a elden teslim edildi." şerhi ile 22.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, anılan tebligatta muhatabın tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceği, adresten geçici olarak ayrılıp ayrılmadığı hususunun anılan Kanun maddeleri ile ilgili Yönetmelik hükümlerine uygun biçimde ve belirtilen kişilerden sorulup tespit edilmediği, adreste muhatabın çalışanı olduğunu beyan eden ... isimli şahsa TK 17. maddesi gereğince tebliğ işlemi yapılabilecekken TK 21/1 maddesi gereğince tebliğ evrakının muhtara bırakılması işleminin usule aykırı olduğu, adreste hazır bulunanın tebliğ evrakını almaktan imtina edip etmediği hususunun tebliğ mazbatasına yazılmadığı anlaşıldığından ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği dolayısı ile davanın açıldığı tarih itibariyle de yetkiye ve borca yönelik itirazın yasal 5 günlük süresi içerisinde yapıldığı, borçlu tarafından usulsüz tebligatın öğrenilme tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü ile tebliğ tarihinin 28.06.2021 tarihi olarak düzeltilerek borçluya tebliğ...
İcra dosyasının incelenmesinde, ödeme emrinin borçluya 22.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 27.12.2018 tarihinde açıldığı görülmektedir. Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik iddiasının bulunması ve Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde görülmeyerek reddedilmiş olması yasal süresi içerisinde yapılan itirazların incelenmesine engel teşkil etmez. Kaldı ki borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin mazbatada haber bırakılan komşu, kapıcı, yöneticinin kim olduğunun yazılı olmadığı, bu haliyle ödeme emrinin borçluya tebliğinin TK'nın 21/1, Tebligat Yönetmeliğinin 35/f ve 30 ile 31. maddelerine aykırı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır....
Somut olayda; örnek 7 numaralı ödeme emri tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre 26.03.2010 tarihinde yapıldığı ancak dosya içerisinde bulunan ... İl Emniyet Müdürlüğü'nün 23.07.2012 tarihli yazılarıyla borçlunun tebliğ tarihinde yurtdışında olduğu anlaşıldığından, tebliğ mazbatasında ki tebliğ memurluğunca tesbit edilen kayıt doğru değildir. Bu durumda takip borçlusuna usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın İİK.nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2021 NUMARASI : 2021/653 ESAS - 2021/837 KARAR DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, vekil edenine gönderilen ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini belirterek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 10.09.2021 tarihi olarak düzeltilmesini ve takip kesinleşmeden icra edilen hacizlerin iptalini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, usulsüz tebligat şikayetinin süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Sayılı icra takip dosyasında yapılan tebliğ işleminin iptaline, tebligat tarihinin ıttıla tarihi olarak bildirilen 14/07/2020 olarak kabulüne, davacı tarafından talep edilen kötü niyet tazminatı ve para cezasına dair taleplerin yerinde görülmemesi nedeniyle reddine, tebligat işlemi usulsüz bulunması nedeniyle iptal edildiğinden usulsüz tebligata istinaden yapılan icrai işlemlerin iptaline, hacizlerin fekkine, sair hususların icra müdürlüğünce yerine getirilmesine" karar verilmiştir....
ın cezaevinde olması nedeniyle vasisi olduğundan şikayeti ile soruşturmaya başlandığı, ancak ...'ın daha sonra tahliye olarak duruşmalara katıldığı, katılanın yokluğunda verilip usulüne uygun olarak 28.06.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen kararı temyiz etmediği, bu tarihte ...'ın cezaevinde olan katılanın vasisi de olmadığı anlaşıldığından, yüklenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve 5809 sayılı Kanun'a aykırılık suçlarından doğrudan zarar görmeyen şikayetçi ...'ın kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı; usulsüz olarak verilen katılma kararı hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceğinden vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 23.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Kabule göre de, ödeme emri ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliği şikayeti yönünden davacı ödeme emri ve 103 davetiyesi tebliğ tarihlerinde eşi ve kızı ile birlikte oturmadığını, "Ayvalık/Balıkesir" adresinde oturduğunu, bilinen adresinin bu adres olduğunu belirtmiş, nitekim icra dosyasından daha önce tebligat yapılan "Bayraklı/İzmir" adresine çıkan kıymet takdir raporu tebliği muhatabın adreste tanınmadığı şerhi ile iade edilmiş olup, davacının tebligatın yapıldığı adreste oturup oturmadığı hususunda delillerinin toplanması ve gerektiğinde zabıta araştırması yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi nedeniyle de, karar usul ve yasaya aykırıdır....
Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmemiş, tensiben karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararında; hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan uyuşmazlığın ilk olarak ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayet olduğu, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, davacının öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarihin aksini gösterir bir bilgi veya belge bulunmadığı, ilamsız takiplerde borca itirazın ise icra dairesine yapılması gerektiği, icra mahkemesine yapılan itirazların hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 06/03/2019 olarak tespitine, esasa ilişkin itirazların reddine karar verilmiştir....
DAVA Borçlu vekili dilekçesinde; Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü'nün 2022/4748 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğ evrakının müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, 12.04.2022 tarihinde takipten haberdar olduğunu, takip konusu asıl alacak ve ferilerine itiraz ettiğini ileri sürerek takibin durdurulmasını ve mevcut hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Cevap dilekçesi verilmemiştir. III....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Öncelikle belirmek gerekir ki; davacı tarafça dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemi de yer almakta ise de davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında davalarının yalnızca usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğunu beyan etmesi karşısında artık davaya usulsüz tebligat şikayeti olarak devam edilmesi gerektiğinden mahkemece davacı tarafın menfi tespit istemi hakkında hüküm kurulması yerinde değildir. Öte yandan taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....