Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, vekiledeni tarafından davaya konu haciz işleminin kıymet takdir raporunun tebliği ile öğrenildiğini, kıymet takdiri raporunun tebliğ tarihine göre davanın süresinde olduğunu, kaldı ki dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre davaya konu meskenin haline münasip olduğunun belirlenmiş olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir İİK.nun 82/1- 12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK.nun 16/1.maddesi uyarınca (7) günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazın tapu kaydına haciz konulduktan sonra İİK'nun 103. maddesi uyarınca çıkartılan tebligat 16.05.2018 tarihinde borçluya tebliğ edilmiş olup, borçlunun bu suretle haczi öğrendiği, meskeniyet şikayetinin ise (7) günlük yasal süre geçirildikten sonra 11.04.2019 tarihinde yapıldığı görülmüştür....
Dosyanın tetkikinde davacının temlik alacaklısı olduğu takip kapsamında borçluya ait taşınmazın 421.500,00 TL bedelle ihale edildiği, ihalenin kesinleştiği, daha öncesinde borçlunun meskeniyet şikayeti üzerine verilen karar gereğince ihale bedelinden 90.000,00 TL nin borçluya haline münasip ev alması için ödendiği, geriye kalan miktara ilişkin ise sıra cetveli yapıldığı ve ilk olarak ipotek alacaklısı davalıya pay ayrıldığı, kalan miktarın ise dosya alacaklısı davacıya ödenmesine karar verildiği görülmektedir. İlk sırada ipotek alacaklısına pay ayrılmasına ilişkin işlem yerinde olup, ipotek alacaklısına yapılacak ödeme elbette meskeniyet şikayeti üzerine verilen karar nedeniyle borçluya ödenen bedel sonrası kalan ve sıra cetveline konu edilen miktardan ayrılacaktır. Borçluya meskeniyet şikayeti üzerine verilen karar nedeniyle yapılan ödeme, borçlunun haline münasip ev alabilmesi için ayrılan miktardır....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/328 esas sayılı dosyasında İİK'nın 82. maddesi gereğince haczedilmezlik şikayetinde bulunduklarını, satışın da iptalini talep ettiklerini, ancak mahkemenin taleplerini kabul etmediğini, bu dosyada 103 davetiyesinin 17/11/2020 tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğinin iddia edildiğini, bu tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkiline hiçbir tebligat yapılmadığını, eğer tebligat yapılmış olsaydı gerekli itiraz ve yasal haklarını kullanmış olacağını, bu icra dosyası ile ilgili tebligatların başkalarına yapıldığını, müvekkiline yapılan ve müvekkilinin imzasını içeren bir tebligat bulunmadığını beyanla ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/ ihale alıcısı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya satış ilanının ve 103 davetiyesinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, para cezasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
O halde mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti üzerinde durulması, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin karara bağlanmasından sonra diğer itirazların süresinde olduğunun anlaşılması halinde esastan incelenmesi, söz konusu itirazın süresinde olmadığının tespiti halinde ise süre yönünden reddi gerekirken tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile ilgili bir değerlendirme yapmadan doğrudan itirazın esastan incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, yasa ve yerleşik Yargıtay uygulaması gereği vekille temsil edilen dosyalarda sürelerin vekile yapılan tebligatla işlemeye başlayacağını, 21.04.2021 tarihinde asile yapılan 103 davetiyesinin hiç bir süreyi başlatmayacağını, açmış oldukları meskeniyet şikayeti davası ise, kıymet takdiri tebliği için UETS üzerinden vekil olarak taraflarına çıkartılan 31.07.2021 tarihli elektronik tebligat sonrasında 08.08.2021 tarihinde açıldığını ve süresinde olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK 82/12 maddesi kapsamında açılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetidir. Bu dava İİK 16/1 maddesi anlamında şikayet niteliğindedir ve ileri sürme süresi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. Somut olayda, davacıya hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ tarihi 21/04/2021 tarihidir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 12. maddesi gereğince meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
İlk derece mahkemesince, davacının 103 davetiyesinin tebliğine ilişkin usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddine, davacının meskeniyet şikayetinin süreden reddine, dair karar verilmiştir....
İİK'nun 134/2 maddesinde "İhalenin feshi talebi üzerine tetkik icra mahkemesi talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir." hükmü yer aldığından meskeniyet şikayetinin reddi kararının kesinleşmesi beklenmeden karar verilmesinde usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu nedenlerle şikayetçilerden T2'ın bilrdirdiği istinaf sebepleri yerinde değildir. Şikayetçilerden T1 Ve Tic. Ltd. Şti yönünden yapılan incelemede; TK'nun 10/1 maddesi gereğince bilinen adresinde tebligat yapılması gerekir. Tüzel kişinin (şirketin) bilinen adresinde tebligat yapılamaması halinde, Tebligat Kanunu'nun 35/4 maddesinde "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." hükmü yer aldığından Ticaret Sicilinde kayıtlı adresinde tebligat yapılabilir. Somut olayda, takibin dayanağı olan kredi sözleşmesine göre, şikayetçi borçlulardan T1 Ve Tic. Ltd....
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde de; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.'' düzenlemesi öngörülmüştür....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı Borçlu Sevinç Gürçekiç Vekili dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme neticesinde verildiğini, davaya dayanak oluşturan söz konusu olayda davacı müvekkilinin temel hak ve ihtiyaçlarından birisi olan barınma ihtiyacını giderebilmek ve bu hakkını koruyabilmek amacıyla söz konusu konut hakkında 28.03.2016 tarihinde meskeniyet iddiasında bulunduğunu ve bu şikayeti dolayısıyla Ankara 8....