İCRA HUKUK MAHKEMESİ'nin 09/03/2020 tarih, 2020/462 Esas ve 2020/497 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA; 2- Usulsüz tebligat ŞİKAYETİNİN KABULÜ ile İstanbul 25....
İcra Müdürlüğü’nün 2019/9073 esas sayılı takip dosyasında borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz yapıldığını, müvekkilinin tüzel kişi olduğunu ve e- tebligat adresinin bulunduğunu, ayrıca merkez adrese değil şubeye tebligat çıkarıldığını, bu nedenle muhtara yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek, öğrenme tarihinin düzeltilmesine ve şikayetin kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayet eden şirketin ticaret sicildeki adresine tebligat çıkartıldığını, yapılan tebligatın usule uygun olduğunu belirterek, şikâyetin reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Dosya içeriğine göre; İstanbul 29....
Özal Cad No: 43/1 Beylikdüzü/İstanbul adresine gönderilmesi ve burada D: 2 de ki bayandan sorulduğunda tanınmadığından bahisle iade gelmesi üzerine ticaret sicil adresine 27/08/2020 tarihinde TK 35.maddesi gereği tebligat yapılmış ise de aynı alacaklının bu sefer takip talebinde ki adres olan Zafer Mah Doğan Araslı Bulvarı City Center Outlet Avm no: 181 Esenyurt/ İstanbul adresine gidip haciz yapması haciz mahallinde yetkili olmamamı nedeni ile yediemin olarak İbrahim Koğuş'a bırakılması işleminde TK. 10 maddesine açıkca aykırı hareket edildiği yani davalı borçlunun bilinen adresine tebligat gönderilmeden ve haczin bilinen adrese tebligat yapılması nedeni ile bu nedenle yapılan tebligat usulsüz olup bu nedenle şikayetçinin usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile TK 32....
Usulsüz tebliğe göre yapılan kesinleştirme kararı da usulsüz olup, davacının talebi kabul edilerek kararın 08.09.2016 tarihli ikinci tebligat tarihi dikkate alınarak kesinleştirilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tavzih talebinin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: 21.09.2016 tarihli ek kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
na yapılan gerekçeli karar tebligatlarının Tebligat Kanununun 21/1. maddesi uyarınca yapıldıkları ancak muhatapların çarşıda olduklarına ilişkin bilgileri alınan komşularının isim vermedikleri usulsüz oldukları, 3) Davalılar ..., ..., ... ve ...'ya yapılan gerekçeli karar tebligatlarının aynı konutta oturan yakınlarına tebliğ edildikleri ancak muhatapla tebligatı alan kişilerin yakınlık dereceleri tebligat parçalarından anlaşılamadığından usulsüz oldukları, 4) Davalı Nurettin Ünlü'ye gerekçeli kararın tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçasına da dosyada rastlanılamadığından varsa dosyaya eklenmesi, yoksa; adı geçen davalılara 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararların tebliği ile kanun yoluna başvuru süresi beklenildikten sonra, temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 17.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince: "Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun takip talebinde bildirilen bilinen adresine ödeme emri tebligatının çıkartıldığı, muhatabın çarşıda olması nedeniyle davetiyenin 24/02/2020 tarihinde usulüne uygun olarak muhtara tebliğ edildiği, davacı tarafından usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmuş ise de şikayetin yerinde olmadığı yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu anlaşılmakla usulsüz tebligat şikayetinin reddine" dair karar verildiği görülmüştür....
ye yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı gibi Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 04.05.206 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın da bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. Şikayetçi tarafından gecikmiş itirazda bulunulduğu belirtilmişse de; olayda, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşullarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu husus Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünde olsa da kararın gerekçesinde, usulsüz tebliğe ilişkin olarak kurulacak hükmün, istinaf talebinde bulunan alacaklının aleyhine durum yaratacağı belirtilmiştir....
Yine Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesinde; "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır....” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı tarafça tebligatın mernis adresine çıkartılmadığı bu nedenle usulsüz olduğu iddia edilmekte ise de, TK'nın 10. maddesi gereğince tebligat muhatabın bilinen adresine yapılması gerektiği, borçlunun senette yazılı bilinen adresine tebligat çıkartıldığı, şikayete konu tebligatın TK'nın 17. maddesi gereğince tebliğ edildiği, tebligatta, tevziat saatinde borçlu muhatabın bulunmadığının tespit edilmesinden sonra tebliğ memurunca tebligatı alan şahsın daimi çalışanı olup olmadığının tespitiyle tebligat mazbatası düzenlenmiş olup yasaya uymayan bir yön bulunmayıp tebligat usulüne uygundur....
Yine, usulsüz tebligat şikayetinin süresi, İİK'nun 16 maddesi gereğince, usulsüz tebliğin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Borçlunun meskeniyete dayanan haczedilmezlik şikayetinde bulunması, 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğinin öğrenildiği anlamına gelmez. Zira, haczedilmezlik şikayetinde bulunmak için 103 davetiyesinin tebliğ edilmiş olması şart değildir. Fakat, 103 davetiyesi usulünce tebliğ edilmiş ise, en geç tebligat tarihinde haciz öğrenilmiş kabul edilir....
Bu durumda, yapılan tebligat; 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile Yönetmeliğin 57/2. maddesi hükümlerine ve aranan şekil şartlarına göre şeklen usulüne uygundur. Ne var ki, şikayetçi borçlunun şikayet dilekçesinde, tebligat adresinde faaliyet gösterdiğini, beyan alınmadan matbu kaşe ile işlem yapıldığını, şirketin adreste tanınmadığı yazılarak tebligatın iade edildiğini, tanınmadığı durumunun söz konusu olmadığını, tanınmadığı şerhi ile iadesinin usulsüz olduğunu, usulsüz tebligat esas alınarak TK. 35. maddeye göre tebliğ yapılamayacağını ileri sürdüğü ve mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadığı görülmektedir (Yargıtay 12 HD 2021/4679 E. 2021/6216 K., Yargıtay 34 XX 767/109 E. 2021/5026 K.)....