliği muhatabın adreste tanınmadığı şerhi ile iade edilmiş olup, davacının tebligatın yapıldığı adreste oturup oturmadığı hususunda delillerinin toplanması ve gerektiğinde zabıta araştırması yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi nedeniyle de, karar usul ve yasaya aykırıdır....

        DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;İstanbul 24. İcra Müdürlüğü'nün 2019/9615 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan takipte, ödeme Emrinin usulsüz tebliğ edildiğini belirterek Şikayetin Kabulü ile usulsüz tebligat nedeni ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihinin 03.04.2019 tarihi olarak kabulüne ve Usulsüz tebligat sebebiyle öğrenme tarihinden önceki işlemlerin hükümsüzlüğüne ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 14/06/2019 gün 2019/626 E. 2019/587 K sayılı kararla " Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜ ile davacıya çıkan ödeme emri tebliğ tarihinin 03/04/2019 olarak TESPİTİNE, davacının 03/04/2019 tarihinden sonra, icra dosyasına yapmış olduğu itirazı var ise icra müdürlüğünce dikkate alınmasına," karar verilmiştir....

        GEREKÇE: Dava, genel haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emri tebliğinin usule uygun olmadığı şikayeti ile birlikte borca itiraz nedeniyle takibin iptali taleplidir. Dava dilekçesinde açıkça ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve öğrenme tarihinin 06/03/2019 olduğu ileri sürüldüğünden ve hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan şikayetin ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayeti olduğu, ilk derece mahkemesince bu yönde bir hukuki nitelendirme yapılmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte, davalı tarafça istinaf dilekçesinde, tebligatın usule uygun olduğu ve tebliğ tarihi olarak, aksini gösterir delil olmadığı gerekçesiyle davacının bildirdiği tarih kabul edilmiş ise de bu hususta taraflarına delil sunma hakkı verilmediği ileri sürülmüştür. Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği; tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir....

        DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Öncelikle belirmek gerekir ki; davacı tarafça dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemi de yer almakta ise de davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında davalarının yalnızca usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğunu beyan etmesi karşısında artık davaya usulsüz tebligat şikayeti olarak devam edilmesi gerektiğinden mahkemece davacı tarafın menfi tespit istemi hakkında hüküm kurulması yerinde değildir. Öte yandan taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....

        UYAP Entegrasyonu