Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında başlatılan takipten 10.10.2018 tarihinde haberdar olduğunu, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, takibe konu kira sözleşmesinde davacının kefilliğini kabul ettiğine dair eşin rızasının bulunmadığını müvekkilinin kefaleti geçersiz olduğundan takibin iptali gerektiğini ayrıca asıl borçlu hakkındaki takip sonuçsuz kalmadan adil kefile başvurulamayacağını, takip dayanağı belgelerin takip talebine eksik şekilde eklenmediğini, bu nedenle ödeme emrinin iptali gerektiğini, ayrıca takibe konu borca ve ferilerine itiraz ettiklerini söyleyerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 10.10.2018 olarak düzeltilmesine, takibin, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığını ayrıca kefaletin geçerli bir kefalet olduğunu söyleyerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte usulsüz tebligat şikayeti ile yetkiye ve borca itiraza ilişkindir. Dosya kapsamında davacılar vekilinin taleplerinin; müvekkili şirket yönünden usulsüz tebligat şikayeti, yetkiye ve borca itiraza ilişkin olduğu, diğer müvekkili gerçek kişi hakkında şikayet ve itirazlarının bulunmadığı anlaşılmış, mahkemece, davacı borçlu şirket yönünden usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 18/07/2019 tarihi olarak düzeltilmesine, diğer taleplerin ise reddine karar verildiği, hükmün tebligat şikayeti ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmış olup, Dairemizce inceleme bu kapsamda yapılmıştır....

nun 355. maddesi hükmüne göre istinaf incelemesinin bu yönde sunulan dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf sebeplerinin değerlendirilmesinde; İlk derece mahkemesince davanın sadece usulsüz tebliğ şikayeti olarak nitelendirildiği ve bu şikayete ilişkin değerlendirme yapılıp hüküm kurulduğu görülmektedir. Dairemizce dava dilekçesinin incelenmesi sonucunda HMK 33. Maddesi gereği yapılan nitelendirmede; davacının başvurusunun usulsüz tebliğ şikayeti yanında borca ve imzaya itiraz ile hacizlerin kaldırılması olduğu, davacının dava dilekçesinin 4. Sayfasının 3. Maddesinde açıkça kambiyo senedindeki davacıya imzaya ve borca itiraz ettiği belirlenmiştir....

, yakalama talep edildiğini, söz konusu aracın 15.01.2023 tarihinde yakalandığını, aracın yakalanması üzerine borçlunun 17.01.2023 tarihinde Samsun İcra Müdürlüğünün 2022/41828 Esas sayılı dosyasına itiraz ettiğini, 17.01.2023 tarihli karar tensip tutanağı ile ''ilamsız takiplerde ödeme emrine itiraz süresi olan 7 günlük süre içirisinde itiraz edilmediği takibin kesinleştiği görülmekle borca itiraz talebinin reddine takibin devamına karar verildi....

Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borca ve yetkiye itiraz edilmesi üzerine söz konusu takip dosyasının yetkili Develi İcra Müdürlüğü'ne gönderildiğini, icra müdürlüğü tarafından düzenlenen ödeme emrinin davacı/borçluya 17/01/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, vekile tebliğin zorunluluğunun bulunması halinde dahi asile yapılan tebligatın usulsüz kılınmasının mümkün olmadığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, asile yapılan tebligat tarihi ile vekilin öğrendiğini iddia ettiği tarih arasında 10 ay olup, davacı vekilinin yetki itirazında bulunduktan sonra hiçbir şekilde dosyayı takip etmediğini, ödeme emrinin borçlu asile 17.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, bu tarihten sonra 22.10.2020 tarihine kadar ne borçlu asilden ne de vekilinden herhangi bir borca itiraz talebi gelmediğini, borçlu asile usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen bu kadar uzun süre avukatına bilgi vermemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca avukatın da tebligat yapılan...

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın, 30.12.2021 tarihinde vekaletnamesini Biga İcra Müdürlüğünün 2021/3674 Esas sayılı dosyasına sunduğunu, söz konusu vekaletnamenin Biga İcra Müdürlüğü tarafından 31.12.2021 tarihinde onaylandığını ve davacının borca itiraz dilekçesinin reddedildiğini, İİK Madde 168/5 gereği borca ve yetkiye itiraz süresi 5 gün olduğundan ve vekaletnamesinin de onaylanma tarihi 31.12.2021 tarihi olduğu dikkate alındığında davacının iş bu davayı 5 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 10.01.2022 tarihinde açtığını, davacı tarafın süresinden sonra yaptığı yetkiye ve borca itiraz taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü icra takibinde yetkiye ve borca itiraza ilişkindir....

Ancak, davacı ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş ise, imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddedilebilmesi için öncelikle davacının usulsüz tebliğ şikayeti ön sorun olarak incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olduğu tespit edildiği takdirde usulsüz tebliğ şikayeti ve dava süre yönünden reddedilmelidir. Tebliğin usulüne uygun olmadığı ve davanın TK'nın 32. maddesi uyarınca öğrenmeden itibaren yasal süresi içerisinde açıldığının tespit edilmesi halinde ise, ödeme emrinin tebliğ tarihi düzeltilerek davacının imzaya ve borca itirazları değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmelidir....

Mahkemece, borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı kabul edildiğine ve zamanaşımı itirazı da İİK'nun 169a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğuna göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bakırköy 3....

    İcra Hukuk Mahkemesinin 22/10/2018 tarih 2018/1206 Esas, 2019/619 Karar sayılı kararında her ne kadar borçlu tarafından borca itiraz dilekçesi sunulmadığından takibin durdurulması talebin reddine karar verilmiş ise de sonuç itibarıyla ödeme emrinin iptal edildiği, davacı borçlunun ödeme emrinin iptali üzerine kendisine yeni bir ödeme emri tebliğ edilmeden borca itiraz ettiği, karar sonrası oluşan bu duruma göre borca itiraz nedeniyle takibin durdurulması gerektiği, icra mahkemesinin ödeme emrinin tebliğ işleminin iptaline dair kararının uygulanması için kesinleşmesinin gerekmediği, karardan sonra borca itiraz edilmekle mahkemenin takibin durdurulması talebinin red gerekçesinin de ortadan kalktığı, bu durumda borçlunun takibin durdurulması talebinin kabulünü mahkemece verilen kararın kesinleşmesine bağlayan 22/07/2019 tarihli icra müdürlük kararına yönelik şikayetin kabulüne dair İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararında HMK.355 maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden...

    Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Takibin şekline göre olayda uygulanması gereken İİK'nun 168/1. maddesinin 2. cümlesi gereğince; ''İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir.'' Somut olayda, borçlu adına çıkarılan şikayete konu ödeme emri tebliğ evraklarında, ''10 örnek ödeme emri... Bono sureti vardır'' şerhinin bulunduğu görülmektedir. Bu durumda takip dayanağı bono suretinin ödeme emri ekinde borçluya gönderildiğinin kabulü gerekir. Yine işbu takip dosyası nedeniyle tarafları aynı İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2013/225 esas 15/02/2013 tarihli başvurusunda, usulsüz tebligat şikayeti ile yetkiye, imzaya ve borca itirazda bulunulması üzerine mahkemece; usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile takibe konu senet emre havale olmaksızın tanzim edildiğinden kambiyo senedi vasfında olmadığı belirtilerek takibin iptaline dair verilen kararın; Yargıtay 12....

    UYAP Entegrasyonu