İlk Derece Mahkemesince, gecikmiş itirazının ve yetki itirazının kabulüne karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, ödeme emrinin usulsüz olduğu, gecikmiş itirazın usulsüz tebliğ şikayeti olarak değerlendirilmesi gerektiği, genel haciz yolu ile takipte her türlü itirazın İİK’nın 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılmasının zorunlu olduğu, icra mahkemesine yapılan itirazın sonuç doğurmayacağı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 15.11.2021 olarak düzeltilmesine, borca ve yetkiye itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. İİK'nın 65. maddesinde (Değişik: 18/2/1965-538/35 md.); "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir....
Taşınmaz haczine ilişkin 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet de İİK'nun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabi olup, borçlu meskeniyet şikayet dilekçesinde açıkça 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiada bulunmamış, tebliğ tarihinde ve halen annesinin rahatsızlığı sebebiyle Nevşehir ilinde olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda, borçlu kendisine gönderilen 103 davetiyesine ilişkin tebligatın usulsüzlüğünü ileri sürmüş olmayıp, talebi gecikmiş itiraz niteliğindedir. 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olduğundan, mahkemece, borçlunun 103 davetiyesi tebliğ usulsüzlüğü şikayeti bulunmaması ve tebliğin usule uygun olması nazara alınarak, meskeniyet şikayetinin süresinde olup olmadığının İİK'nun 65. maddesi kapsamında değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir iken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, davacıya ilk olarak gönderilen ve 06/12/2019 tarihinde bila tebliğ iade şerhiyle iade edilen 89/1 haciz ihbarnamesinin Yeni Mahalle muhtarı Engün Yeniacun'un muhatabın adresten ayrıldığını imzalı beyanı ile tasdik etmiş olmasına, tebligat üzerindeki şerhin Tebligat Yönetmeliğinin 30. Maddesine uygun olmasına, bilahare çıkarılan 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin T.K'nın 21/2 maddesine uygun olmasına, davanın gecikmiş itiraz değil, usulsüz tebligat şikayeti olmasına, öğrenme tarihinin tanıkla tespitinin usulen mümkün olmamasına, ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 5....
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkilinin Boğazkale-Çorumda çalışması nedeni ile tebliğ evrakının muhtarlığa bırakıldığını, müvekkilinin 19.06.2018 tarihinde tebligatı aldığından 21.06.2018 tarihinde gecikmiş itiraz başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin kendisine gönderilen tebligatın usulsüzlüğünü belirleyemeyeceğinden gecikmiş itiraz dilekçesi verdiğini, itirazının incelenmesi gerektiğini, talebin konusunun gecikmiş itiraz başvurusu olduğunu, tebligatın usulsüzlüğü şikayetinde bulunulmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, gecikmiş itiraz hakkında karar verilmesine ve takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE; Uyuşmazlık, tebligatın usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir....
Öte yandan borçlunun icra mahkemesine başvurusu usulsüz tebligat şikayeti olduğuna göre, mahkemece İİK'nun 18/3. maddesi uyarınca taraflar gelmese bile gereken kararın verilmesi gerektiği gibi, borçlunun borca ve faiz oranına itirazını da talebin şekline göre icra dairesine yapması zorunlu olup, itirazla ilgili olarak önce dosyanın işlemden kaldırılmasına, daha sonrada davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir. O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine, borca ve faiz oranına itirazın ise düzeltilen tebliğ tarihine göre süresi içinde icra dairesine yapılması gerektiğine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12-258 esas, 20018344 sayılı kararı). 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 sayılı kararı)....
Somut olayda, usulsüz tebligat şikayeti, gecikmiş itiraz ile yeniden kapak hesabı yapılması şikayeti yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği ve kıymet takdirine itiraz ile satışın durdurulmasına ilişkin şikayetin ise İİK'nun 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere konu itibariyle KESİN nitelikte olduğu anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur. 5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nin 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK'nin 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 18/05/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Maddesi gereğince gecikmiş itirazın şartlarının tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü, geçerli bir mani nedeniyle itirazın süresinde yapılamaması ve maninin kalktığı günden itibaren üç gün içerisinde gecikmiş itirazın ve süresinde yapılsaydı, itiraz sebeplerinin ve gecikmiş itiraza maniye ait delillerin sunulmasının gerektiği ancak dava dilekçesinde takipten 30/06/2017 tarihinde ıttıla ettiklerinin bildirilip davanın 05/07/2017 tarihinde üç günlük süreden sonra açıldığı ve mani bildirilmediği, bu hali ile gecikmiş itirazın şartlarının oluşmadığı gibi süresinde yapılmadığı, dilekçe ve davanın tebligat usulsüzlüğünün ayrıca ve açıkça dile getirilmediği nedenle usulsüz tebligat şikayeti olarak da değerlendirilemeyeceği, bu nedenle kararın doğru olduğu ancak gecikmiş itirazla diğer dava sebeplerini ayırıp ayrı ayrı hükmedilmediği nedenle HMK.nun 353/1- b-2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davacının gecikmiş itirazının süre...
Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacı vekilince müvekkili aleyhine davalı banka tarafından Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi'nin 2021/4549 ve 2021/4550 Esas sayılı takip dosyaları ile ilamsız takip başlatıldığını, bahse konu takiplerdeki ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinden gecikmiş itirazda bulunduklarını, ayrıca mirasın reddi nedeniyle takibin iptali ve davacı borçlunun maaşı üzerindeki hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde gecikmiş itiraz talebi usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilerek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile belirtilen tarih itibariyle tebliğ tarihinin düzeltilmesine, dava konusu her iki takip dosyalarındaki hacizlerin kaldırılmasına, takibin iptali talebinin reddine karar verildiği görülmüştür....
belli olduğu, bu nedenle tebligatın usulsüz olduğunun değerlendirildiğini, her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde gecikmiş itiraz şikayeti olduğunu ve 3 günlük sürenin kaçtığını iddia etmişse de, dava konusunun gecikmiş itiraz olarak kabul edilemeyeceğini, zira gecikmiş itiraz için usule uygun tebligata rağmen muhatabın bir engel nedeniyle itiraz süresini kaçırmış olması gerektiğini, fakat itiraz edilen tebligatların açıklandığı üzere usulsüz olduğundan şikayetin kabulü ile, Konya 7....