Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Eş söyleyişle, henüz ortada usulüne uygun olmayan bir tebligat dahi bulunmazken, böyle bir tebligatın gönderileceği öğrenilmiş olsa bile, bu şekilde sonraki bir tarihte yapılacak tebligata muttali olunduğunun kabulüne olanak yoktur. Usulsüz tebligatın yapıldığı tarihten sonraki bir tarihte gerçekleşen ittıla ile ancak bu tebligat geçerli sayılabilecektir. Diğer taraftan, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir....
Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E. - 1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Eş söyleyişle, henüz ortada usulüne uygun olmayan bir tebligat dahi bulunmazken, böyle bir tebligatın gönderileceği öğrenilmiş olsa bile, bu şekilde sonraki bir tarihte yapılacak tebligata muttali olunduğunun kabulüne olanak yoktur. Usulsüz tebligatın yapıldığı tarihten sonraki bir tarihte gerçekleşen ittıla ile ancak bu tebligat geçerli sayılabilecektir. Diğer taraftan, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir....
Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E. - 1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Eş söyleyişle, henüz ortada usulüne uygun olmayan bir tebligat dahi bulunmazken, böyle bir tebligatın gönderileceği öğrenilmiş olsa bile, bu şekilde sonraki bir tarihte yapılacak tebligata muttali olunduğunun kabulüne olanak yoktur. Usulsüz tebligatın yapıldığı tarihten sonraki bir tarihte gerçekleşen ittıla ile ancak bu tebligat geçerli sayılabilecektir. Diğer taraftan, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tebligatın usulsüz olduğu ihtimalinde İİK'nın 65. madde hükmü kapsamında tebligatın usulsüz olması nedeniyle icra mahkemesinde icra takibine itiraz edilmesinin mümkün olmadığını, gecikmiş itiraz iddiasında bulunabilmek için tebligatın usulüne uygun şeklilde gerçekleştirilmesine rağmen borçlunun bir engel nedeniyle icra takibine itiraz edememiş olması gerektiğini, davacı yanın tebligatın usulsüz olduğunu iddia edip gecikmiş itiraz talebinde bulunduğunu, mahkeme gerekçesinde davacının talebinin hukuki niteliğinin incelenmediğini, davacı yan vekilinin dava dilekçesindeki beyanına göre davacının icra takibini 02/07/2021 tarihinde öğrendiğini, söz konusu icra takibinin durması için davacının 02/07/2021 tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde icra dairesine itiraz etmesi gerektiğini, 7 günlük itiraz süresi niteliği itibariyle hak düşürücü süre olup, davacı yanın Kocaeli İcra Müdürlüğü'nün 2021/89086 esas sayılı...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davalı vekili tarafından davacı aleyhine 24/09/2020 tarihinde vekalet ücreti alacağından bahisle ilamsız icra takibine gidildiği, davacıya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde muhatabın tatilde olduğundan bahisle imzadan imtina eden oğlu Dinçer Şener'e 13/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği 03/11/2020 tarihinde takipten haberdar olduğundan bahisle ayn tarihte usulsüz tebligat şikayetinde bulunduğu görülmüştür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmü, Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı...
Nitekim bu husus Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin 2015/21984 Esas 2015/32464 Karar sayılı kararında "Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer talepleri borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun talebinin tebligat usulsüzlüğü yönünden kısmen kabulü gerekirken borca itiraz niteliğindeki diğer talepleri de kapsar şekilde tümden kabulü isabetsizdir. " denilmek suretiyle ifade edilmiştir. Sonuç olarak; usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, takibin iptaline dair talebin reddine'' karar verildiği görülmüştür....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun ileri sürülmesi "şikayet" niteliğinde olup, İİK'nun 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda borçluya örnek 7 ödeme emrinin 13.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu ... Elektirik Dağıtım A.Ş vekilinin ise icra dosyasına verdiği 22/07/2015 havale tarihli dilekçesinde takibe, ödeme emrine itiraz ettiği, icra mahkemesine başvurunun ise 05.08.2015 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Dolayısıyla borçlunun 22.07.2015 tarihinde takipten haberdar olduğu ancak, usulsüz tebligat şikayetinin İİK'nun 16/l. maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmadığı anlaşılmıştır....
itirazın yasal süresini geçirmiş olduğundan talebi reddettiğini, 7021 sayılı Tebligat Kanunu ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği gereğince KEP adresinin bulunması halinde elektronik yolla tebligatın yapılmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, KEP adresi bulunmasına rağmen normal yol ile adrese tebligat yapılması işleminin usulsüz olduğunu, müvekkiline Samsun İcra Dairesi aracılığı ile elektronik yolla tebligat değil, usulsüz olarak adrese tebligat yapıldığı için ve de adreste faal olarak bulunulmasına rağmen, adreste bulunup bulunmadığına dair hiç bir araştırma yapılmadan, kapı dahi çalınmadan muhtara tebliğ edildiği için usulsüz olduğunu, müvekkiline usulüne uygun tebligat yapılmış olsaydı süresinde itirazda bulunacağını, bu sebeplerle memur muamelesi şikayetlerinin kabulü ile Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2021/24760 Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazlarının kabulüne, usulsüz olarak gönderilen ödeme emrinin iptaline ve icra takibinin bu nedenle de durdurulmasına karar verilmesini...
, yakalama talep edildiğini, söz konusu aracın 15.01.2023 tarihinde yakalandığını, aracın yakalanması üzerine borçlunun 17.01.2023 tarihinde Samsun İcra Müdürlüğünün 2022/41828 Esas sayılı dosyasına itiraz ettiğini, 17.01.2023 tarihli karar tensip tutanağı ile ''ilamsız takiplerde ödeme emrine itiraz süresi olan 7 günlük süre içirisinde itiraz edilmediği takibin kesinleştiği görülmekle borca itiraz talebinin reddine takibin devamına karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz K A R A R 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda davacı adına çıkarılan gerekçeli karar tebligatı, Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca aynı konutta sürekli oturduğu, ehil ve ... olduğu belirtilen annesine yapılmıştır. Ancak dosyada davacının dava konusu ettiği 5 adet parsele yönelik babasının bu parselleri davacıya vermediği, halen kendi kullanımında olduğunu beyan ettiği ve bu parsellere ilişkin olarak davanın reddedildiği dikkate alındığında davacı ile annesi arasında husumet oluştuğu ve bu sebeple annesine yapılan gerekçeli karar tebliğinin usulsüz olduğu açıktır....