Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti ile borca itiraza ilişkindir. 11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanun'un 3. maddesiyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen 2.fıkraya göre; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır''. Yine Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Bilinen Adreste Tebligat" başlıklı 16/2. maddesinde de; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır'' hükmü yer almaktadır....

Açıklanan nedenlerle, davacının usulsüz tebligat şikayetinin ve imzaya itirazının süreden reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle davanın esasının incelenerek anılan şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nun 355, 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; Davacının usulsüz tebliğ şikayetinin ve imzaya itirazının süreden reddine, davalının tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir....

İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/801 E. ve 2019/145 K. istinaf edildiği imzaya itiraz ve usulsüz tebilgata ilişkin kararın kesinleşmediği ; usulsüz tebilgata ilişkin kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği oluşacak sona göre asıl alacağın %20 si oranında tazminatın ve diğer ferilerinin icra edilebilceği anlaşılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin kabulüne, Bakırköy 14. İcra müdürlüğünün 2019/5395 esas sayılı takibinin iptaline" karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 3....

ın ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayeti üzerine İcra Hukuk Mahkemesi'nin 07.05.2013 tarih ve 2013/121-363 sayılı kararı ile tebligatın usule aykırı yapıldığı tespit edilerek ''12.03.2013'' tarihinin ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği, borçlunun ise; İİK.'nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra ''19.07.2013'' tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmüştür. Bu durumda, mahkemece istemin süre aşımı sebebiyle reddine karar vermek gerekirken; esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/11/2019 NUMARASI : 2019/79 ESAS, 2019/786 KARAR DAVA KONUSU : Takibin Taliki Veya İptali KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir 28 İcra Müd'nün 2019/1960 esas sayılı takip dosyası ile müvekkil şirket hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz olduğunu, usulsüz tebliğ şikayeti davası da açarak dosya numarasını bildireceklerini, İzmir İcra Dairelerinin yetkisiz olduğunu, icra takibinin dayanağı olan çekler üzerindeki imzaların müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin eli ürünü olmadığını, borca, faize, çek tazminatı miktarına, borcun ferilerine ve takibe itiraz ettiklerini beyanla takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

    ispata elverişli olmadığı ve alacaklının da kabulü bulunmadığından davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlayamamış olup, mahkemece borca kısmi itirazın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığını, ancak davacının imzaya itirazı olmadığı halde imza yönünden inceleme yapılarak bir başka ifade ile talep dışına çıkılarak imzaya itirazın reddi ile birlikte imzaya itiraz için öngörülen İİK'nın 170. maddesine dayalı olarak tazminat ve özellikle para cezasına hükmedilmesinin yerinde olmadığından bu hususun re'sen incelendiğini, davacının borca kısmen itiraz ettiği, borca kısmi itirazın reddine karar verildiği, takibin de tensiple birlikte geçici olarak durdurulduğu ve alacaklının da cevap dilekçesinde tazminat talep ettiği gözetildiğinde, borçlu aleyhine sadece İİK'nın 169/a-6. maddesi uyarınca itiraz edilen asıl alacak kısmı olan 313.000,00 TL üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekli ve yeterli iken, borçlunun dava dilekçesinde borcun 60.000,00 TL'lik kısmını kabul...

      HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı borçlu tarafça, dava dilekçesinde sair itiraz ve şikayetlerin yanı sıra ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiği, borca , yetkiye ve imzaya itiraz istemleri ileri sürülmüş, mahkemece belirtilen bu hususlardan, usulsüz tebligat şikayeti konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Gerekçeli kararda usulsüz tebligat iddiası değerlendirilmiş ancak bu konuda kısa karar oluşturulmamıştır. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....

      Mahkemece; Takibe konu edilen senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olmadığının Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği'nin raporu ile sabit olduğu, raporun dosya kapsamı ile uyumlu ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, imzaya itiraza yönelik davanın kabulü ile takibin durdurulmasına, yasal şartları oluşmadığından tazminat ve para cezasına hükmolunmasına yer olmadığına, usulsüz tebliğ şikayeti yönünden şikayetin kabulü ile öğrenme tarihinin 14/11/2019 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Davalı davacının takipten önce takipten haberdar olduğunu, rapor itirazları nedeniyle adli tıptan rapor alınmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

      Bu kapsamda yapılan incelemede; her ne kadar icra dosyasında borçlu vekili Av.Mehmet Ender Çelik'in baroda kayıtlı adresine posta ile tebligat yapılmış ise de, PTT Müdürlüğüne Dairemizce yazılan yazıya verilen 4787 sayılı yazıda Av. Mehmet Ender Çelik'in UETS'de kayıtlı e-tebligat adresinin bulunduğu, adresin 13.02.2019 tarihinde aktif edildiği ve tebligat alımına hazır hale getirildiği bildirilmiştir. Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi uyarınca, elektronik tebligat adresi olan avukatlara, tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup, posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Kural olarak tebliğ usulsüzlüğü şikayeti, İİK'nın 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmekte ise de, elektronik tebligat adresi varken posta yolu ile tebligat gönderilmesi, kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan, şikayet süreye tabi değildir....

      Taraflar arasındaki kambiyo senedine özgü takipte usulsüz tebligat şikayeti, imza, borca itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile; davacının usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, ... 3. İcra Müdürlüğünün 2020/8179 Esas sayılı dosyasında davacıya yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz tebliğ edildiğinin tespitine, öğrenme tarihi olan 10.12.2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne, davacının imzaya itirazının, tahrifata ilişkin itirazının ve borca itirazının reddine, takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiğinden ... 3. İcra Dairesinin 2020/8179 Esas sayılı dosyasında asıl alacağın %20 oranında inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı borçlunun asıl alacağın %10'u oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararın davacı/borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir....

        UYAP Entegrasyonu