ın cezaevinde olması nedeniyle vasisi olduğundan şikayeti ile soruşturmaya başlandığı, ancak ...'ın daha sonra tahliye olarak duruşmalara katıldığı, katılanın yokluğunda verilip usulüne uygun olarak 28.06.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen kararı temyiz etmediği, bu tarihte ...'ın cezaevinde olan katılanın vasisi de olmadığı anlaşıldığından, yüklenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve 5809 sayılı Kanun'a aykırılık suçlarından doğrudan zarar görmeyen şikayetçi ...'ın kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı; usulsüz olarak verilen katılma kararı hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceğinden vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 23.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Kabule göre de, ödeme emri ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliği şikayeti yönünden davacı ödeme emri ve 103 davetiyesi tebliğ tarihlerinde eşi ve kızı ile birlikte oturmadığını, "Ayvalık/Balıkesir" adresinde oturduğunu, bilinen adresinin bu adres olduğunu belirtmiş, nitekim icra dosyasından daha önce tebligat yapılan "Bayraklı/İzmir" adresine çıkan kıymet takdir raporu tebliği muhatabın adreste tanınmadığı şerhi ile iade edilmiş olup, davacının tebligatın yapıldığı adreste oturup oturmadığı hususunda delillerinin toplanması ve gerektiğinde zabıta araştırması yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi nedeniyle de, karar usul ve yasaya aykırıdır....
Hukuk Dairesi'nin 2018/3109 Esas -2019/554 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararında da hüküm altına alındığı üzere "ŞİKAYETİN KABULÜ İLE USULSÜZ OLARAK YAPILAN TEBLİGATIN İPTALİNE, TEBLİĞ TARİHİNİN 23/02/2018 OLARAK TESPİTİNE" fakat yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve vekalet ücreti ile ilgili olarak davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş olduğu tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamından usulsüz tebligata ilişkin ... 7. İcra Hukuk Mahkemesi'nde ...Esas sayılı dosyasında davalının takip borçlusunun açmış olduğu davada, yerel mahkemece şikayetin kabulü ile usulsüz olarak yapılan tebligatın iptaline, tebliğ tarihinin 23/02/2018 olarak tespitine karar verilmiş olmakla, İstanbul BAM 22....
Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmemiş, tensiben karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararında; hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan uyuşmazlığın ilk olarak ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayet olduğu, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, davacının öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarihin aksini gösterir bir bilgi veya belge bulunmadığı, ilamsız takiplerde borca itirazın ise icra dairesine yapılması gerektiği, icra mahkemesine yapılan itirazların hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 06/03/2019 olarak tespitine, esasa ilişkin itirazların reddine karar verilmiştir....
DAVA Borçlu vekili dilekçesinde; Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü'nün 2022/4748 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğ evrakının müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, 12.04.2022 tarihinde takipten haberdar olduğunu, takip konusu asıl alacak ve ferilerine itiraz ettiğini ileri sürerek takibin durdurulmasını ve mevcut hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Cevap dilekçesi verilmemiştir. III....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Öncelikle belirmek gerekir ki; davacı tarafça dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemi de yer almakta ise de davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında davalarının yalnızca usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğunu beyan etmesi karşısında artık davaya usulsüz tebligat şikayeti olarak devam edilmesi gerektiğinden mahkemece davacı tarafın menfi tespit istemi hakkında hüküm kurulması yerinde değildir. Öte yandan taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....
DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;İstanbul 24. İcra Müdürlüğü'nün 2019/9615 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan takipte, ödeme Emrinin usulsüz tebliğ edildiğini belirterek Şikayetin Kabulü ile usulsüz tebligat nedeni ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihinin 03.04.2019 tarihi olarak kabulüne ve Usulsüz tebligat sebebiyle öğrenme tarihinden önceki işlemlerin hükümsüzlüğüne ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 14/06/2019 gün 2019/626 E. 2019/587 K sayılı kararla " Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜ ile davacıya çıkan ödeme emri tebliğ tarihinin 03/04/2019 olarak TESPİTİNE, davacının 03/04/2019 tarihinden sonra, icra dosyasına yapmış olduğu itirazı var ise icra müdürlüğünce dikkate alınmasına," karar verilmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/03/2021 NUMARASI : 2021/204 ESAS- 2021/273 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket adına yapılan ödeme emri tebligatının önce şirket yetkililerine, şirket yetkilileri bulunmadığı taktirde de bu hususun tebliğe şerh edilerek ikinci sırada olan görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işte görevlendirilmiş kimseye yapılması gerektiğini, takipten 19/02/2021 tarihinde haberdar olduklarını, müvekkil aleyhine Bakırköy 5. İcra Mahkemesinde tahliye davası açıldığını, tebliğin usulsüz olması sebebiyle tahliye davası açılmasının mümkün olmadığını, Bakırköy 5. İcra Mahkemesi kararının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, ıttıla tarihinin 19/02/2021 tarihi olarak belirlenmesine, Bakırköy 5....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Davacının, tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
Somut olayda, şikayetçi borçlu adına çıkarılan ödeme emrinin "işyeri temsilcisine ulaşamadığını beyan eden daimi çalışanı Süleyman Akkurt imzasına tebliğ edildi" açıklaması ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ memurunca muhatabın o sırada orada bulunmadığının belirlendiği, buna göre muhatabın adreste bulunup bulunmadığı tespit edilerek yapılan tebliğ işlemi 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre şeklen usulsüne uygun olsa da, mahkemece yaptırılan zabıta araştırmasına göre tebligatı alan Süleyman Akkurt'un davacının daimi çalışanı olmadığı, polis memuru olduğu anlaşıldığından, tebligatın bu nedenle usulsüz olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, tebligatı alan Süleyman Akkurt aynı zamanda takip borçlusu olup, davacı ile arasında menfaat çatışması olduğundan, anılan tebliğ işlemi Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi uyarınca hasma tebliğ nedeniyle de usulsüzdür....