Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2019/1815 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, takip alacaklısı davalı vekilince borçlular Ferudun Bakar ve Şefika Bakar aleyhine 62.000,00 TL asıl alacağın ferileri ile birlikte tahsili talebi ile keşidecisi davacı borçlu aval vereni dava dışı borçlu ve lehdarı takip alacaklısı davalı olan bonoya dayalı olarak takip yapıldığı, takip talebi üzerine icra müdürlüğünce örnek 7 ödeme emri düzenlendiği, davacıya gönderilen ödeme emri zarfı üzerinde "10 örnek ödeme emri ve senet sureti içerir" ibaresi olduğu, ödeme emrinin 06/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 11/03/2020 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından açılan davada ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddia edilmiş, ayrıca dayanak senetteki imzaya itiraz edilmiştir....

Somut olayda, davacı - borçlu şirkete yapılan 07/04/2021 tarihli ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat parçasının incelenmesinde, "...Belirtilen adreste işyeri yetkilisinin veya müdürünün toplantıda olmasından dolayı daimi çalışanı evrakı almaya yetkili ehil ve reşit olduğunu beyan eden Tuğba Er... tebliğ edildi..." meşruhatı ile tebliğ işleminin yapıldığı, tebligat mazbatasında ismi bulunan Tuğba Er'in imzasına rastlanılamadığı ve çalışan olmadığının sabit olduğu bu haliyle tebliğ işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu görülmektedir. Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir (H.G.K. 25.01.2006 Tarih ve 2005/2- 772 E. 2006/17 K.). Usulsüz tebliğ şikayeti İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yasal yedi günlük süreye tâbi olup, bu sürenin başlangıcı usulsüz tebliğin öğrenildiği tarihtir....

Somut olayda, davacı borçlu tarafından usulsüz tebligattan 17.06.2021 tarihinde haberdar olunduğu belirtilmiş olup, dosya içerisinde daha önce haberdar olunduğuna ilişkin herhangi bir belge ve bilgiye rastlanmamıştır. Davacı borçlunun belirttiği öğrenme tarihi itibariyle şikayet ve imzaya itiraz yasal süresinde yapılmıştır. İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip dayanağı olan bonolarda alacaklı lehtar olup, borçlunun ise avalist olduğu görülmektedir. Bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen avalist doğrudan ilişki içinde olduğundan, lehtar, avalist imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır....

Her ne kadar mahkemece şikayete konu tebliğ mazbatasına göre tebligatın, muhatabın "bizzat" kendisine tebliğ edilerek imzasının alındığı, mazbata üzerindeki imzaya itiraz edilmiş ise de dar yetkili icra mahkemesince tebliğ mazbatasındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde inceleme yaptırılamayacağı gerekçesi ile tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin reddine, tebligat usulsüzlüğü şikayeti reddedildiğinden süresinde olmayan kambiyo vasfına yönelik şikayetin reddine karar verilmiş ise de; Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğinde tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklinin ve yönteminin gösterilmediği, usulsüz tebliğ şikayetinin varlığı halinde mahkemece her somut olayın özelliğine göre iddianın incelenmesi gerektiği, H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377- 337 sayılı kararında da belirtildiği üzere tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği, davacı vekilince dava dilekçesinde ve duruşma aşamasında, ödeme...

*İcra emri usulsüz tebliğ şikayeti yönünden yapılan incelemede; Mahkeme dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda kıymet takdiri raporunun bizzat kendisine 11/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu kabul edilerek süre aşımı sebebiyle icra emrinin iptali istemi ile borca ve faize itiraz istemlerinin reddine karar vermiş ise de, borçlu bu tebligattaki (11/10/2018 tarihli) imzaya kendisine ait olmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini bildirmiş, mahkemece bu iddia yönünden bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Borçlunun tebligattaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek araştırılması, bunun sonucuna göre usulsüz icra emri tebliğ şikayetine ilişkin bir değerlendirme yapılması gerekir....

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Gebze İcra Müdürlüğünün, icra dosyasına yönelik usulsüz tebligat şikayeti ile dosyada ki borca, yetkiye ve imzaya itiraz olduğunu, Gebze İcra Dairesi'nin 2022/26351 Esas sayısı dosyasından müvekkili aleyhine takip başlatıldığı, takibe istinaden düzenlenen Örnek 10 nolu ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, takibe konu senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, alacaklı olarak görünen taraf ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, senet üzerinde ki adresin ve telefon numarasının da müvekkili ile aynı olmadığını, ödeme emri tebligatının TK 21/2 şerhli olarak çıkarıldığını, muhatabın kapısına 2 no'lu haber kağıdının kapısına yapıştırılmadan muhtara teslim edildiğini, tebligat kanunu’nun 21. maddesi, tebligat kanunu’nun uygulanmasına dair yönetmelik’in 30. ve 35. maddesine uygun olarak yapmadığını, usulsüz tebligat şikayetlerinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, borca ve imzaya itirazlarının kabulünü talep...

, ''Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi'' başlıklı Tebligat Yönetmeliğinin 35.maddesinin (f) bendinde ise; ''30. ve 31. maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin'' tebligat mazbatasına yazılacağının hüküm altına alındığı görülmüştür....

İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Usulsüz tebliğ şikayeti ile ilgili olarak; 11/01/2011 tarihinde 6099 sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen 2. fıkraya göre; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır''.Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in "Bilinen Adreste Tebligat" başlıklı 16/2. maddesinde de ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır'' hükmü yer almaktadır. 6099 sayılı Kanunun Genel Gerekçesinde "......

Şti.nin usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunarak icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece dosyaların birleştirilmesinin ardından verilen ilk kararın Dairemizce bozulması üzerine yapılan yargılama neticesinde, bu defa asıl ve birleşen davalar yönünden İİK’nın 170/a-son maddesi uyarınca, borçlunun imzaya itirazları hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, çek tazminatı yönünden borca itirazın kabul edildiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 170/a. maddesi, alacaklının takip hakkı ve senedin kambiyo vasfının, süresinde ileri sürülen itiraz veya şikayet sırasında mahkemece re’sen dikkate alınacağına ilişkin olup, maddenin son fıkrasında; "her ne suretle olursa olsun, imza itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise, bu madde hükmü uygulanmaz" düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, hükme esas alınan ... 1....

    Bu halde icra mahkemesi, öncelikle davacının usulsüz tebliğ şikayetini incelemeli, tebliğin usulsüz olduğuna kanaat getirirse ve takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren yasal süresi içerisinde dava açılmış ise sair itiraz ve şikayetlerin incelemesine geçmeli, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olduğu veya davanın takipten haberdar olunan tarihten itibaren yasal süresi içerisinde açılmadığı sonucuna varırsa, davanın süre yönünden reddine karar vermelidir. Ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihine göre yasal süresi içerisinde açılmadığı görüldüğü halde davacı borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti taraf delilleri toplanıp incelenmeden, bu hususa gerekçeli kararda yer verilmeden davalı alacaklının imza incelemesine ilişkin delil avansını yasal süresi içerisinde yatırmadığından bahisle davacının imzaya itirazının kabulüne karar verilemez....

    UYAP Entegrasyonu