Bu durumda icra hakimi tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleyecek ve tebligatın usulsüz olduğunu tespit ederse aynı Kanunun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltecektir. Borçlunun dilekçesinde gecikmiş itirazdan söz etmesi sonuca etkili değildir. Bu nedenle, davacı dava dilekçesinde ödeme emri tebliğinden haberinin olmadığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini beyan ederek gecikmiş itirazın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de, borçlunun talebi, hukuki nitelik itibariyle tebligatın usulsüzlüğü şikayetidir. TK'nun 12 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 21. Maddesi gereğince tebliğ memurunun yetkiliye tebligat yapamama sebebini mazbataya yazması yetmez. Ayrıca yetkiliden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişi olup olmadığını araştırması, varsa bu kişilere tebligat yapması gerekir....
şeklindeki kararında da belirtildiği üzere hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan ve ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmiş olması nedeniyle mahkemece davacının talebinin usulsüz tebliğ şikayeti olarak kabulü ile ;7201 sayılı TK, Yargıtay yerleşik içtihatları ve tüm dosya kapsamı itibariyle; davacıya yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, TK 32 maddesi gereğince usulsüz tebliğde muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağına dair açık hüküm, davacının daha erken bir tarihte tebliğden haberdar olduğuna dair dosya kapsamında bilgi ve belge olmaması ve davalı alacaklı tarafçada aksinin yazılı delil ile ispatlanamamış olması karşısında şikayetin kabulü ile davacının ödeme emri tebliğ tarihinin 11.08.2021 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede: her ne kadar davacı tarafından dava dilekçesinin sonuç kısmında gecikmiş itiraz isteminin kabulüne karar verilmesi talep edilmiş ise de; dava dilekçesi kül halinde değerlendirildiğinde HMK'nun 33 maddesi gereğince hukuki tavsif hakime ait olduğundan iş bu dava usulsüz tebligat şikayeti olarak nitelendirilmiş olup, yapılan incelemede; Tebligat Kanunun 16. maddesine göre; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." düzenlemesi ile muhataba bizzat yapılamadığı durumlarda kimlere tebligat yapılacağı düzenlenmiştir. Usulüne uygun yapılan tebligatlarda komşuya, yöneticiye, yada kapıcıya haber verilmesine gerek olmadığı gibi davacının dava dilekçesinde bahsettiği üzere TK 21/2'ye göre tebligat yapılması için gerekli şartların oluşmadığı görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekili icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takipten ....08.2015 tarihinde haberdar olunduğunu ileri sürerek gecikmiş itiraz ve usulsüz tebligat şikayeti ile borca itirazda bulunduğu, mahkemece, tebligatın usulüne uygun olduğu, gecikmiş itirazın da yerinde olmadığı gerekçesiyle istemlerin reddine karar verilmiştir. İİK’nun 65. maddesinde; "Borçlu, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir....
Ancak borçlu, maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, usulüne uygun olarak tebligatın yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, borçlunun başvurusu bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12-258 esas, 20018344 sayılı kararı). İcra mahkemesinde borçlunun isteminin tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak nitelendirildiği görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklının; borçlu hakkında genel haciz yoluyla başlattığı ilamsız icra takibinde, borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ve ayrıca borca itiraz ettiği, mahkemece, gecikmiş itirazın şartları oluşmadığı ve tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiğinden bahisle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 65. maddesinde koşulları belirlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması halinde, muhatabın bir engel nedeni ile süresi içinde takibe itiraz edememesi durumunda başvurulacak bir yoldur....
İcra Müdürlüğü’nün 06/11/2020 tarihli kararı ile kesinleştiğini, davacı, 26/11/2020 tarihinde, İİK. m. 65 uyarınca, gecikmiş itiraz iddiası ile huzurdaki davayı ikame ettiğini, gecikmiş itiraz koşulları oluşmamış olduğundan, huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, iik. m. 65 kapsamındaki gecikmiş itiraz dahi süresinde yapılmadığını, ödeme emri usulüne uygun tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içerisinde itiraz edilmeyen takip kesinleştiğini, haksız davanın ve soyut ve mesnetsiz iddialara dayalı gecikmiş itirazın reddine, davacının takibe, borca ve fer’ilerine itirazlarının yasal süresi içerisinde yapılmadığının tespitine ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmemiş, tensiben karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararında; hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan uyuşmazlığın ilk olarak ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayet olduğu, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, davacının öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarihin aksini gösterir bir bilgi veya belge bulunmadığı, ilamsız takiplerde borca itirazın ise icra dairesine yapılması gerektiği, icra mahkemesine yapılan itirazların hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 06/03/2019 olarak tespitine, esasa ilişkin itirazların reddine karar verilmiştir....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir. Somut olayda, borçlu ...'ye yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı gibi Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 04.05.206 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın da bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir....
Bu hali ile davacı tarafından gecikmiş itiraz adı altında 19/11/2018 tarihinde açılan davanın usulsüz tebligata yönelik şikayet davası olduğu, hakimin ileri sürülen iddia ve talepleri değerlendirerek hukuki nitelendirmeyi yaparak karar vermesi gerektiği, gecikmiş itiraz davası adı altında açılan asıl davanın reddine karar verilmesinin bu nedenle yerinde olmadığı, davacı tarafından aynı mahkemeye 28/11/2018 tarihinde açılan ve asıl dosya ile birleştirilen usulsüz tebligat şikayetinin ise süresi içerisinde açılan bir dava olmadığı, kaldı ki davacının 19/11/2018 tarihli davayı açmakla usulsüz tebligat iddiasını ileri sürdüğü ve birleştirilen bu davanın açılmasının fuzuli olduğu, davalı alacaklı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece 2018/921 Esas sayılı dosya yönünden usulsüz tebligat şikayetinin kabulü kararı verilmesi gerektiği, mahkemece 2018/961 Esas sayılı dosya yönünden usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş olması nedeni...