HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/583 KARAR NO : 2021/287 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/11/2019 NUMARASI : 2019/122 ESAS, 2019/144 KARAR DAVA KONUSU : BORCA İTİRAZ-USULSÜZ ÖDEME EMRİ TEBLİĞİ ŞİKAYETİ KARAR : Menemen İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/122 Esas, 2019/144 Karar sayılı dosyasında verilen davanın reddi kararına karşı, davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilleri aleyhine İzmir 16....
Somut olayda, borçlunun, hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediği şikayeti ile birlikte icra emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini de ileri sürerek borca ve faize itiraz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile borca ve faize itirazı hakında olumlu olumsuz bir karar verilmediği görülmektedir. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesi gözetilmek suretiyle borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile borca ve faize itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan konularda bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın ve olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 8....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraza ilişkindir. İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2019/8904 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı davalı tarafından davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü yol ile yapılan takip olduğu, ödeme emrinin 27/06/2019 tarihinde, 103 davetiyesinin ise 04/02/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddesi hükümleri uyarınca yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeni araştırılarak komşu, kapıcı, yönetici beyanının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadı ile sıfatının (komşu, kapıcı, yönetici) tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. Somut olayda, ödeme emri davacı borçluya 27/06/2019 tarihinde "adreste muhatap veya yakınlarından kimse bulunmadı....
Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti, imzaya ve borca itiraz nedeni ile yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile imzaya ve borca itirazın reddine karar verilmiştir. Kararın itiraz eden borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı itiraz eden borçlu vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Borçlu itiraz dilekçesinde, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını ve borcunun olmadığını iddia ederek takibin durdurulmasına ve davalının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II....
Takibin şekline göre borca rehin hakkına karşı tüm itiraz ve şikayetlerin ödene emri tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra dairesine bildirilmesi gerekir. Bu durumda hukuki tavsif hakime ait olmakla başvurunun tebligatın usulsüzlüğü şikayeti olarak değerlendirilip diğer itiraz nedenlerinin itirazın kaldırılması veya itirazın iptali istemleri ile ilgili yargılama sırasında tartışılacağı gözönünde bulundurularak usulsüz tebliğ nedeniyle Tebligat Kanununun 32. maddesi gereği tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366. ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4....
Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu 17.05.2021 tarihli ek kararla ve kararın kesin olduğundan bahisle reddedilmiş, davalı vekilince ek karar ve asıl karara yönelik süresinde yeniden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, usulsüz tebligat şikayeti ve borca itiraz istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Zira davacı borçlu ödeme emrine ilişkin usulsüz tebliğden, usulsüz tebliğ edildiğine dair bir iddiada bulunmadığı 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan 03/02/2022 tarihinde takipten haberdar olmuş sayılacağının kabulü gerekeceğinden İİK'nun 16/1 maddesi gereğince öğrenmeden itibaren yasal 7 günlük şikayet süresi içerisinde şikayette bulunulmadığı, 14/02/2022 tarihinde iş bu tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunduğu görülmekle ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin süreden reddine, yine davacı borçluya 103 davetiyesi tebliği üzerine İİK'nun 82. ve 16/1. maddesi gereğince 7 günlük yasal şikayet süresi içerisinde meskeniyet ve haczedilmezlik şikayetinde de bulunulmadığından şikayetlerinin reddine, takibin şekli itibariyle her türlü borca itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden davacının borca itirazının reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece ödeme emrinin tebliği usulsüzlüğünün kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve...
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı/borçlu vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kambiyo senedine özgü takipte usulsüz tebligat şikayeti, imza, borca itiraza ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, TK'nın 21. maddesi, İİK'nın 169/a, 170. maddeleri. 3....
İcra Müdürlüğünün 2021/1650 esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibindeki tebligat işlemlerinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, bilinen adrese tebligat gönderilmeden müvekkili şirketin ticaret sicil müdürlüğünden adresine ilişkin araştırma yapılmadan borçlu şirkete TK.nun 35.maddesine göre tebligat yapılamayacağını, müvekkili şirketin bilinen adresine tebligat yapılmadığı gibi mersis adresine ve ticaret sicil müdürlüğüne kayıtlı adresine yapılan tebligatta da usulsüzlük bulunduğunu, müvekkili şirketin usulsüz tebligatı ve aleyhine icra takibi başlatıldığını öğrendiği tarihin 20.09.2021 olduğunu, banka hesabına konulan bloke neticesinde hadiseyi öğrendiğini beyan ederek, usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 20.09.2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava, usulsüz tebligat şikayeti ve borca itiraza ilişkindir. Sakarya 1. İcra Müdürlüğü'nün 2019/7115 takip sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin 07/08/2019 tarihinde TK'nın 35. maddesine göre davacı/borçlu şirkete tebliğ edildiği, davacı borçlu şirket vekilince 02/12/2019 tarihinde, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca itiraz edildiği anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun; "Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti" başlıklı 35. maddesinin 4. fıkrasına göre; "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." Tüzel kişilerin adreslerinin ara statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmi kayıtlarda belirli olması sebebi ile meçhul olması söz konusu değildir....