nin temyiz itirazlarının (REDDİNE); 2-Borçlu ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Alacaklı tarafından muris ... mirasçıları hakkında bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, şikayetçi borçlular icra mahkemesine başvurularında; murislerinin vefatı üzerine ....Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/136 Esas sayılı dosyasında mirasın hükmen reddi davası açtıklarını, haklarında yapılan icra takibinde ödeme emrinin kendileri ile ilgisi olmayan adrese gönderildiğini ve usulsüz şekilde muhtarlığa yapıldığını, muhtarın geç haber verdiğini, gecikmiş itirazda bulunduklarını, borç için doğrudan aleyhlerine takip yapılmasının usulsüz olduğunu ileri sürdükleri, duruşmada ise açmış oldukları davanın, usulsüz tebligat nedeniyle gecikmiş itiraza ilişkin olduğu yönünde beyanda bulundukları, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verildiği görülmüştür....
Borçlunun başvurusu tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilse dahi yasal yedi günlük süreden sonradır. O halde borçluya yapılan ödeme icra tebliğlerinin usulüne uygun olduğu ve yasal sürede itiraz edilmediği, gecikmiş itiraz olarak da maninin kalktığı tarihten itibaren üç gün içinde icra mahkemesine başvurmadığı..." gerekçesi ile süre aşımı nedeniyle "davanın reddine" karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Uyuşmazlık; genel haciz yolu ile usulsüz tebligat şikayetidir. Gebze İcra Dairesinin 2021/2335 E. (eski 2009/4314 E.) sayılı dosyasının incelemesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, eldeki davanın ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayeti ile davacı borçlu tarafından yapıldığı, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı taraf istinaf başvuru dilekçesinde, yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu, TK 35 göre yapılan tebliğin de usulsüz olduğunu, yine 26.03.2021 tarihinde boşanması nedeniyle TK 21/2 maddesine göre yapılan tebliğlerin de usulsüz olduğunu belirtmiş,gecikmiş itiraz şikayetinde bulunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Taleple Bağlılık İlkesi" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; "Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez....
Somut olayda, tarafların aşamalardaki anlatımlarının, dayandığı hukuksal neden ve kanıtların, mahkeme kararındaki tespitlerin irdelenip değerlendirilmesi sonucunda; borçlu adına çıkartılan tebligatın muhatabın iş yerine gittiğini beyan eden güvenlik görevlisinin ad ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılmadan yapılmaya çalışıldığı, bu yönüyle Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu, borçlu başvurusunda istemini gecikmiş itiraz olarak nitelendirse bile hakimin hukuksal nitelendirmeyi re'sen yapmak zorunda olduğu, gecikmiş itirazın ön koşulunun tebligatın usulüne usulüne uygun yapılmış olması olduğu tebligat usulsüz ise gecikmiş itiraz yoluna başvurulmasına gerek olmadığı gözetildiğinde, mahkemece verilen öğrenme tarihinin düzeltilmesine yönelik kararın yerinde olduğu ve yargılama evrelerinde kamu düzenine aykırılık oluşturacak başkaca bir ihlal de bulunmadığı gözetildiğinde, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu ve istinaf nedenlerinin...
İcra Müdürlüğünün 2021/1650 esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibindeki tebligat işlemlerinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, bilinen adrese tebligat gönderilmeden müvekkili şirketin ticaret sicil müdürlüğünden adresine ilişkin araştırma yapılmadan borçlu şirkete TK.nun 35.maddesine göre tebligat yapılamayacağını, müvekkili şirketin bilinen adresine tebligat yapılmadığı gibi mersis adresine ve ticaret sicil müdürlüğüne kayıtlı adresine yapılan tebligatta da usulsüzlük bulunduğunu, müvekkili şirketin usulsüz tebligatı ve aleyhine icra takibi başlatıldığını öğrendiği tarihin 20.09.2021 olduğunu, banka hesabına konulan bloke neticesinde hadiseyi öğrendiğini beyan ederek, usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 20.09.2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durumda, ödeme emri tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından TK'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının tebliğ işlemini TK'nun 21/2. maddesi uyarınca yapması, yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Bu durumda, uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlu tarafın mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, Yalova İcra Müdürlüğü'nün 2021/2265 Esas sayılı dosyasında usulsüz tebliğ şikayeti ile gecikmiş itiraz istemine ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere üzerine, Hudut Kapıları Büro Amirliğince verilen cevapta, borçlunun 08/02/2020 tarihinde yurt dışına çıktığını, 27/06/2020 tarihinde yurda giriş yaptığını, 27/06/2020 tarihinden itibaren 3 gün zarfından gecikmiş itirazı yapması gerektiğini, borçlunun gecikmiş itirazını 01/10/2020 tarihinde öğrendiği iddiası ile 02/10/2020 tarihinde yaptığını, bu itirazın gecikmiş itiraz olarak kabul edilemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, takibin ve dosyada mevcut haczin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti - gecikmiş itiraz ve haczin kaldırılması istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 25....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile borçlu tarafından itiraz dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin gecikmiş itiraz sebeplerinden olmadığı ve kesinleşen takipte sair itirazların incelenmesine yer olmadığı gerekçesiyle, yerinde görülmeyen şikayetin reddine , gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verildiğinden sair itirazları incelemeye yer olmadığına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuran İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Ödeme emri tebliğ evrakının alacaklı tanığına tebliğ edildiğini, aradaki husumet nedeniyle tebliğ evrakından haberdar olmadığını, mahkeme kararının gerekçeli olmadığını adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir. C....
Her ne kadar borçlu icra mahkemesine gecikmiş itiraz olarak başvurmuş ise de, itiraz dilekçesi içeriğine ve talebin ileri sürülüş şekline göre başvurunun usulsüz tebligat şikayeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca; borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Borçlu şikayet dilekçesinde; öğrenme tarihinin 02.04.2015 tarihi olduğunu, bir başka anlatımla tebligattan anılan tarihte haberdar olduğunu bildirmiş, icra mahkemesine ise bu tarihten itibaren İİK.nun 16/ 1. maddesinde belirtilen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 10.04.2015 tarihinde başvurmuştur. Bu durumda, mahkemece, şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının onanması gerekmiştir....