DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ikinci haciz ihbarnamesi tebliğinin usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir. Usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nın 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarihli, 1967/172- 107 Esas, Karar sayılı kararı) Somut olayda, davacı vekilinin, tebligattan 28/04/2021 tarihinde haberdar olduklarını beyan ettiği, bu tarihten önce öğrenildiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, şikayet süresindedir. Tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır....
DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ ve ÖDEME EMRİNİN İPTALİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkile mernis adresine ödeme emrinin gönderildiğini, haberi olmadığını, 21/08/2020 tarihinde banka hesabına haciz konulması neticesinde icra dosyasından haberdar olduğunu, takibe dayanak senet incelendiğinde borçlulardan Akse İnşaat'ın bulunduğunu bunun dışında başka bir taraf belirtilmediğini, müvekkilin senede-borca bağlayacak ise TC kimlik numarasının, adres bilgilerinin senet metninde yer almadığını belirterek takibin ve ödeme emrini iptalini talep ve dava etmiştir....
Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrası “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.” ikinci fıkrası ise " Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur." şeklinde düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi uyarınca, elektronik tebligat adresi olan tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup, posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Kural olarak tebliğ usulsüzlüğü şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmekte ise de, elektronik tebligat adresi varken posta yolu ile tebligat gönderilmesi, kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan, süresiz olarak şikayet konusu yapılabilir. Somut olayda; Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.'...
a haber verildi, imzadan imtina etti'' kaydı ile 11.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği görülmekte olup; tebligat parçasında borçlunun tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının belirlenmediği ve muhatabın tevziat saatinden sonra adrese döneceğinin tespit edilmediği, anlaşılmaktadır. Bu haliyle, ödeme emri tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesi koşullarına göre usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu'nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir....
Her ne kadar mahkemece şikayete konu tebliğ mazbatasına göre tebligatın, muhatabın "bizzat" kendisine tebliğ edilerek imzasının alındığı, mazbata üzerindeki imzaya itiraz edilmiş ise de dar yetkili icra mahkemesince tebliğ mazbatasındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde inceleme yaptırılamayacağı gerekçesi ile tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin reddine, tebligat usulsüzlüğü şikayeti reddedildiğinden süresinde olmayan kambiyo vasfına yönelik şikayetin reddine karar verilmiş ise de; Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğinde tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklinin ve yönteminin gösterilmediği, usulsüz tebliğ şikayetinin varlığı halinde mahkemece her somut olayın özelliğine göre iddianın incelenmesi gerektiği, H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377- 337 sayılı kararında da belirtildiği üzere tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği, davacı vekilince dava dilekçesinde ve duruşma aşamasında, ödeme...
İcra Müdürlüğünün 2021/13287 Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra dosyasından çıkarılan ödeme emrinin borçluya 28/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği, sonrasında mahkememizin 2021/380 esas sayılı dosyasından ödeme emrinin öğrenme tarihinin 08/08/2021 olarak düzeltildiği ve verilen kararın İstinaf incelemesinde olması sebebi ile kesinleşmediği görülmüştür. Dava niteliği itibari ile usulsüz tebligat şikayeti kesinleşmeksizin hacizlerin kaldırılıp kaldırılamayacağına dair açılmış şikayet davasıdır. Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. Yukarıda alıntı yapılan Yargıtay 12....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ... icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayeti ile beraber mükerrer takip yapıldığını ve sair itirazlarını ileri sürdüğü, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulünün yanısıra takibin mükerrerlik nedeniyle iptaline karar verildiği görülmektedir. Borçlunun mükerrerlik iddiası borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre bu itirazın İİK'nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir....
Önemle belirtmek gerekir ki tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisi de daima göz önünde tutulmalıdır. TK 35/4 maddesinde; "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresi esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." denilmektedir. Somut olayda; alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan ilamsız takipte borçlunun ticaret sicilde kayıtlı "Merkez Mahallesi Ayazma Caddesi, Papırus Plaza Apt....
İlk derece mahkemesi tarafından ''İcra dosyası kapsamından ve Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.nin 21.09.2020 tarihli cevabı yazısından davacılar T1 T5 ve T3 adına çıkartılan ödeme emri ekli tebligatların 13.02.2017 tarihinde bila tebliğ iade olduğu, dosya kapsamında bu borçlulara sonrasında çıkartılan ve tebliğ edilen herhangi bir ödeme emri tebligatı bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda bu davacı borçlulara yapılmış herhangi bir ödeme emri tebligatı bulunmadığından ve haklarındaki takip kesinleşmediğinden usulsüz tebligat şikayeti bakımından hukuki yararları bulunmadığından şikayetin reddine karar vermek gerekmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yazılı iddia ve beyanlarını tekrar etmekle birlikte dava dilekçesinde tebliğin usulsüz olduğu iddiasına yer verdiklerini, takipten 30.10.2019 tarihinde haberdar olduklarını beyan ettiklerini, kaldı ki aynı Mahkeme'nin 2019/1062 Esas sayılı dosyasıyla usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduklarını ve tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep ettiklerini, yasal süresi içerisinde yaptıkları usulsüz tebliğ şikayeti dikkate alınmaksızın davanın süre yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. UYAP üzerinden yetki alınmak suretiyle İstanbul 24....