İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince " Davacı yetki itirazı ileri sürmüş olup; takip dayanağı çek incelendiğinde çekin keşide yerinin İstanbul olduğu görülmektedir. Takip alacaklısı tarafından, muhatap bankanın bulunduğu yer ile çekin keşide yerinde takip yapılabileceği gibi, İİK'nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun 6. maddesi uyarınca; borçlunun takip tarihindeki yerleşim yeri icra dairesinde de takip yapılabilir. Bu cümleden olarak takibin dayanak çekin keşide yeri olarak gösterilen İstanbul İcra Dairelerinde başlatıldığı görülmekle yetki itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı şikayet konusu takipte ödeme emrinin usulüne aykırı olarak tebliğ edildiğini beyan etmiş ise de; itiraz ve şikayetlerini süresinde kullandığından usulsüz tebligat şikayetinde hukuki yararı bulunmadığı değerlendirilerek bu şikayeti yerinde görülmemiştir....
HMK 19/2 maddesi gereğince yetki itirazında bulunan taraf yetkili mahkemeye; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Davacılar tarafından ticari faaliyetlerini Ordu il sınırı içinde yürüttüklerinden İstanbul Adliyesinde başlatılan takibin yetkisiz olduğu bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını belirtmiş olup ancak yetkili icra Müdürlüğü seçimini açıkça yapmamış olup yetki itirazı geçersizdir. Bu nedenle yetki itirazının reddine karar verilmiştir. (İstanbul 22. HD. 2019/2693E, 2020/1494K) Bir bonoda şayet iki ayrı (birbirinden farklı) vade tarihi bulunuyor ise, o bono hukuken kambiyo senedi vasfını yitirir. Somut olayda; bonoda ödeme günü olarak 15/04/2020 tarihinin gösterildiği, senedin metin kısmında 15/10/2021 tarihinde ödeme yapılacağının yazıldığı, düzenleme tarihi ise 13/04/2010 olarak gösterilmiştir. Bonoların iki ayrı vadeyi içerdiği saptanmıştır....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itirazdan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile, Balıkesir 3. İcra Müdürlüğünün 2019/6535 Esas sayılı takip dosyasında örnek 7 ödeme emri tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihi olarak bildirilen 02.12.2019 tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına da bu hali ile süresinde itiraz edildiği sabit olduğundan mahkememizce takibin durdurulmasına, yetki meselesi hakkında mahkememizce inceleme yapılamayacağından ve takibin ilamsız takip olması sebebiyle davacının bu yöndeki talebinin reddine, takibin iptali ve kötü niyet konularında mahkememizce karar verilemeyecek olması kanaati ile davacının bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, usulsüz tebligat şikayeti ile borca itiraz ve diğer şikayetlerini ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemlerin reddine karar verildiği görülmüştür....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ödeme emri tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile yetkiye ve borca itiraz üzerine yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligata ilişkin şikayetin reddine, sair itirazların süresinde olmaması nedeniyle reddine, takip durdurulmamış olduğundan davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Mahkemece;"Davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine, davacının yetkiye-zamanaşımına ve borca itiraza yönelik davasının süreden reddine, davacının senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayetin süreden reddine,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda mahkemece, boçluların takibi öğrendiklerini beyan ettikleri tarihten daha önceki bir tarihte haberdar oldukları tespit edilmiş olup, usulsüz tebliğ şikayeti ve bunun sonucu olarak da borca itirazın süresinde olmadığı görülmektedir. O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti ve borca itirazları süre yönünden reddedilen borçluların yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye aykırı şekilde tazminatla sorumlu tutulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekirken doğrudan onandığı anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kısmen kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Borçluların karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 04/05/2016 tarih ve 2016/7180 E. - 13103 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, ... 7....
yönelik bir hüküm tesis edilmediği ve gerekçeye yer verilmediği görülmekle usulsüz tebligat şikayetinin incelenmediği anlaşılmaktadır....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; mahkemesince davacı tarafından dava dilekçesinde usulsüz tebligat iddiasınında bulunmadığı, davacı tarafından borca itirazlarını en geç 06/07/2021 tarihinde kadar yapması gerektiği halde davanın 20/09/2021 tarihinde açıldığı, bu durumda borçlunun itirazlarının süresinde olmadığı anlaşıldığından dava yasal sürede açılmadığından yetkiye ve borca itirazının süre aşımından reddine karar verilmiş olduğu görülmüştür. Halbuki dava dilekçesi incelendiğinde açık bir şekilde davacının usulsüz tebligat şikayeti olduğu anlaşılmakta olup, bu hususun göz ardı edilerek açılan davanın süre aşımından reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemesince yapılması gereken öncelikle usulsüz tebligat olup olmadığını tespit edip, sonra usulsüz tebligat var ise öğrenme tarihini belirleyip sonucuna göre taraf delillerini toplayıp davanın esası hakkında karar vermekten ibarettir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraza ilişkindir. İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2019/8904 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı davalı tarafından davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü yol ile yapılan takip olduğu, ödeme emrinin 27/06/2019 tarihinde, 103 davetiyesinin ise 04/02/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddesi hükümleri uyarınca yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeni araştırılarak komşu, kapıcı, yönetici beyanının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadı ile sıfatının (komşu, kapıcı, yönetici) tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. Somut olayda, ödeme emri davacı borçluya 27/06/2019 tarihinde "adreste muhatap veya yakınlarından kimse bulunmadı....