YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın süreden reddi gerektiğini, takibin Torbalı İcra Müdürlüğünde başladığını, yetki itirazı ile Bayındır İcra Müdürlüğüne geldiğini, Bayındır İcra Müdürlüğünden gönderilen ödeme emrinin de Şeref Soydanol isimli komşu beyanı ile tebliğ edildiğini, davacının evinin bulunduğu yerin araştırılması gerektiğini, evinin olduğu yerde yakın komşu bulunmadığını, köy yerinde tebligattan haberinin olmamasının mümkün olmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte tebligatın usulsüz yapılmasında kusur olmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığı, borçlunun icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ve sair şikayet sebepleri yanında hesap kat ihtarına itiraz ettiğini, talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne ve alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak faize ilişkin itirazların kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının incelenmesinde, borçlu şirketin açık adresine gönderilen ödeme emrinin “Bizzat” tebliğ edildiği, tebliğ işlemi yukarıda açıklanan TK'nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde düzenlenen tüzel kişilere tebligat usulüne aykırı olarak “bizzat” tebliğ şeklinde gerçekleştiğinden yapılan tebligat usulsüzdür. Buna göre; mahkemenin tebligatın usulsüz yapıldığına dair gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. Ancak, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258 E. - 1991/344 K.)....
dan soruldu, muhatabın köyde olduğunu beyan ettiğinden evrak muhtarlığa tebliğ edilerek 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırıldı. İmzadan imtina eden Kezben K.'a haber verildi" açıklaması ile 03/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış olup; yukarıda açıklandığı biçimde borçlunun tevziat saatinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği saptanıp tevsik edilmediğinden bu hali ile tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür. O halde mahkemece, usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilerek Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe; Davacı hakkında davalı alacaklı tarafça başlatılan ilamsız icra takibinde davacı tarafça yetki itirazı ile birlikte dayanak belgelerin tebliğ edilmemiş olması sebebi ile ödeme emri ve takibin iptalinin talep edildiği, Mahkemece 2019/1229 Esas 2020/18 Karar sayılı ilamı ile ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verildiği, davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine Dairemiz 2020/907 Esas 2021/181 Karar sayılı ilamı ile yetki itirazı hakkında karar verilmemiş olması sebebi ile İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, Mahkemece 2021/79 Esas 2021/153 Karar sayılı ilamı ile yetki itirazının reddine, şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verildiği, davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, ödeme emri ile 103 davetiyesinin davacıya tebliği işleminin usulsüz olduğunu, her iki tebligatın da beyanı alınan komşuların isimleri tespit edilip imzaları alınmadan yapıldığını, takip dosyasında TK'nun 10/2 maddesi göz ardı edilerek davacının ikametgah adresine tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan TK'nun 21/2 maddesine tebligat yapıldığını, tebligatın bu yönüyle de usulsüz olduğunu, tebligatı alan muhtarın davacıyı zamanında haberdar etmediğini, usulsüz tebliğ halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olduğunu, tebligat işlemleri kamu düzenine ilişkin olduğundan usulsüzlüğün re'sen dikkate alınması gerektiğini, aksi halde hukuki dinlenilme ve adil yargılanma haklarının ihlalinin söz konusu olacağını, davacının bir kısmı boş olarak belgenin davalı tarafından doldurularak takibe konu edildiğini, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 17/02/2020 olarak düzeltilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, verilen ilk karar ile ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle ilgili adresin borçlu şirketin ticaret sicil adresi olup olmadığı hususunda Adana ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta tebliğ edilen adresin davacı borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı tescilli adresi olduğunun bildirildiği anlaşılmakla şikayetçi adına çıkartılan tebligatın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı tarafça gecikmiş itiraz şikayeti yönünden delil bildirilmediğinden gecikmiş itiraz şikayetinin de bu nedenle yerinde görülmediği, davacı borçlunun kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borca, fer'ilerine itirazı ile mükerrerliğe itiraza ilişkin itirazını 5 günlük yasal süre içerisinde yapması gerektiği halde 5 günlük yasal süre geçtikten sonra 28/12/2018 tarihinde borca, fer'ilerine itirazı ile mükerrerlik itirazında bulunduğu belirtilerek Şikayetçinin usulsüz tebligatın iptali, gecikmiş itiraz ve memur muamelesinin iptaline ilişkin...
Somut olayda, davacı borçlu şikayet konusu işlemi 22/03/2019 tarihinde öğrendiğini bildirmiş olup, usulsüz tebligat şikayeti yasal süresindedir. Somut olayda, davacının "Güvendik Mah., 194 Sok., No:6, İç Kapı No:1, Urla/İzmir" adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı "adresin kapalı olması nedeniyle en yakın komşu Fikret Güniada'dan sorulmuş, muhatabın İzmir'e gittiği sözlü beyan edilmiş, imzadan imtina edilmiştir. Tebligat mahalle muhtarı Gökhan Balıkçıoğlu imzasına teslim edilmiş, 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşu/kapıcı/yöneticiye haber verilmiştir" şerhi ile 13/03/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacının adresten sürekli mi geçici mi ayrıldığı, tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği ve haber verilen komşunun kim olduğunun belirtilmediği anlaşıldığından, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Yönetmeliğin 30/1. maddeleri gereğince, anılan tebliğ işlemi usulsüzdür....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her davanın açıldığı günün şartlarında sonuçlandırılacağını, mahkemenin ödeme emri ve borçlunun yetki itirazı dışındaki itirazları geçersiz hale geldiği gerekçesi ile müvekkili şirketin yapmış olduğu itirazları yok saydığını, gerekçe ile hükmün çeliştiğini, gerekçeye göre yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilin itirazından sonra karşı tarafın yetki itirazının kabulüne yönelik beyan ve talebin bu davayı kadük bırakmaya yönelik olduğunu, söyleyerek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını takibin, ödeme emrinin ve usulsüz çıkartılan ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatların iptaline karar verilmesini istemiştir....
İİK'nın 82/1- 12'de düzenlenen haline münasip evin haczedilmezliği şikayeti, İİK'nın 16/1 maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. İstinafa konu olayda; meskeniyet iddiasında bulunulan taşınmazın haczedildiğine ilişkin 103 davetiyesinin borçluya 08.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 13.12.2018 tarihinde, hacizden 11.12.2018 tarihinde haberdar olduğunu beyan ederek, ancak şikayet dilekçesinde 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasını ileri sürmeden, haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere 103 davetiyesi tebliğinden itibaren davacının 7 günlük sürede şikayet yoluna başvurmadığı anlaşıldığından, mahkemenin şikayetin süreden reddine ilişkin kararı isabetlidir. HMK'nın 357/1. maddesi uyarınca; bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz....