DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İcra dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlu aleyhine 21/02/2017 tarihinde bonoya istinaden kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatılmıştır. Davacı tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takip konusu bononun bedelsiz olduğu belirtilmek suretiyle borca itiraz edilmiştir. Mahkeme usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile ıttıla tarihinin 11/04/2017 tarihi olarak tespitine, borca itirazın reddine karar vermiş olup, davacı tarafından borca itiraz yönünden istinafa başvurulduğundan istinaf incelemesi borca itiraz yönünden değerlendirilmiştir. 6102 Sayılı TTK'nın 776 maddesinde bononun yasal unsurları düzenlenmiştir....
A.Ş şeklinde yazıldığını, gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu, davalının TK 35 maddesine göre tebligat yapılmasını icra müdürlüğünden talep ettiğini, 16.05.2018 tarihli TK 35 tebligatı ile takibin usulsüz şekilde kesinleştiğini, müvekkilinin usulsüz yapılan tebligattan 16.05.2019 tarihinde gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğunu öğrenmesi ile haberdar olunduğunu, müvekkilinin alacaklıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, çek üzerindeki imzaya müvekkil şirket yetkililerinin eli mahsulü olmadığını, ciro silsilesinde kopukluk bulunduğunu bildirmiş, usulsüz tebligat nedeniyle ödeme emrinin iptali ile tebliğe 16.05.2019 tarihinde muttali olduklarının tespiti ile usulsüz tebligat talebinin kabulüne, imzaya itiraz ve takibe ve borca yönelik sair itirazların kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini, davalının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Takibin şekline göre olayda uygulanması gereken İİK'nun 168/1. maddesinin 2. cümlesi gereğince; ''İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir.'' Somut olayda, borçlu adına çıkarılan şikayete konu ödeme emri tebliğ evraklarında, ''10 örnek ödeme emri... Bono sureti vardır'' şerhinin bulunduğu görülmektedir. Bu durumda takip dayanağı bono suretinin ödeme emri ekinde borçluya gönderildiğinin kabulü gerekir. Yine işbu takip dosyası nedeniyle tarafları aynı İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2013/225 esas 15/02/2013 tarihli başvurusunda, usulsüz tebligat şikayeti ile yetkiye, imzaya ve borca itirazda bulunulması üzerine mahkemece; usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile takibe konu senet emre havale olmaksızın tanzim edildiğinden kambiyo senedi vasfında olmadığı belirtilerek takibin iptaline dair verilen kararın; Yargıtay 12....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Davanın usulsüz tebligat şikayeti, yetki, zamanaşımı, husumet ve imzaya itiraz olarak açıldığı, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 20. maddesine göre usulsüz olduğundan bahisle kabulüne karar verildiği, bu talep yönünden verilen kararda usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığından yetki itirazının süresinde ileri sürüldüğünün kabulü gerektiği, yasa gereğince öncelikle yetki itirazı yönünden inceleme yapıldığında; Bonoya dayalı takipte İİK.'nın 50. maddesi göndermesi ile uygulanması gereken, HMK.'nın 6. maddesi dikkate alındığında; takibin borçlunun ikametgahının bulunduğu genel yetkili icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde, ödeme yeri gösterilmeyen bonoda tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerektiği ve bu yerdeki icra dairesinde takibin yapılabileceği düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlu vekili icra mahkemesine başvurarak, imzaya ve borca itirazlarının yanı sıra müvekkiline, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini ve buna bağlı olarak icra işlemlerinin iptali ile hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti hakkında bir hüküm kurmadan, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığı, ancak öğrenme tarihine göre, itirazların 5 günlük süre içinde yapılmadığı gerekçesiyle şikayetin...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/06/2021 NUMARASI : 2021/315 ESAS 2021/287 KARAR DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti- İmzaya ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatına tüm bilgi ve belger okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine Bursa 8....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/11463 Esas sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, davacı borçlunun icra mahkemesine başvurarak ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile birlikte yetkiye, borca, faize, ferilerine itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usul ve yasaya uygun olarak yapıldığı, yetkiye ve borca itirazın yasal süre içerisinde ileri sürülmediğinden davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda; istinafa konu usulsüz tebligat şikayeti dışında, davacı borçluya aynı icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin bulunduğu, ilgili şikayetin Bakırköy 9. İcra Mahkemesi'nin 2019/691 Esas sayılı dosyasında incelenerek şikayetin reddine karar verildiği, kararın davacı borçlu tarafından istinaf edildiği, dosyanın istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır....
Bu halde usulsüz tebliğ şikayeti İİK.'nun 16/1. maddesi uyarınca ödeme emri tebligatını öğrendiği 15.11.2012 tarihinden itibaren yasal yedi günlük süre içerisinde yapılmış ise de, imzaya itiraz ve zamanaşımı itirazı için yasal beş günlük sürenin geçirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, imzaya itirazın ve zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ve imzaya itiraz nedeni ile yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine, imzaya itirazın reddine karar verilmiştir. Kararın itiraz eden borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı itiraz eden borçlu vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Borçlu itiraz dilekçesinde, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu tebliğ tarihinin 02.04.2018 olarak düzeltilmesi gerektiğini, imzanın kendisine ait olmadığı ve borcu bulunmadığı iddiaları ile takibin iptali ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir. II....
GEREKÇE: Dava İİK'nun 170. maddeleri uyarınca uyarınca açılmış kambiyo takibinde imzaya itiraz ve 16, 21 vd. maddeleri uyarınca açılmış ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemine yöneliktir. Dava dilekçesinde açıkça takibe dayanak senetteki imzaya itiraz edilmiş olup, daha sonra yargılama aşamasında ve istinaf başvuru dilekçesinde davacının borca itiraz ile ilgili ileri sürdüğü hususların dar yetkili icra hukuk mahkemesinde değerlendirilmesi usulen mümkün değildir. Yine imzaya itiraz yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli ve yeterlidir. Kaldı ki davacı da duruşmada alınan beyanında imzasını ikrar etmiştir. Bu itibarla dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine gerek yoktur. Davacının buna ilişkin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir....