İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl borçlu şirkete yapılan hesap kat ihtarnamesi tebligatının ve takibin usulüne uygun olduğu gerekçeleri ile şikayetin ve yetki itirazının reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi asıl borçlu ve ipotek borçlusu istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri Şikayetçiler istinaf dilekçelerinde; şikayet dilekçesinde ileri sürdükleri hususları tekrar etmek suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmekle birlikte, şikayet dilekçesinde ileri sürdükleri icra emri tebliğ usulsüzlüğüne ilişkin iddiayı istinaf nedeni olarak ileri sürmemişlerdir. C....
Öte yandan, ihalenin feshi istemine ilişkin şikayet dilekçesinde, satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddianın bulunmadığı, ayrıca, fesat olgusuna ya da satılan taşınmazın esaslı niteliklerindeki hata nedenine dayanılmadığı görülmekte olup; bu haliyle İİK.'nun 134/7. maddesinde öngörülen sürenin burada uygulanması da mümkün değildir. Diğer taraftan, şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen bir husus kamu düzenine ilişkin olmadıkça icra mahkemesince re'sen nazara alınamaz. Bu durumda, borçlunun kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğuna yönelik bir iddiası mevcut bulunmadığı halde mahkemece sözü edilen tebligatların re'sen incelenmesi ve anılan hususun fesih nedeni olarak kabul edilerek sonuca gidilmesi isabetsizdir. O halde, mahkemece, ihalenin feshi isteminin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi doğru değildir....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlu vekili 29/12/2014 tarihli şikayet dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminden 07/11/2014 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiğine göre, usulsüz tebligat şikayetini de bu tarihten itibaren en geç 7 gün içinde icra mahkemesinde ileri sürmesi gerekmektedir. Bu durumda, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihine göre, 29/12/2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir....
e 27.08.2020 tarihinde tebliğ işlemi anında borçlunun evinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olduklarına ilişkin araştırma ve şerh bulunmadığı, tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 21. maddesine aykırı olduğu, borçlunun usulsüz tebliği daha önce öğrendiği yazılı belge ile ispatlanamadığından Tebligat Kanunu 32. maddesi gereğince usulsüz tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği 24.01.2021 tarihinin tebliğ tarihi olduğu, satış kararının iptaline dair şikayet hakkında ise satış gerçekleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, kıymet taktir raporu tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak beyan edilen 24.01.2021 olarak düzeltilmesine, ihale yapıldığından satış kararına ilişkin şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunur." Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas ve 1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü, icra mahkemesi önüne getirmesi gerekli olup, usulsüz tebliğ şikayeti yedi günlük süreden sonra yapılırsa icra emri tebliğ işlemi kesinleşir....
İcra Müdürlüğü`nün 30.10.2020 tarihli kararının kaldırılmasını, Usulsüz tebligat nedeniyle Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tarihin ıttıla tarihi olan 27.10.2020 olarak düzeltilmesine, yasal süresi içerisinde yapmış oldukları itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince: "Davacı dava dilekçesinde, 28/10/2020 tarihinde Bakırköy 11. İcra Müdürlüğüne verilen dilekçesi ile tebligatın usulsüzlüğünün öğrenildiği, tebliğ ıttıla tarihini 27/10/2020 tarihi olarak bildirilmiştir. Tebliğ usulsüzlük şikayeti ve itiraz İcra Mahkemesi’ne 25/11/2020 tarihinde yapılmıştır. Dayanağını İ.İ.K.'nun 16. Maddesinden alan usulsüz tebligata ilişkin şikayet 7 günlük yasal süreye tabidir. Somut olayda davacı yönünden beyan edilen 27/10/2020 tebliğ ıttıla tarihine göre anılan süre geçirilerek 25/11/2020 tarihinde yapılan şikayetin reddi gerekmiştir....
e tebliğ edildiği, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca muhtara tebliğ edilmediği ve bu tebligatın usulüne uygun yapılmadığının şikayet dilekçesinde açıkça ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesi'nce, yanılgılı değerlendirme ile muris İbrahim Şahin'e yapılan kıymet taktir ve satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu gerekçe gösterilerek, taktir edilen kıymet de kesinleşmemiş olduğundan bahisle ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. Öte yandan; İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, ihale bedelinin, en az muhammen bedel kadar olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Satış dosyasının incelenmesinde; ihale konusu taşınmazlardan, tapuda, ... İli, ......
Ancak, Kanun'un öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler. Satış ilanın, 22/02/2016 tarihinde bizzat davacı imzasına tebliğ edildiği, tebliğ tarihinden itibaren satış ilanında yer alan hususlara ilişkin süresinde yapılan bir şikayet olmadığı, bu bakımdan ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülen diğer iddiaların iş bu ihalenin feshi davasında incelenebilmesi mümkün değildir. Öyleyse, süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlemler kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemez....
Davalı İlknak vekili cevap dilekçesinde özetle, fesih nedeni olarak ileri sürelen hususların yasal şikayet süresinde şikayet konusu yapılmadığından artık ihalenin feshi nedeni yapılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından bedel düşüklüğü şikayet konusu olmadığından artık ihalenin feshi nedeni olamayacağını, yine KDV oranı yönündeki fesih sebebi hakkında da satış ilanının davacı tarafça tebliğ alınmasından sonra şikayete konu edilmediğini, ayrıca satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu sebebiyle ihalenin feshini isteme hakkının sadece kendisine usulsüz tebligat yapılan ya da hiç tebligat yapılmayan kişiye ait olduğunu belirterek, davanın reddini, davacının ihale bedelinin %10 oranında para cezasına mahkum edilmesini istemiştir....
İcra Müdürlüğünün 2018/28025 Esas sayılı takip dosyasından davacı şikayet eden hakkında düzenlenen 1.haciz ihbarnamesinin usulsüz olduğunun tespiti ile 2.ve 3.haciz ihbarnamelerinin iptaline, İhbarnamelerin neticesinde yapılan haciz işlemlerin iptaline karar verildiği görülmüştür....