Evrak tebliğ imkansızlığından muhatabına iade" şeklinde yazıldığını, yapılan tebligatın Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü'ne aykırı olduğunu, tüzüğün 128.maddesine ve yönetmeliğin 30.maddesine rağmen bila dönen tebligatta beyanına başvurulduğu belirtilen Canpolat Kaya'nın imzası olmadığı gibi imzadan imtina ettiğine dair herhangi bir ifadenin de bulunmadığını, bu sebeple bila dönen tebligatın ve buna bağlı olarak TK 21/2 hükmüne göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu açık olmasına rağmen davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, bu durumun müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava, usulsüz tebliğ şikayeti ve imzaya itiraza ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesinde; ''Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır....
Bilinen adrese gönderilen tebligatın iade gelmesi üzerine şikayetçinin mernis adresine TK'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından ve tebligatın TK'nın 21/2 maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre şeklen usule uygun olduğu da anlaşıldığından mahkemece buna ilişkin şikayetin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. İstinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Takibe dayanak belgelenin tebliğ edilmediği şikayeti yönünden yapılan incelemede; İş bu şikayet tebliğ tarihinden itibarin yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiğinden ve usulsüz tebliğ şikayeti kabul edilmediğine göre, şikayetin tebliğ tarihi olan 05/10/2020 tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde yapılmadığı anlaşıldığından, buna ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir. Bu nedenle istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....
Maddesinin açık olduğunu, dava konusu takip dosyalarından yapılan tebliğlerin usulüne uygun bulunduğunu, mahkemece verilen kararın yasal olmadığını beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Asıl ve birleşen dosyalardaki davalar, İİK'nın 16. Maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Somut durumda davacı borçluya şikayete konu 2020/1721, 2020/1713, 2020/1712 Esas sayılı dosyalardan gönderilen ödeme emirleri TK'nın 21/1. Maddesi gereğince tebliğ edilmiştir. Tebliğ işlemleri sırasında davacının çarşıda olduğu tespit edilmekle adresten geçici olarak ayrıldığının kabulü gerekir. Bu durum karşısında mahkemenin muhatabın adresten geçici ya da sürekli olarak ayrılıp ayrılmadığı hususunun belirlenmediği ve tevsik edilmediğine yönelen kabul gerekçesi yerinde değildir....
aleyhine icra takibi başlatıldığını 08/01/2021 tarihinde tebliğ edilen 103 davetiyesi ile öğrendiğini ve dosyada yapılan incelemede "örnek no:7 ödeme emri" tebligatının usulsüz olduğu ve takibin usulsüz tebligat ile kesinleştirildiğinin tespit edildiğini ve takip konusu borcun tamamına (asıl alacak, faiz, vekalet ücreti ve tüm fer'ileri yönünden) yasal süresi içerisinde 11/01/2021 tarihinde itirazda bulunulduğunu, tebligatın usulsüz olması sebebi ile takibin itiraz neticesinde İİK 66. madde gereğince durdurulmasına, usulsüz tebligata istinaden yapılan kesinleştirme işlemlerinin ve kesinleşme neticesinde konulan hacizlerin fekki icra müdürlüğünden talep edilmişse de, taleplerinin 12/01/2021 tarihinde reddedildiğini belirterek, müvekkilinin adresine yapılan ve iade edilen tebligatın usulsüzlüğüne, ödeme emrinin tebliğ tarihinin 08/01/2021 olarak kabulü ile borca itirazın yasal süresi içerisinde yapıldığına karar verilmesini talep etmiştir....
GEREKÇE: Dava İİK'nun 16. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nun 82- 83 maddeleri uyarınca açılmış emekli maaşına konulan haczin kaldırılması istemine yönelik şikayettir. Borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetini, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince bu işlemi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur Diğer taraftan; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayete konu 103 davetiyesi ve kıymet takdiri Tebligat Kanunu’na göre işlem yapılmadan tebliğ edilmeye çalışılması nedeni ile usulsüz tebliğ edildiğinden kıymet takdiri ve 103 davetiyesi tebliği hukuka aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini, yine usulsüz tebliğ edilen kıymet takdiri ve 103 davetiyesi aynı zarf içerisinde tebliğ edilmiş olup bu iki evrakın hukuken nitelikleri ve itiraz süreleri ayrı olup farklı iki evrakın tek zarfta tebliği bile tek başına hukuka aykırılık olduğunu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK' nın 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından TK' nın 21/2. maddesine göre tebliğ...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : İtiraz eden borçluların murisi ...'ya ölümünden önce 29.01.2013 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği ve adı geçenin usulsüz tebligat şikayeti ya da borca itirazda bulunmadığı, ancak borçlu mirasçılarının borçlu murise yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, senet üzerindeki parmak izlerinin murise ait olmadığını, kime ait olduğunun anlaşılamadığını, murisin okuma yazma bilmediğini, borçlandırıcı işlemin noter kanalıyla yapılmaması nedeniyle geçerli olmadığını ileri sürerek takibin iptalini istedikleri anlaşılmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dilekçesiyle de sabit olduğu üzere; davacının hem icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği hemde hesap özetini ihtiva eden ihtarnamenin usulsüz tebliğ edildiği, dolayısıyla müvekkilinin temerrüte düşmediği ve hakkında ilamlı icra takibi yapılamayacağı yönünde iki şikayeti olup bunlardan icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki şikayeti mahkemece süre yönünden ret edilmiş ve bu ret kararı istinafça da tasdik edilmiştir. Mahkemenin yargılama konusu yaptığı husus süreye tabi olmayan diğer şikayet olup, mahkeme davacının bu yöndeki şikayetini kabul etmiştir. İcra dosyası ve eklerinden de anlaşılacağı üzere davacı Levent, ipotek veren olduğu gibi aynı zaman da verilen kredi nedeniyle asıl borçluya da kefil olmuştur. Kredi sözleşmesi incelendiğinde, davacının adresinin Bayar Cad. Sözer Apt. 54/17 Kozyatağı olduğu, takip talebinde adresin Kozyatağı Mah. Bayar Cad....
Borçlu vekilinin, tebligatın kendisine yapılması gerektiği halde müvekkiline yapılması sebebi ile haciz bildirimine ilişkin 28.05.2014 tarihli tebligatın usulsüz olduğunu beyanla 02.06.2014 tarihinde şikayette bulunduğu, Bandırma İcra Hukuk Mahkemesi'nin 04.06.2014 tarih ve 2014/217 E. 2014/200 K. sayılı kararı ile; “103 davetiyesinin vekil ile birlikte asile de tebliğ edilmesi nedeni ile tebliğ işleminin iptalinin gerekmediği” belirtilerek borçlunun bu husustaki isteminin reddine karar verildiği görülmektedir....
Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda şikayetçi ... adına çıkartılan İİK 89/1 haciz ihbarnamesi teblig şerhinde "tebligatın TK 21/2. maddeye göre yapılacağı"na dair kaydın yer aldığı, yine tebliğ şerhinde " muhatap adresten taşınmış olup merciin istemi üzerine TK 21/2 gereği....'a 12.06.2014 'te tebliğ edildi, 2 nolu haber kağıdı kapısına kapıştırıldı" ifadesinin yer aldığı görülmektedir. Şikayet konusu yapılan tebligatın, TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek, şikayetçiye önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2 maddesine göre çıkartıldığından usulsüzdür. Fakat şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....