Bu kapsamda borçlunun gecikmiş itiraz başvurusu değerlendirildiğinde; gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır. Usulsüz tebligat durumunda gecikmiş itiraz yoluna başvurmaya gerek yoktur. Zira usulsüz tebligatta itiraz süresi henüz başlamamıştır. Süre, borçlunun tebligatı öğrendiğini bildirdiği tarihte başlar, oysa gecikmiş itirazda itiraz süresi başlamıştır, ancak borçlu ortaya çıkmasında kusursuz olduğu bir engel nedeniyle itirazda bulunamamıştır. (HGK 05/06/1991 1991/12-258 E, 1991/344 K) Tebligat usulsüz ise borçlu veya vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede yanlışlıkla gecikmiş itiraz ibaresini kullanmış olması önemsizdir. Zira hukuksal nitelendirmeyi yargıç resen yapar. Bu durumda yargıç dilekçeyi Tebligat Yasasının 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayet başvurusu olarak incelemelidir....
Bu durumda davacı şirketin bu adreste olduğu ve taşınmadığının belirlenmesi ve tevziat saatinde kapalı olması halinde TK'nın 21/1 maddesi gereğince araştırmanın kimden yapıldığı ismi de bildirilmek suretiyle tebligat mazbatasına yazılmak ilgili muhtarlığa tebliğ yapılıp 2 nolu haber kağıdını kapıya yapıştırmak suretiyle tebliğ işleminin gerçekleştirilmesidir. Bu anlamda tebliğin yapılamamasına ilişkin tebliğ şerhi nedeniyle de TK'nın 35. Maddesine dayalı tebliğ işleminin artık usulen yapıldığından söz edilemeyecek olup mahkemece davanın usulsüz tebliğ şikayeti olarak nitelendirilmesi ile şikayetin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
O halde mahkemece; borçlunun mernis adresine tebligat kanunu 21/2 şerhi verilerek yapılan tebliğ işleminde usulsüzlük bulunmadığından, usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan; İİK'nun 170/a-1 ve 168/3- 5. maddeleri gereğince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borca itiraz ile takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetin yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda borçluya ödeme emrinin 01/11/2018 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiğinin Dairemizce yukarıda açıklanan gerekçelerle kabul edildiği, buna göre yasal 5 günlük itiraz ve şikayet süresinin 06/11/2018 günü sona erdiği halde borçlunun süresinden sonra 26/11/2018 tarihinde icra mahkemesine müracaatla takibin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinde borçlu icra mahkemesine başvurusunda; örnek (6) numaralı icra emrinin bizzat icra müdürü tarafından doldurulmadığını, kendisine borcun muaccel kılındığına dair ihbar yapılmadığını, hesap kat ihtarı tebligatının usulsüz olduğunu, icra emri yerine ödeme emri gönderilmesi gerektiğini, ayrıca borca, faiz miktarına ve faiz oranına itiraz ettiğini belirterek icra emrinin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilerek muacceliyet koşulunun gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, istinaf yoluna başvurulması...
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, usulsüz tebligat şikayeti açısından şikayetin kabulüne, Manisa 4. İcra Müdürlüğünün 2019/2831 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlular adına yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespitine, TK 32 maddesi uyarınca öğrenme tarihi olarak belirtilen 30/07/2019 tarihinin tebliğ tarihi olarak belirlenmesine, borca itiraz ve takibin iptali istemi açısından davanın reddine karar verilmiştir....
Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, takip dosyasında davacı borçlunun 03/08/2021 tarihli borca itiraz dilekçesinin bulunduğu anlaşılmakla, davacının usulsüz tebligata ilişkin başvuru süresi öğrenme tarihi olarak da bildirilen 03/08/2021 olup, şikayet süresindedir. Somut olayda, ödeme emrinin davacının "Çınarlı Mah., Ankara Asfaltı Cad., No:15, İç Kapı No:421, Konak/İZMİR" adresinde "işyerinin daimi çalışanı Taner Kaya imzasına tebliğ edildi" şerhi ile 08/07/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/11/2021 NUMARASI : 2019/680 ESAS - 2021/825 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı şirket yetkilisi dava dilekçesinde özetle; yetkilisi olduğu şirket aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, çıkartılan tebligatın usulsüz olduğunu, şirket adresi yerine kendisine ait ev adresine tebligat yapıldığını, ayrıca takibe dayanak belgenin takip talebine eklenmediğini, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini, davalı tarafa herhangi bir borçlarının bulunmadığını söyleyerek takibin ve ödeme emrinin iptaline davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
Somut olayda, mahkemece, ödeme emri tebliğ tarihi 25.06.2015 olarak düzeltildiğine göre, alacaklının takip hakkı bulunmadığı yönündeki şikayetinin İİK'nun 168/3. maddesinde öngörülen yasal sürede olduğunun kabulü gerekir. Yasal sürede yapılan başvuru üzerine borçlu, alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip hakkının bulunmadığını İİK'nun 168/3. maddesine göre ileri sürebilir. Bu nedenle, mahkemenin, borca açıkça itiraz edilmediğinden kambiyo hukukuna ilişkin şikayetin dinlenemeyeceği şeklindeki gerekçesi yerinde değildir. O halde mahkemece, borçlunun, alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla borçluyu takip hakkı bulunmadığı yönündeki şikayetinin esasının incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken, bu yöndeki istemin yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir....
DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararının Dairemizce istinaf yoluyla tetkikinin istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Dairemize gönderilmiş olup, dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü; Dava dilekçesince özetle, ödeme emrinin 28.08.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlu vekili tarafından 08.05.2017 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin icra takibinden 03.05.2017 tarihinde haberdar olduğunu, müvekkiline usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmediğini,icra dairesinin yetkisiz olduğunu, senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, ileri sürerek borca ve faize itiraz etmiştir. Davalı taraf, iddiaların yersiz olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2020/5178 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin davacıya tebliği işleminin usulsüz olduğunu, komşu, kapıcı ya da yöneticiye haber verilmediğini, davacının takipten 10/03/2021 tarihinde haberdar olduğunu, yetkiye, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini bildirerek usulsüz tebligat nedeniyle ödeme emri ve takibin iptaline karar verilmesini istemiştir. YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin davacıya Tebligat Kanununu 21/2. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, şikayetin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir....